Bu başlık, ilişkisi olan pek çok kişinin ilgisini çekmiştir. Kafa karışıklığı durumunda ya da partnerin duygularından emin olunmadığı anlarda testlerden gelecek sonuçlar umut kapısı olur. Ne de olsa papatya fallarıyla büyümüş bir milletiz. Ama bu test, magazin sayfalarında yayınlanan genel testler gibi bir şey değil. Herkes kişisel olarak kendi ilişki durumunun farkına varacak ve isterse olumlu farklı adımlar atacak.
1 ila 10 arasında puanlama yapacaksınız. 1, en kötü ilişki seviyesi; 10 yaşadığınız en güzel ilişki seviyesini temsil ediyor. Aradaki seviyeye göre puanlarınızı belirlersiniz. Şimdi ilişkinizin 10 numara olduğu anları hatırlayın, ilişkinizin en güzel olduğu zaman dilimine giderek ilişkinin tavan yaptığı 10 numaranızı net bir şekilde belirleyin. Sonra da ilişkinizin uzunluğuna göre son üç ya da altı ayı düşünün... Bu zaman dilimine kaç puan veriyorsunuz? Üç, beş, yedi? Tam olarak değerlendirmeyi yapmak için son zamanlardaki duygu durumunuzu gözden geçirin. İlişkinizin içinde kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Şimdi puanınızı belirleyin.
Şimdi kendinize şu soruyu sorun: Eğer şu anki duygu, düşünce ve davranışlarımla bu ilişkiye devam edersem, 6 ay sonra ilişkim kaç
Okuduk, konuştuk, anladık... Evet, evet; bu, çok doğru dedik ve değişmeye karar verdik… Asıl iş şimdi başlıyor… Bilinçaltı tam da devreye girip otomatik düşünceyi veya davranışı tekrarlarken; “birinci ÇİNKO” deyip, “onu iş üstünde yakaladım” deyip işte o an davranış ya da düşünce kalıbını kırmalıyız.
Genelde istemediğimiz davranışı yaptıktan, her şey olup bittikten sonra fark eder, pişmanlık içine gireriz. Pişmanlık, aynı davranışı zihinde tekrarlamaktır. Tekrarlanan zihinsel davranış, telkin gibidir, bir müddet sonra bir daha yapılacaktır. Pişmanlık yerine “ben bu davranışı nasıl yapsaydım daha iyi olurdu” diye düşünmek, sizi olumlu davranışa doğru yöneltir. İkinci adım olarak da kendinizi istenmeyen davranışınız yapmak üzereyken, yani otomatik davranış kalıbı çalışırken yakalamaktır. İşte bu durumda davranışınızı hemen değiştirme şansınız olur.
Yaptığı davranıştan memnun olmayan bir insanın değişiklik yaratabilmesi için, onun yerine ne yapması gerektiğini, nasıl bir tutum içinde olması gerektiğini bilmesi gerekir. Yeni ve istenen davranışı beyninize tanımlamalısınız ki ne yapacağınızı bilesiniz.
Olmadık, küçük şeylere gereksiz yere sinirli tepki veriyorsanız, onun
KENDİME VE TÜM DÜNYAYA GÜNAYDIN
BUGÜN GÜZEL BİR ŞEYLER OLUYOR...KENDİMİ İYİ HİSSEDİYORUM, GÜLÜMSÜYORUM...SAĞLIKLI VE ZİNDEYİM...BOLLUK VE BEREKET İÇİNDEYİM...KENDİMİ SEVİYORUM VE DEĞERLİ OLDUĞUMUN FARKINDAYIM...GÜZEL YAŞAMAYI HAK EDİYORUM...
