Sağımızın solumuzun kadına şiddet, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri haberleriyle dolu olduğu şu günlerde kaleminin, aklının, yüreğinin yokluğunu daha da çok hissettiğim Duygu Asena bir konuda yanılmış: Kadının adı var kesinlikle. Ölü kadınların adı var bizde. Öldürülmüş kadınların.
Her hafta medyada, Twitter’da o hafta davası görülen kadın katillerinin zırvalamalarıyla karşılaşıyoruz. Orada onların adı olmuyor çoğunlukla, hayattan vahşice kopardıkları kadınların adıyla anıyoruz kendilerini. “Ceren Damar’ın katili” diyoruz, “Ceren Özdemir’in katili”.
Bu hafta en çok gülüşlerini fotoğraflardan, hikâyelerini geride bıraktıkları acılı ailelerinden öğrendiğimiz iki Ceren’in katilinin kendilerini kurtarma çırpınışlarına maruz kaldık mesela. Birinin “aklı yerinde değildi”, diğeri iyice çıtayı yükseltip “taciz mağduru” ilan ediyordu kendisini.
Ceren Özdemir 20 yaşındaydı. Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğrencisiydi. 3 Aralık’ta evinin önünde kendisini takip eden bir adam tarafından bıçaklanarak öldürüldü. 2019’a başlarken önüne koyduğu hedefleri, hayata dair planlarını, hayallerini, kendisine verdiği öğütleri okuduk ardında bıraktığı defterinden. İngilizceyi ve piyanoyu ilerletecek, Erasmus ile yurtdışına gidecek, yüksek lisans yapacak, tarih, coğrafya, edebiyat alanında genel kültürünü geliştirecek, fotoğraf albümü yapacak, yemek yapmayı, tek başına yaşamayı öğrenecekti. “Bir kerecik geldin Ceren,” diyordu kendisine: “Onun için yaşadığın sürece mutlu olmak için elinden geleni yap”. Bu kadar kısa vadeli bir plan yaptığından haberi yoktu tabii.
Arka Sokaklar dizisinde cinayete yer verilmesi, Adana’da adına müzik atölyesi açılması insanın içine bir parça su serpen gelişmeler ama neticede bu hayaller de Ceren ile beraber uçtu gitti. Biz de yine kadın katillerinin üç beş maddelik savunma listesinden seçilmiş gerekçelerle baş başa kaldık: “Deli olmam için ne yapmam gerek? Akıl sağlığım yerinde değil, yeniden rapor istiyorum”. Neyse ki Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesi meseleyi uzatmadan katile ağırlaştırılmış müebbet cezasını verdi.
Kopya çekerken yakalandığı öğrencisi tarafından hem bıçak hem silah kullanılarak öldürülen Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel’in davası ise başladığı gibi çileden çıkarıcı şekilde devam ediyor. 23 yaşındaki katil zanlısı, savunmasını hocasıyla aralarında bir ilişki olduğu iddiası üzerine kurmuştu, o yoldan da devam ediyor. Geçen hafta Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada oğlunu “dağlarda karnında taşıyarak doğurduğunun” altını çizen özel harekât polisi anne, “Bu çocuk bunu yapmazdı. Mutlaka nedeni vardır. Bana ‘Okuldan bir eğitmen arkadaşla yakınlığım var, bana evlenme teklifinde bulunuyor’ dedi,” diyen dede, “Kız arkadaşının Ceren adlı bir hoca olduğunu, ayrıldığı için sınavlarda baskı uyguladığını söyledi,” diyen çocukluk arkadaşı gibi tanıklar dinletildi. Gencecik yaşta katledilmiş pırıl pırıl bir genç kadının anısı üzerinde bir kez daha tepinildi.
Sanığın avukatı “Ceren Özdemir kadın olduğu için öldürüldü, o kadın cinayetidir. Burada kadın cinayeti yoktur” diye iddia diyor ya, en azından şundan eminiz: Bu “savunma” denemesinin Ceren Damar Şenel’in kadın olmasıyla fena halde ilgisi var. Üstelik bir kez daha öldürüyorsunuz o kadını el birliğiyle.