“Aşk Geçmişim”, bugünün ilişkilerine hem kadın hem erkek cephesinden gerçekçi bir bakış atan bir modern çağ romantik komedisi
Romantik komedi, izleyenin içini ısıtan, yüzünü güldüren, bir masala inandıran bir tür. En azından böyle olmalı. Hani böyle yumuşak, tatlı, mutluluk veren, pamuk şeker gibi bir şey. Halbuki gerçek hayatta pek öyle olmuyor, çünkü o pamuk şeker hiçbir zaman sizi sarıp sarmalamadığı, o hem yakışıklı, hem akıllı ve esprili bir de üstüne zengin ayrıca romantik, çılgın ve de sadık adam (ya da kadın) sizi gelip bulmadığı, pencerenizin altında gitar çalıp şarkı söylerken mumlarla sokağa adınızı yazıp bir de yanar döner balon ucunda yüzük uçurmadığı için mutsuz oluyorsunuz. Herkes ruh eşinin elinden tutup sonsuz saadete kanat açarken bir tek sizin payınıza “Bunun adını koymayalım”cılar, aşk ve ilişki özürlüler, Çağan Irmak yıllar önce adını koymuş, daha iyisini aramaya ne hacet; “ıssız adam”lar (ya da kadın) düşüyor sanıyorsunuz. Öyle ya, aşk böyle bir şeyse sizin yaşadığınız ne?
İşte 1980 doğumlu bir yazarın, İskoçyalı D C Jackson’ın elinden çıktığı için çağın ruhunu avucunda tutan “Aşk Geçmişim” o “sizin yaşadığınızı” anlatan bir oyun. Kadınla erkek birbirlerinin gözüne bakar bakmaz doğru insanı bulduklarını anlayıp aşka koşmuyorlar da, sürekli tökezleyip düşüyor, bariyerlere çarpıyor, en çok da geçmişten gelen hayaletlere ve onların yarattığı ezberlere tosluyorlar.
Yalnızlık statü sorunu
Otuzlu yaşlarındaki Tom kurumsal bir şirkete yeni girmiş, o güne kadar aşk hayatında fiyaskodan fiyaskoya sürüklenmiş, aldatılmış, aşağılanmış, terk edilmiş. Ve bilin bakalım ne olmuş? Bir daha kırılmamak için kıran, duyarsız, kaba saba birine dönüşmüş. Amy de ondan daha iyi durumda değil. Onun da hayal kırıklıklarından roman olur ama bir kadın olarak hâlâ ‘oldurma’ya, ‘razı olmaya’ yatkın ya da en azından çevresi tarafından öyle olması gerektiğine inandırılmış. Herkesin erkek arkadaşı varken, annesi bile birini bulmuş evleniyorken yalnız olmak ciddi bir statü sorunu.
Bu her halleriyle çok tanıdık iki insanın “anti romantik” hikâyesini anlatıyor, Pangea ve Tatlı Ekşi Tiyatro’nun ilk yapımı “Aşk Geçmişim”. Onlarla birlikte bütün o ilk gençlikten beri biriktirdikleri “bagajlarını” da anlatıyor, o yüzden “Aşk Geçmişim”, adı. Hayatlarına girenler çıkanlar, iz bırakanlar, yok olup gidenler, bugünü hazırlayanlar bir bir arzı endam ediyor sahnede. Biz de bir kadının gözünden bir erkeğin gözünden takip ediyoruz olan biteni. Her anı yaşayan iki kişi ve doğal olarak o iki kişinin de farklı birer bakış açısı var. Ve biz arkamızdan gözyaşı döken eski sevgilimizin aslında neye ağladığını bilmiyor olabiliriz.
Yaratıcı reji çözümleriUniqHall’da sahnelenen “Aşk Geçmişim”i yöneten Tuğrul Tülek son derece yaratıcı buluşlar, pratik çözümlerle seyirciyi seneden seneye, mekândan mekâna dolaştırıyor. Dekor değişmiyor ama küçücük detaylardan sen nerede, hangi zamanda olduğunu anlıyorsun. Sıla Karaca ve Seda Saçlı’nın dekor tasarımı bu anlamda çok başarılı. Sen asla zaman ve zemin kaybetmeden oyunculukların öne çıktığı hikâyenin keyfini çıkarabiliyorsun.
Bu cümleden de anlaşılacağı gibi keyfi çıkarılacak oyunculuklar söz konusu. Şebnem Bozoklu ve Rıza Kocaoğlu çok uyumlu bir ikili olarak Tom ve Amy’nin yanı sıra onların bir gözlük, bir bere gibi aksesuarlarla değişen gençliklerini ve eski sevgililerini büyük bir kıvraklıkla canlandırıyorlar. Hayatlarındaki kadın ve erkek farklı kişileri oynayan Melisa Doğu’nun karakter değiştirme becerisine ve de doğal mizah yeteneğine ayrıca dikkat çekmek isterdim ama zaten izleyenin dikkatinden kaçması imkânsız.
Tanıtımında “anti romantik” sözü kullanılsa da bugünün aşk ilişkilerine hem kadın hem erkek cephesinden son derece gerçekçi bir bakış atan, bunu yaparken de cidden komik olan bir modern çağ romantik komedisi, “Aşk Geçmişim”. Peri masallarına inanmak isteyenleri mutlu etmeyebilir ama ilişkilerde zorlananlara “yalnız değiliz” dedirteceği ve de eğlendireceği kesin.
AŞK GEÇMİŞİMYazan: D.C. Jackson
Yazan: D.C. Jackson
Çeviren: Erdem Avşar
Yöneten: Tuğrul Tülek
Yardımcı yönetmen: Özge Erdem
Dekor tasarımı: Sıla Karaca, Selda Saçlı
Kostüm tasarımı: Seval İşgören
Işık tasarımı: Mustafa Bal
Müzik direktörü: Özgehan Özturan
Koreografi: Gizem Erdem
Oynayanlar: Şebnem Bozoklu, Rıza Kocaoğlu, Melisa Doğu
Yapımcılar: Pangea ve Tatlı Ekşi Tiyatro