İNSANLARI, DOĞAYI VE DÜNYAYI SEVİYORUM...BUGÜN İŞLERİM DAHA İYİ VE DAHA KOLAY OLUYOR; ÇÜNKÜ BUGÜN DÜNDEN DAHA TECRÜBELİYİM...BUGÜN DAHA HOŞGÖRÜLÜYÜM...BANA YOL GÖSTEREN İÇİMDEKİ BİLGELİĞİN SESİNİ DUYABİLİYORUM...,NEŞE, SAĞLIK VE BEREKET İÇİNDE UYUMLA YAŞAYABİLİYORUM...VE TÜM BUNLARIN FARKINDA OLDUĞUM İÇİN TEŞEKKÜR EDİYOR, ŞÜKREDİYORUM...
ŞİMDİ AMACIMA UYGUN BİR ŞEKİLDE YAŞAMAK İÇİN HAREKETE GEÇİYORUM...HERKESE GÜZEL GÜNLER... GÜLÜMSÜYORUM
www.arzubiyiklioglu.com
WWWWWW
Zihnim vızır vızır, hiç susmuyor! Düşünceler oradan oraya geçerek kafamı yoruyor. Zihnimi susturamıyorum. Bazen bir olumsuzluğun ucundan tutup çorap söküğü gibi bütün olumsuz düşünceleri kendime doğru çekiyorum...
Yukarıdaki cümleleri kullandığınız oluyorsa size yardımcı olacak bir teknik vermek istiyorum. Böyle bir durumda kullanmak üzere kendinize bir mantra bulur ve onu sürekli tekrarlarsanız size iyi gelecektir. “Şükür, teşekkür, harika...” gibi bir kelimeyi kendinize mantra olarak seçebilirsiniz. İşte, o zihninizi susturamadığınız, karmaşık ve olumsuz düşüncelerin birbirini takip ettiği an, sesli veya içinizden defalarca mantranızı tekrarlayın. “Şükür, şükür, şükür...” Sadece kelimenize odaklanın. Birkaç dakika içinde mantranızın size olumlu bir duygu yaşatmaya başladığını hissedecek ve rahatlayacaksınız. Denemeye değer...
Bu tekniği yanınızda sürekli olumsuz konuşan veya boş şeyler anlatıp sizi yoran birisi varsa da kullanabilirsiniz. Böylelikle o kişinin olumsuz düşüncelerinin sizi etkilemesine izin vermemiş olursunuz. O konuşur, anlatır, sızlanır siz de içinizden olumlu mantranızı söyleyerek ona odaklanırsınız. Tabii ki böyle bir durumda, bir an önce, olumsuz
Sorunu dışarıda arama, sorun da sensin çözüm de... Düşmanı dışarıda arama, düşman da sensin dost da...
Başkaları şarkı söyleyip, halay çekerken sen yerinden kalkamıyorsan,
Başkaları kedi köpekle suyunu paylaşırken, sen sahip olmaktan vazgeçemiyorsan,
Başkaları fidan ekerken, sen yaprakları yoluyorsan,
Başkaları sevgi öpücükleri yollarken, sen öfke saçıyorsan
Ve bu “başkaları” dediklerinin düşmanın olduğuna inanıyorsan,
İşte o zaman içindeki düşmana yenik düşmüşsündür.
Ya içindeki dostu besleyip çözümün olacaksın
Elde etmek istediğimiz bir şey varken ona ulaşmak için istikrarlı bir yol izleyemiyorsak, yeteri kadar motivasyonumuz yok demektir. Bu bir dil öğrenmek için de, kariyerimizde yükselmek için de, ideal kilomuza ulaşmak için de geçerlidir. Peki, sizi neyin motive edeceğini biliyor musunuz? İç motivasyonunuz hangi yönde çalışıyor?
Bazı insanlar uzaklaşmacı (acıdan kaçan) bazı insanlar da yakınlaşmacı (zevke yaklaşan) yapıda motive olurlar.
