Joseph Heller’ın İkinci Dünya Savaşı döneminde yazdığı kara komedi klasiği “Madde 22”, Semaver Kumpanya’da seyirciyle buluşuyor. Efsane Yosaryan karakterini Serkan Keskin canlandırıyor.
Yosaryan, edebiyat tarihinin en unutulmaz karakterlerinden biri. Alıntıları yazıldığı günden beri dilden dile dolaşıyor ve ne yazık ki her zaman güncel. İnsanoğlunun içinden savaşma hırsı ve yaşama isteği çıkmadıkça, yazılmasının üstünden altmış yıl geçen ve tek derdi hayatta kalmak olan Yosaryan’a da “Aman ne demode karakter” diyebilmek mümkün olmayacak. Her zaman birileri bizi öldürmeye, biz de ölmemeye çalışıyor olacağız çünkü.
Tam da bu nedenle 20. yüzyılın en önemli savaş karşıtı romanlarından birinin, Joseph Heller’ın kendi İkinci Dünya Savaşı deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı “Madde 22/Catch 22”nin kahramanı olmakla kalmadı, sinemanın da, tiyatronun da konusu oldu. 1970’te Mike Nichols’un yönettiği filmde Alan Arkin oynadı Yosaryan’ı. Yine Heller’ın kaleme aldığı sahne uyarlaması birçok ülkede sahnelendi. En son mayısta başlayacak George Clooney’li mini dizide Christopher Abbott oynuyor. Türkiye sahnelerinde ise Serkan Keskin. Zaten bu yazının konusu da Semaver Kumpanya’nın Işıl Kasapoğlu rejisiyle sahnelenen “Madde 22”si.
“Öldürülmektense ölürüm”
Olaylar anlaşıldığı gibi İkinci Dünya Savaşı’nda, İtalya kıyılarında konuşlanmış bir hava üssünde geçiyor. Yosaryan deneyimli bir bombardıman subayı ve bir tek dileği var: Bir daha muharebe uçuşuna çıkmamak. Çok da geçerli bir sebebi: Korkuyor. Bu yüzden kendisine korkak denmesi falan umurunda değil, korkusunu yenmeye çalışmak da istemiyor, özellikle elli birinci uçuşunda aynı uçakta bulunduğu arkadaşı öldüğünden beri daha da artan bir istekle evine dönmek istiyor. Aslında dönebilmek için tamamlaması gereken dört uçuşu kalmış ama tecrübeyle sabit; general olma arzusundaki Albay Catchart sürekli olarak uçuş sayısını artırdığı için artık böyle bir umudu da yok Yosaryan’ın. Cümlesi gayet net: “Öldürülmektense ölürüm daha iyi”.
Ve bu uğurda her yolu denemeye başlıyor. Tabii türlü komik durumlara düşmeye ve hem arkadaşlarının hem komutanlarının eğlencesi olmaya da. Savaşın ortasında savaşın parçası olmamaya, ölmemeye, öldürmemeye ve akıl sağlığını korumaya çalışan bir adam. Ne kadar komik, değil mi?
Delilik maddesi
Derken, Madde 22 diye bir şey duyuyor; namıdiğer “delilik maddesi”. Eğer deliysen seni uçuşa göndermeyeceklerine dair bir madde. Fakat nasıl kanıtlayacaksın ki deli olduğunu? “Ben deliyim, beni uçuşa göndermeyin” dediğin anda akıllı olduğun anlaşılıyor. Yosaryan açıklamaya çalışsın maddenin çelişkisini: “Görevden alınmayı istediğim andan itibaren deli sayılmam ve dolayısıyla daha fazla uçuş görevine çıkmam gerekir. Ama insanın daha fazla uçuşa çıkması için delirmiş olması lazım. Ama uçmayı reddedersem delirmemiş olacağım için daha çok uçuşa çıkmam lazım.”
Okuyanı, izleyeni insana dair çok temel güdülerle, defolarla, zaaflarla yüzleştiren, son derece sağlam bir kara komedi klasiği, “Madde 22”. Ve elbette en az savaşın kendisi kadar absürt. İzlemesinin bu denli keyifli olması için de birbirine bir çarkın dişlileri gibi oturan, bir tanesinin bile aksamadığı bir ekibe ihtiyacı var. Nitekim Semaver Kumpanya’nın kurucuları Işıl Kasapoğlu önderliğinde sahnelediği “Madde 22”, “Ekip oyunculuğu nasıl olur?” konusunda ders niteliği taşıyor.
Her unsuru özenli
Yosaryan’ı oynayan aktör dışında her oyuncunun üç dört rol üstlenmesini öngören metne uygun şekilde, 30 küsur kişi, askerler, doktorlar, hemşireler, fahişeler, hasta ve asker aileleri hep 11 oyuncu tarafından canlandırılıyor. Serkan Keskin her zamanki gibi üst düzey bir oyunculuk performansı sergilerken benim için oyuna Yosaryan kadar Sezin Bozacı’nın Wintergreen’i, Sarp Aydınoğlu’nun Catchart ve Danika’nın Kayınvalidesi, Ahmet Kaynak’ın Binbaşı’sı ile Hastanın Kardeşi de damgasını vurdu. Aslında ekibin tamamı çok iyi, başta söylediğim gibi. En güzeli de genç oyuncularla ustalar arasındaki uyum, on yedinci yılını kutlayan ekibin daha da uzun ömürlü olacağının müjdecisi.
Başak Özdoğan hastane karyolası, bir masa, bir iki sandalye gibi temel parçalardan oluşan dekora atmosferi tamamlayan detaylar ekleyerek hem sade hem işlevli bir tasarım yapmış. Ayşenur Arslanoğlu’nun kostüm tasarımı da karakter değişimlerinin hızla yapılmasını kolaylaştırır nitelikte.
Kısacası, oyuncuları gibi her unsuru başarılı ve özenli bir oyun “Madde 22”. Her çağa, en çok da bu çağa söyleyecek sözü var.
MADDE 22 / SEMAVER KUMPANYA
Yazan: Joseph Heller / Çeviren: Çiğdem Girgiç / Yöneten: Işıl Kasapoğlu / Dramaturg: Bilgesu Kasapoğlu / Yönetmen yardımcıları: Volkan M. Sarıöz, Gülay Şenyüzlü Kırantepe / Kostüm tasarımı: Ayşenur Arslanoğlu / Dekor tasarımı: Başak Özdoğan / Işık tasarımı ve uygulama: Mustafa Karakoyun / Müzik ve ses tasarımı: Okan Kaya / Ses uygulama: Sibel Altan / Oynayanlar: Ahmet Kaynak, Berkay Şekerci, Cansu Saka, Ezgi Ulusoy Tamer, Onur Şenol, Güçlü Yalçıner, Mertcan Ertürk, Metin Alpargun, Sarp Aydınoğlu, Selen Şenay, Serkan Keskin, Sezin Bozacı