Gün geçmiyor ki, bizi heyecanlandıran ve hatta şaşırtan marka iş birlikleri söz konusu olmasın! İşte Japon markası Comme des Garçons ve Gucci yeni bir ortaklıkla karşımızda. Comme des Garçons’un minimal moda anlayışı, Gucci’nin çarpıcı stiliyle buluşuyor. Bir alışveriş çantasından yola çıkılarak tasarlanan parça, Gucci’nin dikey yeşil-kırmızı çizgilerle buluşuyor. Ayrıca plastik bir ‘kabukla kaplanan ve kahverengi kraft kağıdının kullanıldığı çanta, markanın binicilik ve zanaatkârlık genlerine de gönderme yapıyor. Çantanın dünya genelindeki satışı bugün başlıyor!
Global moda arenasında Türkler
Geçtiğimiz hafta ‘Style*ist’te onunla bir araya gelmiş, hikayesini dinlemiştim. Global ölçekte modellik konusunda çok başarılı olan Günce Gözütok’tan bahsediyorum. O hem eğitimine devam ediyor hem de modellik alanında çok önemli işlere imza atıyor. Daha önce Balenciaga macerasından bahsetmiştim. Ardından Dolce Gabbana şovuyla dikkat çekti ve kariyerindeki yükseliş hızla devam ediyor. Son olarak Cos markasının kampanya çekiminde karşımıza çıkıyor Günce. Markanın yalın stiline müthiş derecede ayak uyduruyor. Global anlamda bu denli ünlü ve başarılı bir markanın kampanyasında bir Türk modeli
Son günlerin şüphesiz en çok tartışılan konusu Dolce&Gabbana markasının ve kurucularının dahil olduğu tartışma. Bir süredir Stefano Gabbana’nın sosyal medya üzerinden bir nefret söylemi söz konusu. Zira, Chiara Ferragni’nin düğün gününde Dior gelinliğiyle paylaştığı fotoğrafın altına “Ucuz” yazmıştı. Birkaç sezondur defilelerinde influencer ve blogger’lara yer veren, onlarla projeler yapan tasarımcının bu tavrı gerçekten oldukça ilginçti. Yorumu, çok daha farklı boyut kazanarak devam etti. Nasıl mı?
Markanın Çin için hazırladığı kampanya filmi büyük tepki topladı. Çünkü Asyalı bir modelin İtalyan yemeklerini chopstick’le ‘yiyemediği’ görüntüler vardı. Bu da her daim İtalyan kültürünü yücelten ve ırkçılık konusunda çok da masum olmayan tasarımcılara karşı, Çin kültürüyle alay ettikleri gerekçesiyle büyük bir tepki yarattı. Olayın ardından marka videoyu platformlarından kaldırdı. Fakat bitmedi. Çinli editör Michaela Phoung Thanh Tranova’yla Stefano Gabbana arasında geçen Instagram yazışmaları, konuyu daha farklı noktaya taşıdı. Yazışmaların ekran görüntüleri Diet Prada’nın eline ulaşmasıyla kısa sürede yayıldı. Gerçekten çok aşağılayıcı söylemler söz konusuydu. Konuşurken tüm bu
Hakan Yıldırım, Türk moda sektörünün sahip olduğu en önemli tasarımcılardan. 2010 yılında Londra Moda Haftası’na katılan tasarımcı, global anlamda da moda dünyasına damga vurdu. Ardından sektörün en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Andam Ödülü’nü kazandı ve tasarımlarını Paris Moda Haftası bünyesinde sunmaya başladı. Yaptığı defilelerle her zaman büyük ses getiren Yıldırım, uzun bir
aradan sonra geçtiğimiz nisan ayında yaşattığı özlemin acısını çıkaracak
kadar özel bir defile gerçekleştirdi.
Yıldırım’ın her biri adeta ayrı sanat eseri olan Couture koleksiyonuna ait sunumun bu kez çok daha özel bir yeri vardı. Defileden kısa süre önce kaybettiği arkadaşına ithaf edilen şov haline dönüştü bu defile... Zaten her detayında duygu taşıyan koleksiyonlar da daha da özel bir ruha büründü. Aslında ‘Defile nasıl yapılır?’ın cevabını verdi bize Yıldırım. Koleksiyonun dışındaki her detay, atmosfer, ışık, müzik ve konsept izleyene bunu anlattı. İşte bu detaylardan en önemlisi olan müzik, çok dikkat çekiyordu.
