Geçtiğimiz hafta ilk bölümünü sizlerle paylaştığım Haute Couture rüyasına kaldığımız yerden devam!
Modern aristokrat
2019 Sonbahar koleksiyonuyla Miu Miu, aristokratik ve stil sahibi bir orduyla karşımızdaydı! Militer yeşil, apoletler, kargo pantolonlar maskulen ve femineni en güçlü şekilde bir araya getiriyordu. Yine bu feminen gücü kemer ve korseler daha da vurguluyordu. Koleksiyonun geneline hakim olan ve Prince of Wales adıyla anılan ekose deseni, adeta İngiliz aristokrasisini koleksiyona getiriyor. Ayrıca 1950’lerden ilhamla yansıtılan örgü yakalar Miu Miu’num her daim geçmişin izlerini bugüne taşımak konusundaki başarısını vurguluyor. Gold detayların hakim olduğu parçalar, renkli şapkalar, saç aksesuarları ve yine zengin detayların eşlik ettiği ayakkabı ve çantalar sokağın hitleri olmaya aday!
Bir Mucizenin Gölgesi
Günün son etkinliği Lübnanlı tasarımcı Sandra Mansour’un ilk gelinlik koleksiyonuna ait sunumdu. Moda haftalarında en sevdiğim detay markaların koleksiyonları kadar defilelerin yapıldığı mekanların, sunum konseptlerinin de ilham veren yanı. Mansour’un koleksiyon sunumu için çok görkemli bir atmosfer bizi karşıladı. Tarihi, yüksek tavanlı bu mekan dramatik bir
Paris Haute Couture Moda Haftası, güneşin eşliğinde tüm görkemiyle başlayıp, ardından kar yağışıyla devam etti. Havanın akıl almaz soğuğuna rağmen podyumlardaki couture esintisi içimizi ısıttı.
Iris Van Herpen
Couture deyince ilk akla gelen tasarımcı Iris Van Herpen oluyor şüphesiz. Benim için moda haftası bu şahane defileyle start aldı. MAC Cosmetics’in makyajı üstlendiği etkinliğin backstage’inde koleksiyonu yakından inceleme ve tasarımcılarla sohbet etme şansı yakaladım. 17’nci yüzyıla ait yıldız atlası olan Harmonia Macrocosmica’dan ilham alan tasarımcı, imzası haline gelen 3D printler, organza kumaşla ortaya çıkardığı müthiş silüetlerle yine göz alıcı bir koleksiyon sundu. Her daim sanatsal, bilimsel detaylara önem veren Harpen, bu koleksiyonda da Nasa mühendisi Kim Keever’le işbirliği yaptı. Mor rengin hakimiyetindeki koleksiyonun makyajı ise yine 3D kontürlerle yalın ama dramatik bir etki sunuyordu.
Ralph&Russo
Benim için gün Ralph&Russo defilesi’yle devam etti. Tasarımcılar, ünlü Meksikalı diva Maria Felix’ten ilham alıyor. Onun tutkusu, karizması ve duyarlılığından etkilenen Raplh&Russo kadını da oldukça gözalıcı şekilde karşımıza çıkıyor.
Bu sezon Felix’in
Geçtiğimiz hafta erkek modasının kalbi Floransa’da attı. Uluslararası ölçekte en önemli erkek giyim fuarı Pitti Uomo için dünyanın farklı yerlerinden birçok moda insanı şehre akın etti. Ben de her sezon olduğu gibi yerinde inceledim.
Birçok farklı etkinliğe, defileye, projeye ev sahipliği yapan; yeni markaların dünyanın farklı yerlerinden satın almacılarla buluştuğu organizasyon, aynı zamanda moda insanlarının bir araya geldiği ve sosyalleştiği bir etkinlik alanı... Zira sokaklar farklı stillerini yansıtmak üzere alana hücum eden insanlarla dolup taşıyor.
Aynı şekilde sokak stili fotoğrafçıları, tüm bu stilleri yakalamak üzere birbiriyle yarışıyor. Sokaklarda belki de fuarın içerisinden çok daha fazla erkek tarzı konuşuluyor. Caddelerin geneline hakim olan klasik İtalyan stili bir yana dursun, çok daha farklı, renkli ve sportif görünümler de oldukça dikkat çekti.