Acıdan kaçanların, istedikleri hedefe ulaşmak için, asıl tetik noktaları şu an bulundukları durumun memnuniyetsizliğinden, kendisine verdiği acıdan güç almaktır. İçinde bulunduğunuz durumdan o kadar memnun değilsinizdir ki tam tersi istikamete kaçmak, koşmak istersiniz. Eğer nereye gideceğinizi biliyorsanız sorun yok. Acı noktanızı sık sık hatırlayarak, hatta hayali olarak gelecekte de bu acının büyüyeceğini düşünerek kurtulmak için harekete geçersiniz. Örneğin ailesiyle yaşamaktan hiç memnun olmayan bir genç uzak bir şehirde üniversite kazanmak istiyordur. Uzaklaşmacı bir yapısı varsa kendisini üniversiteyi kazanamazsam yıllarca ailemle beraber yaşamak zorunda kalırım diye düşündükçe harekete geçer, daha çok çalışır, kendi kendini motive
İnsanoğluyuz onu isteriz, bunu isteriz, durmadan isteriz. Bazen bir şeyler yapmak, bazen başarmak bazen de sahip olmak isteriz. İş isteriz, para isteriz, mevkii isteriz, koca isteriz, çocuk isteriz, itibar saygınlık isteriz...
Ve doğru istediğimizde herşeyi elde edebilme gücümüzde vardır. Ancak birşeyleri elde etme yolunda giderken ya da elde ettiğimizde, sağlığımızı kaybedersek neye yarar? Ne yediğimizin, ne sevdiğimizin, ne de malın mülkün tadını alamayız. Bu yüzden de önce sağlık, herşeyin başı sağlık deriz. Şimdi buraya bir de özgürlüğü eklemek isterim. '' Herşeyin başı sağlık ve özgürlük''.
Sağlıklı olup çok paranız olsa ve siz bunu özgürce harcayamazsanız ya da harcasanız bile ruhunuz, bedeniniz özgür değilse, birilerinin ya da birşeylerin esareti altındaysanız neye yarar?
Sağlığınız yerinde olup aynı zamanda iyi bir kariyere sahip olsanız ama özgürce işinizi yapamıyorsanız neye yarar?
Sağlığınız yerinde olup istediğiniz erkekle/kadınla beraber olsanız ama özgürce aşkınızı ve kendinizi yaşayamıyorsanız neye yarar?
İnsanın özgürlüğünün kısıtlanması zamanla sağlığını da bozar. Yeri geldi anneniz-babanız, yeri geldi mahalleniz, yeri geldi eşiniz, yeri geldi
“Of çok işim var çok, halletmem gereken bir sürü iş var” ya da “halletmem gereken bir sürü sorun var, çok sorun var çok” gibi söylendiğiniz zamanlar da nedense daha fazla iş, daha fazla sorun kapınızı çalıverir… :) Neden acaba? Elinizden bir şey kayıverir, kırılır, bir de onu temizlemekle uğraşırsınız ya da birisi sizden bir iş yapmanızı daha isteyiverir. Belki de yaptığınız işler elinize ayağınıza dolanır, sorun sorun doğurur, gereğinden fazla nur topu gibi sorununuz olur.
Neden biliyor musunuz? Çünkü siz bunu istediniz, hem de gönülden istediniz. Tabii ki farkında olmadan istediniz. Ama sonuç olarak istemiş oluyorsunuz. Şöyle ki; çok sorunum var, işim var diye tekrar tekrar kendinize telkin vererek duygu durumunuzu da yükseltirsiniz ve öyle bir enerji üretirsiniz ki kendiniz başlı başına sorun olursunuz. Yani siz tamamen düşünceniz haline gelmişsinizdir. Gönülden istemek derken bunu kast ediyorum, düşündüğümüz şeye dönüştüğümüz an o konuyla ilgili bir elektrik santraline dönüşür, benzer frekansları çekeriz. Çekim yasası, olumlu ya da olumsuz fark etmez, hızla çalışır.
Şimdi hayal edin, bir hatırlayın bakalım, öyle çok işinizin, çok sorununuzun olduğu anları… Nasıl bir