Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İtiraf etmeliyim, uzun süre, söz kulaktan kulağa dolaşırken değişe değişe bu hale gelmiştir diye düşündüm. Bir belediye başkanı “Turistin cebindeki parayı sonuna kadar almakla mesulüz” demiş olamazdı. Videoyu izledim sonunda, oluyormuş. Bodrum Belediye Başkanı’nın beldedeki fahiş fiyatlarla ilgili şikâyetlere cevabı buymuş. Parasını cebine koyup gelen adam bir dönere 100 bin lira vermek istiyorsa versinmiş. “Bana ne” diyor, “turizm memleketi burası”.

Öyle ya, ona ne, kazıklanacak olan biziz. Pardon, “Vatandaşı demiyorum” diye düzeltiyor sayın Ahmet Aras, “turisti” diyor. Nasıl ayırt edilecek çok merak ediyorum, iki ayrı fiyat listesi mi hazırlanacak, TC kimlik numarasını verene indirim mi yapılacak, ne olacak? Ben Bodrum’a gidecek bir yerli turist olarak kendimi nasıl koruyacağım misal, Belediye Başkanı’nın kendisinin vize verdiği fahiş fiyat politikasından? Zaten kısa sezona eklenen pandeminin bütün faturasını müşteriye kesmeye meyilli olan birilerinin eli daha da güçlenmiş oldu. “Sayın başkan vatandaşı değil dedi, beni kazıklamayınız” desem dinleyecekler mi?
Konuşmanın devamından anladığımız kadarıyla, bize sunulan çözüm “o yerlere gitmemek”. Misal Türkbükü’nde falanca işletmeye gitmeyeceğiz, madem bir dönere 100 bin TL veremiyoruz. Ayrıca gurur duymalıymışız, Bodrum’a dünyanın en zengin insanları, krallar, prensler, “oligarklar” geliyormuş, hizmet beklentileri çok yüksekmiş, belki de döneri altın tabakta istiyorlarmış. Ucuz olursa Bodrum’a gelmez, Santorini’ye, Mikonos’a giderlermiş.

Çeşitli sorular var kafama takılan. Misal, turistin cebindeki son parayı almak her Bodrumlunun hakkı mı, yoksa sadece bazılarının mı? Biraz belirsiz bir durum var ortada. Kendisini oligarklara layık gören ‘diğer’ işletmeler nasıl durdurulacak? Ya da durdurulacak mı?

Her boş metrekaresi betonla örülen, güzelim denizleri site foseptiklerine direnmeye çalışan Bodrum’umuzun adı anılan yerlerden tek eksiğinin “ucuzluğu” olduğundan emin miyiz? İnsanlar bir süredir euro’daki artışa rağmen yaz geldi mi soluğu Yunan adalarında alıyorsa bir nedeni olmalı değil mi? Orada balığın, kalamarın tazesini, denizin pırıl pırılını, servisin temiz ve düzgün olanını bulduğu için yapıyor bunu. Biz bunları sunabiliyor muyuz? Fiyatları daha da artırırsak hizmet kalitesi de kendiliğinden yükselir mi?

Yunan adalarına dair bir iki kelam daha edersek, işletmeler arasında o derece uçurum da yok oralarda. En pahalısı, en sosyetiği, en tekneyle önüne kadar gidileni ile en ucuzu, en salaşı arasında kabul edilebilir bir orantı var. Birinde 20 euro olan şey ötekinde 100 bin euro olabilir, çünkü oligarklar geliyor diye bir şey yok. Ayrıca hiçbir şekilde şok geçirmiyorsun hesap geldiğinde, zaten fiyat listesi baştan karşında oluyor.

Son olarak, internet ve sosyal medya çağındayız, hiçbir söz söylendiği yerde kalmıyor artık. Siz tatile gitmeye niyet ettiğiniz yerin belediye başkanının cebinizdeki son parayı almayı bir sorumluluk olarak gördüğüne dair açıklamalarını okusanız tatil planlarınızı yeniden gözden geçirmez misiniz?