Kalbiniz hangi frekansta titreşiyor

10 Mayıs 2012

Beynimizle ve kalbimizle tüm evrene titreşimler yollarız. Bedenimizden çıkan bu elektromanyetik dalgalarla farkında olmadığımız bir şekilde evrenle bağlantı kurarak hayatımızı şekillendiririz. Düşüncelerimiz beyinden geçerken bir titreşim yayar. İnanca dönüşmüş düşünceler ise aynı zamanda kalbimizden de geçerek daha fazla titreşim yayar. İnanca dönüşmüş düşünce kuşku duymadan sarıldığımız, kesinliğine inandığımız, sorgulamadığımız düşüncelerimizdir. Bu inançlar olumlu da olabilir olumsuz da.Yapılan bilimsel araştırmalarda kalbimizin elektrik akımı beyinimizin yaydığı elektrik akımından altmış kez daha kuvettli olduğunu kanıtlanmıştır. Ayrıca kalbin manyetik alanı beyinden bin kez daha kuvettli olduğu tespit edilmiştir.( Hearth Math Enstitüsü)

Buradan ne anlamalıyız? Ozaman bir şeyi gerçekten inanarak, kalpten istediğimizde, hiç bir kuşku duymadığımızda yaydığımız frekans bizi bir şekilde isteğimizle buluşturabiliyor. Önemli olan olumlu düşüncelerin inanca dönüşerek kalbimizinde manyetik alanını kullanmasını sağlamak. Peki korkuyorsak ne oluyor? Farkında olamadan, istemeden korktuğumuz şeyi hayatımıza çekiyoruz. Çünkü korktuğumuz zaman, korktuğumuz şeyin gerçekleşmiş olmasına

Yazının Devamı

Sağlıklı hayaller sağlıklı hayat getirir

8 Mayıs 2012

Eminim çocukluğumuzdan itibaren dönem-dönem hepimiz: “Bu kadar hayalci olma!” veya “Hayal aleminde yaşamanın kimseye faydası olmaz!” gibi olumsuz telkinlere maruz kalıp, geleceğimizi önce zihnimizde canlandırarak, yaratıcılığımızla onu oluşturup-şekillendirmeye çalışırken çok kez sekteye uğratılmışızdır.

Hem aile hayatında, hem de eğitim sisteminde çocukluk döneminden itibaren katı kuralları aşan özgür düşünceyi ve istekleri kısıtlayan zihinsel kalıplar bilincimizde yer etmiştir. Halbuki hayal kurabilmek, bir şeyleri çok istemek ve ümitle çabalamak insan olmanın en önemli özelliklerinden birisidir. Buna rağmen, sanki hayal kurmak daima ulaşılması mümkün olmayan, gerçek dışı bir olgu olarak gösterilmektedir. Ne yazık ki bu da bizi içinde bulunduğumuz şartların ümitsizlik kıskacına mahkum etmekten ileri götürmez. Oysa aynı koşullarda yaşayan insanların algıladıkları birbirinden farklı bireysel gerçekleri olabilir. Çünkü “gerçek” denilen olgu hem bir hayat görüşü, hem de bireyin kendisini, çevresini, dünyayı ve dünya üzerindeki yerini algılayış biçimidir. Bu algılayış biçimi, yani bireyin gerçeği, bireysel ve toplumsal tecrübelerle sürekli gelişip-olgunlaşan ve zamanla

Yazının Devamı

İçinizdeki falcıyı bulun

6 Mayıs 2012

Bazı insanlar muhabbet olsun diye, bazıları meraktan, bazıları da gerçekten inanarak fal baktırmak isterler. Sebep ne olursa olsun hepsinin ortak yanı iyi bir haber almak, iyi bir şeyler duymaktır. İkincil fayda da kötü bir şey varsa bileyim de ayağımı denk alayım durumudur. Özellikle hayatımda kötü bir şey olacaksa önceden bileyim de önlem alayım diye düşünenlerin hiç biri önlem alamaz. Aksine içlerine düşen bu korkuyla beklenti haline girip kendi kendini gerçekleştiren kehanetle karşılaşırlar. Eğer bir faldan çok etkileniyorsanız bu sizin telkine çok açık olduğunuzu gösterir ki olumsuz telkinlerin kurbanı olursunuz. Eğer niyetiniz iyi bir şeyler duymaksa bunu kendi kendinize yapabilirsiniz. Güzel hayaller kurup, olumlu beklentiler içine girebilirsiniz.