Türk erkeklerinin kaçınması gerektiğini düşündüğüm çok dar ve kısa paçalar, İtalyan erkek anatomisine daha uygun olsa da artık gözler normal boyları arıyor ve çok daha çabasız bir görüntü görmek istiyor. Yine de daracık pantolonlar, kısacık paçalar fuar alanında kendini gösterse de ben onları görmezden geldim.
Peki
‘Oscar’ın habercisi’ olarak görülen Altın Küre Ödülleri, geçtiğimiz günlerde gerçekleşti ve ödüller sahiplerini buldu. Sonucuna en çok sevindiğim ‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Erkek Oyuncu’nun kazananları oldu. Zira oyunculuğundan çok etkilendiğim Rami Malek’in başrolü üstlendiği ‘Bohemian Rhapsody’, benim için en özel filmler arasındaki yerini çoktan aldı! Gerçek bir stil ikonu olan Freddie Mercury’yi çok doğru şekilde yansıtan yapım, tüm bu görsel detayların da ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Yine favoriler arasında yer alan ve birçok farklı dalda aday gösterilen ‘A Star is Born’, başrol oyuncusu Lady Gaga’nın bestelediği ‘Shallow’ şarkısıyla ‘En İyi Film Şarkısı’ ödülünü aldı. Son dönemde izlediğim en etkileyici filmler arasındaki ‘Roma’ da hem ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ hem de ‘En İyi Yönetmen’ olmak üzere iki ödül aldı.
Zarafet ve sadelik kazanacak
Gelelim kırmızı halıya... 76’ncı Altın Küre Ödül Töreni’nin kırmızı halısı her zaman olduğu gibi çok konuşuldu ve birbirinden farklı görünümlere sahne oldu.
Lady Gaga, ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü kazanamasa da, Valentino imzalı gösterişli elbisesi ve uyumlu saç-makyaj ve aksesuarlarıyla kırmızı halıya damga vuruyor.
2018’in son günlerinde bir araya gelip, tanışmaktan çok keyif aldığım bir isim o; Rezzan Benardete. Her haliyle ilham verici... Birçok farklı sektörde çalışmaları ve ortaklıkları olan iş insanıyla, ‘Style*ist’ için bir araya geldik. Elbette röportajımız, Benardete ve Banu Bora Mumcu’nun birlikte kurduğu moda markası ‘In the Mood For Love’ odaklıydı. Benardete, yaşam alanlarımıza kattığı müthiş dokunuşlarla gözüne ve vizyonuna hepimizin hayran olduğu bir isim şüphesiz. Mumcu ise kariyerinde birçok farklı markanın tasarım ekibini yönetmiş ve bu anlamda önemli bir deneyime sahip... Ülkemizin en başarılı konsept mağazalarından Midnight Express’in de kurucularından... Bu iki şahane kadın bir araya geliyor ve ortaya harika bir marka çıkıyor. Aralık ayı boyunca ‘Vogue-Bugün Ne Giydim?’ sayfalarında da markalarıyla yarattıkları görünümleri sunan ikili, gerçekten ilham veriyor. Markanın adı, görsel gücü çok yüksek olan, Çin yapımı aşk filmi ‘In the Mood for Love’dan geliyor. Benardete, markanın, yaşam alanlarımıza yaptığı dokunuşları daha da geniş çerçevede düşünerek, o alanda ve evde kadının ne giyeceğine odaklanarak, ortaya çıktığını ifade ediyor. Evimizi, mobilyalarımızı, dekorasyonu
Her bir dergi ve moda çekimi, ayrı bir serüvendir. Bunu moda sektöründe olanlar çok iyi bilir. Yeni bir hikaye ve görünüm yaratmak, her daim büyük heyecan... Ortaya çıkan bu çekimler ise her detayıyla gerçek birer ilham kaynağı. Fakat sanılanın aksine bu meslekler toz pembe bir dünyanın ürünü değil!