60’lar-70’lerden bugüne
Moda sektörümüzün bir diğer önemli ismi, en eski moda editörlerinden Hakan Bahar, Yıldırım’ın bu dillere destan defilesinde sahne aldı. Yine Hakan Yıldırım tasarımı
Bugün hayatımızın tam da merkezinde olan jean, ilk girdiği dönemde de ihtiyaca hizmet etmiş, kullanışlılığı ve rahatlığıyla dönemine damga vurmuş, gerçekten ikonik bir değer kazanmıştır. 1800’lerden bu yana varlığını koruyan ve yeri asla başka bir şeyle değiştirilemeyen jean, önlenemez yükselişini koruyor. Yeni renkler, detaylar ve kalıplarla hem günlük koşturmamızın en önemli kurtarıcısı hem de stilimizin en önemli tamamlayıcısı... Elbette geçmişten günümüze gelen ikonik jean markaları hâlâ aynı çizgide varlıklarını koruyor. Fakat bu anlamda çok daha farklı, yenilikçi markalar da söz konusu. Ben her daim bu yenilikleri keşfetmekten keyif alan biri olarak jean konusunda yine uzun yıllardır varlığını sürdüren, sosyal medyayı çok doğru kullanan ve Türkiye’de de satışı olan yeni keşfimi paylaşmak istiyorum sizlerle: Joe’s Jeans... Kumaşları, kalıpları, detaylarıyla gerçekten son derece başarılı bir marka. Farklı seçenekler sunma konusunda cömert ve elbette konu konforsa cömertliği daha da sınırsız. Vakko gibi büyük konsept mağazalarda satışı söz konusu olan markayla biz de keyifli bir proje gerçekleştirdik. Projenin yansımaları ve markanın tasarımlarını keşfetmek için takipte kalın!
Or
Geçtiğimiz hafta Tiflis Moda Haftası’yla ilgili ön duyuruyu sizlerle paylaşmıştım. Siz o yazıyı okurken ben çoktan Tiflis’e ayak bastım. İlk gün şehre ulaştığımızda hava kararmış da olsa, ufak bir şehir turuyla ilk “Merhaba”yı yaptık. Ardından lokal bir restoranda yerel dans gösterileri eşliğinde yemeğimizi yedik. Ertesi gün sabahın ilk saatlerinden itibaren güne ve moda haftası koşuşturmasına hazırdık. Ben aynı zamanda Bloomberg HT’de yayınlanan ‘Style*ist’ isimli moda programım için de içerik ürettiğimden, defile, backstage ve röportajlar arasında çok yoğun bir koşturma içindeydim. Tifllis Moda Haftası henüz birkaç sezondur hayatımızda olsa da gerek sokak modası gerek tasarımcıları ve defileleriyle çok ses getirdi, bir süredir radarımdaydı. Başta Milano ve Paris olmak üzere global moda başkentlerindeki moda haftalarını yakından takip eden biri olarak Tiflis’te yapılan ve kısa sürede tüm moda dünyasının ilgisini çeken etkinliği de çok merak ediyordum. Bu sezon keşfetme şansı yakaladım! İşte ikinci günümde keşfe başladım. Mercedes Benz Tiflis Moda Haftası kapsamında Lako Bukla, Blikvanger, Ani Datukishvili, Materiel defilelerini izleme şansı yakaladım. Lako Bukia defilesinde
Prada’nın sanata, tasarıma, sinema ve müzik gibi birçok dinamiğe verdiği önemle, bunları en doğru şekilde harmanlaması, beni hep çok etkilemiştir. Yine özel bir projeyle karşımızda olan marka, üç fotoğrafçı ve üç şehirle, genç şehirli kültürünü keşfetmek için yola çıkıyor. Cloudbust Landing projesi kapsamında Şangay, Fukuoka ve Londra duraklarında, ikonik Prada Cloudbust modelini yansıtan tasarımlar, Shuwei Liu, Kenta Nakamura ve Clara Nebelling imzası taşıyor.