Herkes kendi kendisinin falcısı olabilir. İçinizdeki gücü nasıl kullanmak istiyorsanız onu öyle yönlendirebilirsiniz. Bunu zaten yapıyorsunuz. Bugün sahip olduğunuz herşey, ya da olmadığınız herşey, duygusal ve bedensel durumunuz bundan önce sahip olduğunuz düşüncelerin sonucudur. Daha önce başkalarının etkisinde kalmış olabilirsiniz, küçüktünüz ama şimdi büyüdünüz. İşinize yaramayan düşünce ve inançları, alışkanlıkları

Yazının Devamı

MAYMUN İŞTAHI

1 Mayıs 2012

Çalışmalarımda kişilerin, kendilerini beyinlerinde nasıl tanımladıklarını farketmeleri ve olumsuz buldukları yanlarını güçlendirmeleri için isim analizi yaptırırım. Hepimizin isminin genel bir sözlük anlamı vardır, bir de bizim kendi beynimizde adımıza yüklediğimiz anlamlar vardır. Adınız Ayşe ise şöyle bir açılım yapabilirsiniz;

Ayşe güler yüzlüdür, güzeldir, samimidir, çok konuşur, hareketlidir

Ayşe kıskançtır, kararsızdır, tembeldir, MAYMUN İŞTAHLIDIR !

Kişilerin kendilerine yüklediği bu '' maymun iştahlı '' olma tanımlaması o kadar fazla ki , ben neredeyse sevgili memleketim insanının % 90' nının MAYMUN İŞTAHLI olduğuna inanacağım :)

Geçmişime baktığımda bu tanımlama bana da hiç yabancı gelmiyor. Ben de çocukken '' Arzu çok maymun iştahlı'' denildiğini hatırlıyorum ve uzun bir müddet de kendimi öyle kabul edip, öylede yaşadım. Ta ki 24 yaşında girdiğim iş yerinde, 3 yıl sonra hala aynı iş yerinde çalışıyor olduğumu fark edene kadar. Aslında o zaman bunu fark eden de ben değildim, etrafımdaki insanların bu sefer '' Arzu çok azimli, sabırlı, tuttuğunu bırakmıyor '' gibi yorumlar yapmasıydı. Bir an ne oluyor? Ben kimim? Hangisi gerçek? gibi sorgulamalar yapmaya

Yazının Devamı

Sınırlı düşünmek hayatınızı da sınırlar

26 Nisan 2012

Herkez kendi zihninde bir dünya yaratır ve ona inanarak yaşamını şekillendirir. Kafamızın içindeki bu dünyada kurallar, inançlar, hayeller, keşkeler vardır. Ayrıca asla, her zaman, hiç bir zaman gibi evrensel genellemeler vardır. Zihnimizdeki düşünceler ne kadar dar kalıplar içindeyse o kadar sınırlı bir hayat yaşarız. Bu düşünce tarzlarının çoğu, genetik miras gibi bize aileden geçer veya bir kaç tecrübe sonrasında beynimizin genelleme yapma alışkanlığından dolayı sorgulamadan kabullenmemiz yüzünden oluşur. Bu yüzden sık sık düşünce şeklimizi gözden geçirmekte fayda vardır. Düşünce yapımızı farketmek için konuşma şeklimizi, cümle yapımızı incelemek bize harika ip uçları verir.

Danışanlarımın hangi konuda değişim yapmak isterlerse istesinler muhakkak konuşma şekilleri yani düşünce şekilleri üzerinde farkındalık kazanmalarını sağlarım. Örneğin; bir işte yükselmek istiyorsunuz ve ben size şöyle diyorum; Harika bir istek bu, eminimki yaptığın işte iyisindir ve en kısa zamanda yükseleceksindir. Siz de bana şöyle diyorsunuz, '' evet ama burada boş kadro yok hem müdürle de aram pek iyi değil, zaten fazla da para vermiyorlar.'' Bu cevapla kendi isteğinizi kökündek kurutuyorsunuz.

Yazının Devamı

Vazgeçmek için çok erken !

23 Nisan 2012

'' Şöyle bir arkama bakıyorum da ne kadar çok vakit kaybetmişim, ne kadar anlamsız şeylerle oyalanmışım, benim yaşımda olan pek çok kişi neler yapmış neler, ben artık çok geç kalmışım çooook ! '' Bu uzun ve sıkıcı cümleyi 28 yaşında da, 38 yaşında da, 48 yaşında da söyleyenler var. Bir insanın böyle bir düşünceyi beyninde taşıması o kişiye ne sağlar? odağını nereye çeker? ................................Lütfen hiç bir şey sağlamaz diye cevap vermeyin :) Okumaya ara verin ve düşünün, ben beklerim :)................................................