Fotoğrafçı, stylist, hair-stylist ve make-up artistin ortak çalışmasıyla ortaya çıkan bu çekimler moda sektörünün, dergiciliğin temelini oluşturuyor. Moda çekimlerinin ayaklarını oluşturan bu mesleklerde son dönemde sosyal medyanın etkisiyle daha da ilgi görür hale geldi ve birçok gencin hayalini süslüyor.
Sabır, üretmek, çalışmak...
Hem Türkiye’de hem de Milano’da styling alanında aldığım eğitimlerin ardından, dergi stajı yaparak sektöre adım attım ve stylist olarak çalışmalarımı sürdürdüm. Bu süreçte sektöre adım atmak isteyen ve fikirlerimi soran herkese çok sabırlı olmak, hep üretmek ve çok çalışmak gerektiğini hep hatırlattım. Hala stylist olarak yaptığım projeler olsa da, sektörün çok farklı alanlarında projelerimi yürütüyorum. Ve ne şanslıyım ki, sektörün bu değerli isimleri bana da çekimlerinde yer veriyor! Geçtiğimiz günlerde bu değerli çekimlerden birini Alem dergisi için
Yılın en çok ses getiren filmlerinden biri şüphesiz, ‘Bohemian Rhapsody’ oldu. Efsanevi müzik grubu Queen’in solisti Freddie Mercury’nin hayatını anlatan bu etkileyici filmle buluşmam biraz geç oldu. Büyüleneceğimi bildiğim bu projeyle buluşmayı en doğru zamana bırakmak için bekledim ve evet, değdi. Başından beri sıradan olmayı reddeden, bir efsane olmayı hedefleyen ve tüm adımlarını ona göre atan Mercury’e filmde, Rami Malek hayat veriyor. Malek’in performansı çok etkileyiciydi. Hayata bakışı, gençliği, iletişimi ve tüm duruşuyla farklı olan bu ikonik ismin elbette göz ardı edilemeyecek farklı bir stili söz konusu. Her zaman giydiklerine önem veren, farklı olmayı, kendi olmayı hedefleyen Mercury, grubunun estetik algısıyla ilgili yapılan bir röportajda, “Gördüğünüz şey bir konser değil, bir moda şovu” diyordu. Bu onun sahnesine, seyircisine ne kadar önem verdiğinin bir göstergesiydi. Yine Classic Rock dergisinin kapağında, üzerinde gördüğümüz payetli tulum döneme damga vurdu. Bununla ilgili yapılan başka bir röportajda, “Biz rock’n’roll geleneğinden çok, eğlence kültürüne yakınız” diyordu. Yaptığı bu göz alıcı ve farklı seçimlerle de sözünü doğruluyordu. Dergi kapağında giydiği
Kein, çok farklı bir bakış açısıyla moda, sanat, müzik ve sinema gibi birçok farklı dinamiğe yer veren bir online dergi, platform. Instagram üzerinden yönettikleri ‘Kein’ hesabıyla da bakış açılarını ve duruşlarını çok iyi yansıtıyor ve gerçekten ilham veriyorlar. İstanbul merkezli olarak başladıkları serüven, şu an Milano’da devam ediyor. Geçtiğimiz hafta gittiğim Milano’da, Kein’ın kurucularından Can Uzuner’le buluşup projeleriyle ilgili konuştuk. Can aslında özellikle moda sektörüyle bağlantılı işler yaparak Milano’da çalışmalarını sürdüren ve hedefine ulaşan, başaran; ilham veren bir isim. Yıllar önce eğitim için gittiği Milano’da şimdi bizzat kendisi eğitmen olarak çalışıyor. Ayrıca Kein’ın yönetimini ekibiyle Milano’dan yapıyor. Modaya çok farklı bir taraftan bakan çekimler gerçekleştiriyorlar.
Eğitimin katkısı
Türk öğrenciler tarafından da çok fazla tercih edilen Domus Academy bünyesinde eğitmenlik yapan Can’ın dediğine göre, bu süreç onu çok besliyor. Ona kendi hikayesini soruyorum ve eğitiminin ardından GQ dergisine sunduğu bir projeyle her şeyin başladığını söylüyor. Çok fazla öğrenci Milano başta olmak üzere, moda başkentlerinde eğitim alıp, sektöre adım atmak istiyor.