Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çekimden ilk kareler Instagram’da paylaşıldığında merak etmeye başlamıştım, “Biz Böyleyiz”i. Bir kere Hümeyra yeni bir filmde oynuyordu, bu her koşulda iyi haberdi. İkincisi, yanında yeni kuşağın dört parlak kadın oyuncusu vardı; Özge Özpirinçci, Berrak Tüzünataç, Şebnem Bozoklu ve Meriç Aral. Dolayısıyla, ciddi şekilde kadın ağırlıklı bir filmdi ve bu dört kadın, her biri rahatlıkla tek başına bir filmi alıp sürükleyebilecekken, bir arada bir iş yapmayı tercih etmişlerdi. Dolayısıyla, ego patlamalarına maruz kalmayacağımız belliydi.

Fikir Berrak Tüzünataç’a, öykü Melikşah Altuntaş ile ikisine aitti. Erkek oyuncular maçolukları, efendim kasları ve libidolarıyla değil, daha ziyade oynadıkları işlerle bildiğimiz Engin Öztürk ve Boran Kuzum’du.

Ve tabii senaryoyu yazan ve yöneten de Caner Özyurtlu idi ki daha önceki işlerine, özellikle “Yok Artık”lara bakarak eli yüzü düzgün, cinsiyetçi esprilere boğulmamış bir film ummak için her türlü veriye sahiptik.

Filme bu duygularla girip hayal kırıklığıyla çıkmadığım için gerçekten memnunum. Çünkü bir umudum var; belki bu tip hem derli toplu, bir hikâyesi, sahici karakterleri olan hem de sululuk yapmadan eğlendiren filmler çoğalırsa, yerli filmleri izlemek için sinemaya giden seyirci de çoğalır.

Biz de böyleyiz



“Biz Böyleyiz”, çocukluklarında yazları birlikte geçirmiş bir grup arkadaşın yıllar sonra yine aynı evde toplanmalarını, bir arada geçirdikleri o komik, duygusal, gergin, sinir bozucu ve tabii ki kavgalı gürültülü hafta sonunu anlatıyor. Evin sahibi Nezihe (Hümeyra) içlerinden ikisinin, Dolunay (Şebnem Bozoklu) ile Gökçe’nin (Engin Öztürk) babaannesi. Kendi torunlarıyla birlikte onların arkadaşlarına da evini, kalbini ardına kadar açmış, deli dolu, ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen, matrak bir kadın. Dolunay başta kardeşi olmak üzere herkesin işine burnunu ve de sivri dilini sokan biri. Kardeşi Gökçe de zaten büyümeye yanaşmayan erkeklerden, şahane bir ikililer yani.

Arkadaşlardan Efsun (Özge Özpirinçci) hem fotoğrafçı hem anne olmuş, adeta mükemmel bir hayata sahip, son derece ‘cool’ bir kadın. Dolunay’la ikisinin bitmeyen didişmeleri filmin en keyifli sahnelerinden. Erkek ismi taşıyan Emre (Berrak Tüzünataç) aklına esenin peşinden gidip başını derde sokan, sakarlığıyla ünlü bir arkadaş. Bir de Gökçe’nin bir süredir birlikte olduğu kız arkadaşı Beril (Meriç Aral) ile Emre’nin acımasız şakalarıyla kan donduran kardeşi Emrah (Boran Kuzum) var ekipte. Bunlar Nezihe’nin sağlığı iyi mi diye görmek için toplaşıyor ama kendi meseleleriyle, çocukluk travmalarıyla, bitemeyen aşkları, kapanamayan defterleriyle uğraştıkları bir hafta sonu geçiriyorlar.

Ben izlerken çok eğlendim. Diyalogların, oyunculukların doğallığı filmin en büyük artısı. Bir de seyirci olarak da hissediyorsun, orada bu işe ve birbirine inanan bir ekip var. En azından sana öyle sıcak bir duygu veriyor, biz de böyleyiz çünkü. Kendi çocukluk arkadaşlarına, o hesapsız, sadece oynamak için kurulan ilişkiye dönüp bakmanı sağlıyor. Yolda neleri kaybettin, nelere tutundun, onları düşündürüyor. Bir de gülümsetiyor üstelik.

En büyük kusuru bir türlü bitememesi. Birkaç kere final yapıyor film ve sanırım devam filmi de gelecek. En azından buna açık bir kapısı var.