Dibe çeker, geçmişe odaklanmayı sağlar, başarısızlığı görmeyi sağlar, durduğun yerde durmayı sağlar, eylemsizlik sağlar, kurban olma psikolojisi yaratır, daha da olumsuz şeyleri hayatına çekmeyi sağlar ve en önemlisi artık geç kalınmıştır - kabullenip vaz geçmek için haklı sebepleriniz vardır, sonuç olarakta hiçbir şey yapmamanızı sağlar.

Oysa bugün geleceğinizin ilk günü, bugünkü düşünceleriniz yarınları yaratacaktır. Hayatınızın geri kalan kısmını geleceğinizde geçireceksiniz. Bugün başlamak için hala bir şansınız var. Geçmişte yaşanmış olan kayıpları nasıl kazanca çevireceğinizi bilmek size güç kazandıracaktır. Bugün arkanıza

Yazının Devamı

öldürülmüş gıdalardan uzak durun

19 Nisan 2012

Son yirmi yılda hazır gıda sektörünün hızla çeşitlenmesi ve hazır gıda reklamların artması, tüm dünyada beslenme alışkanlıklarını olumsuz yönde değiştirmiştir. Albenisi fazla olan, pişirme kolaylığı sağlayan, değişik tatlar sunan hazır gıdalar çocukların ve yetişkinlerin çok ilgisini çekmektedir. Tabiiki bilinçaltına hitap eden reklam çeşitlerinin kullanılması da, farkında olmadan kişileri ürünü almaya itmektedir. Eğer farkındalık seviyeniz düşükse bu tip reklamlardan çabuk etkilenirsiniz, tıpkı çocukların kolay etkilendiği gibi.

Pek çok doktor son 20 yıllda hazır gıdaların artışıyla, kansere yakalanan kişi sayısının artışını bir birine bağlamıştır. Hazır gıdalar ( ki onlara gıda demek bile doğru olmaz), içlerinde taşıdıkları katkı maddeleri ve koruyucularla, veya pişiriliş şekilleriyle...sağlığımızı tehdit etmektedir. Günümüzde obezite oranınındaki yükselmenin de sebeplerinden biridir.

Hazır gıdalarda yaşam enerjisi yoktur, molekülleriyle oynanmış gıdalardır, yani ÖLÜ gıdalardır. Bu gıdaları da en çok çocuklar tüketmektedir. Anne-Babaların acilen beslenme konusunda bilinçlenmeleri gerekir. Örneğin pastörize sütün kağıt üzerinde süt değerlerinin korunduğu yazar, doğrudurda,

Yazının Devamı

''Karar vermek ya da verememek'' işte bütün mesele bu!

17 Nisan 2012

Seanslarda en çok karşılaştığım konu karar verememekten ziyade kararların alınıp uygulanamaması. '' Ben karar veriyorum ama bir türlü uygulayamıyorum '' ya da '' aldığım kararları uygulamaya başlıyorum ama çok çabuk vazgeçiyorum '' bu cümleler en çok duyduğum cümleler. Aslında sorun kararın uygulanamaması değil kişinin kara aldığını sanması. Belki siz de pek çok kez bunu yaşamış olabilirsiniz. Kararlar aldığınızı sanıp, aldığınız kararı uygulayamamışsınızdır. Ve bunu bir kaç kez tekrarladıktan sonra de '' ben hep kararlar alıyorum ama uygulayamıyıorum '' demişsinizdir.

Gerçek anlamda karar almak nedir? Gerçekten karar alıp-almadığımızı nereden anlayacağız?

Öncelikle bir şeyin kararını almayı istemek, o kararın getireceği sonucu arzuyla, tutkuyla istemek gerekir.

Kararınızı uyguladığınızda alacağınız bir sonuç, bir değişim vardır ve bunu hayal ettiğinizde fizyolojinizde bir değişiklik yaşarsınız. Gözlerinizi kapatıp zihninizde o son noktaya kadar gidip, bedeninizdeki değişikliği hissedemiyorsanız henüz karar almamışsınız demektir. Sadece bilinç seviyesinde bu kararın doğruluğunu onaylamışsınızdır. Bilinçaltınınız mantıklı açıklamaları anlamaz. Örneğin zayıflamanın

Yazının Devamı