Prada, fotoğrafçıları seçerken, marka kimliğini ve bakış açısını en iyi yansıtacak sanatçılar olmasına özen gösteriyor elbette ki... Her birine farklı tema ve şehir verilerek, ikonik Cloudbust sneakerların ruhunu yansıtmaları isteniyor. Şangay için The Open City, Fukuoka için The Intimate City, Londra içinse The City After Hours temaları belirleniyor. The Open City’nin öyküsünü anlatmak için Liu, Şanghay’da bir yeraltı yaklaşımı benimsiyor. Pop renkleri ve sıra dışı tasarımıyla Cloudbust sneaker, şehir konutlarına bir varlık gibi görülen gerçek ve dinamik enstantanelerin kahramanları olarak öne çıkıyor.
The Intimate City, Nakamura’nın kentsel alanlarda bir grup genci fotoğrafladığı Fukuoka’da geçiyor. Cloudbust sneakers,
Ünlü isimlerle gerçekleşen marka iş birlikleri son dönemin en ilgi çekici olaylarından. Birçok marka başarılı bu şekilde hem satışlarını hem de marka değerini artırırken, bazı yanlış iş birlikleri de her iki tarafı olumsuz yönde etkileyebiliyor. İşte bu iş birliklerinin en başarılı örneklerinden biri Serenay Sarıkaya ve Mavi arasında gerçekleşen, hem reklam filmi hem de koleksiyonla oldukça ilgi çeken çalışma... Markayla daha önce de bir araya gelen Serenay, bu kez kendi stilinin en önemli yansımalarını markayla buluşturuyor. Tasarım ekibi, Serenay’ın stilini çok doğru bir süzgeçten geçiriyor ve sezonun trendlerine de gönderme yapan bir koleksiyon ortaya çıkarıyor. Vinyl biker ceket, tek kollu omuz detaylı triko, gold biker ceket ve elbette sonsuz mavilikteki jean pantolonlar... Geçtiğimiz hafta satışa çıkan koleksiyonu özel bir yemek ve partiyle keşfettim. Bir Aytul&Yonca etkinliği olan gece, her detayıyla çok keyifliydi. Koleksiyonu tüm detaylarıyla yakından incelediğimiz gecede, oldukça başarılı ve enerjik bir iş birliği olduğuna bir kez daha tanık oldum!
ÇEVRE DOSTU ADIM
Sürdürülebilir modanın hepimiz için ne kadar önemli olduğunu her fırsatta dile getirmeye çalışıyorum. Bu
Geçtiğimiz sezon Bloomberg HT’de yayınlanan Style*ist yeni sezonda yine moda sektörüyle ilgili, stilimizi yansıtan her detayla karşınızda olacak. 21 Ekim Pazar günü 19.00’da sezonun ilk bölümü yayınlanıyor olacak ve yine hem global hem lokal birçok sürpriz içerik sizlerle olacak.
- Başarılı Bir Marka Köprüsü: C79 Showroom
Yeni sezonda röportaj yaptığım isimlerden biri de Ceylan Onay... C79 Showroom’un kurucusu ve marka danışmanı olan Onay, uzun yıllar edindiği satın alma deneyiminin ardından kendi showroom’unu kuruyor. Daha önce bünyesinde çalıştığı markalara bu kez kendi keşfettiği ve Türk pazarına soktuğu markalarla ilgili eğitimler vermeye, tüm süreci yönetmeye başlıyor. Halihazırda Türkiye’deki multi-brand mağazalarda satılan birçok global markanın bu anlamda yönetimini üstlenen C79’un son dönemde benim de favorim olan keşifleri Joe’s Jeans ve Hosbjerg. Kalıpları, renkleri, rahatlığı ve detaylarıyla fark yaratan Joe’s Jeans farklı jean pantolon arayışında olanlar için keşfedilmesi gereken bir marka. Benim de bizzat kullandığım markayla ilgili yakın zamanda bazı sürprizler de kapıda! Paris Moda Haftası sırasında deneyimlediğim ve tavsiye ettiğim bir diğer marka Hosbjerg. 2014