Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayın, herkes kendini aşarsa mutlu olur.
Kendinizle yarışın. Başkalarını baz alarak yaşamak, kişi için bir kandırmacadır. Kendinizden çok aşağıda birini görüp halinizden çok memnun olursanız ilerlemenizi, gelişiminizi durdurursunuz. Kendinizden çok yukarıda birileriyle kıyaslarsanız kendinize haksızlık eder, motivasyonunuzu kırabilirsiniz.
Kıyaslama işi bizlere ailelerimiz ya da yakın çevremiz tarafından çok küçük yaşlarda öğretilir. '' Ali ne güzel derslerine çalışıyor.'' Buarada aile, çocuğunu motive ettiğini, yönlendirdiğini sanıyor; ancak kıyaslamanın sonucunda çocuğun bilinçaltı bambaşka şeyler alıyor. '' Ali ne güzel ders çalışıyor, ben çalışmıyorum. Ali seviliyor, ben sevilmiyorum'' şeklinde anlamar çıkarıyor. Çocuk kıyaslamalarla büyüdüğünde, doğal olarak, zamanla kendi kendine de kıyaslamalar yapmaya başlıyor.
Eğer bir kıyaslama yapmanız gerekirse kendinizi kendinizle kıyaslayın. Dünkü ya da geçen yılki halinizden daha iyi olduğunuzu bilmek size güç verecektir. Eğer geçen seneki halinizden iyi olmadığınızı düşünüyorsanız, o halinizi baz alarak kendinize onun üstüne çıkma hedefi koyabilirsiniz. Şu an içinde, gelecek günlerde
Bir zamanlar bir çocuk varmış, her çocuk gibi onun da hayalleri varmış. Akşam olunca hayallere dalarmış, bu hayallerini gökyüzünde uçan bir cam fanusun içinde biriktirirmiş. Tam uykusu geldiği anda o parıldayan gözlerinin ışığı söner, cam fanusuna bakıp kocaman bir “KEŞKE” dermiş ve “puff” diye cam fanus kırık dökük olurmuş… Ve bu çocuk, hayatı boyunca pek çok hayal kırıklığı yaşamış...
Bir çocuk daha varmış, her çocuk gibi onun da hayalleri varmış. Akşam olunca hayallere dalarmış. O da bu hayallerini gökyüzünde uçan bir fanusa koyarmış. Tam uykusu geldiğinde fanusunu da yanına alır, ona sımsıkı sarılırmış. Parlayan gözlerini kapatıp, ışıldayan kalbiyle cam fanusun içine girip uyurmuş. Uyurken hissedermiş, yaşarmış, çünkü hayallerine gönülden bağlıymış ve inanırmış. Ve bu çocuğun hayalleri hep gerçek olmuş... :)
Şimdi size sormak istiyorum;
Siz cam fanusun içinde misiniz? Yoksa dışında mısınız?
Hayatınızda bir şeylerin değişmesiniz istiyorsanız ya da hayallerinizin gerçek olmasını; önce onları zihin gözünüzel görmeli, sonra da gerçekten içindeymişsiniz gibi yaşamalı, hissetmeli, inanmalısınız...
Cam fanusun içine girebilmek için yenilenmiş siteme üye olarak daha
Hayatımıza istediklerimizi sokmak için, sorunlarımızın üstesinden gelmek ya da kendimizde zihinsel bir değişiklik yapmak için canlandırma tekniklerini çok fazla kullanıyoruz. Benim verdiğim egzersizlerin çoğunda da zihin gözüyle canlandırma yapmak var. Bazı kişiler gözlerini kapatsın ya da kapatmasın, aklından geçenleri ya da hayali bir konuşmadaki görüntüleri zihninde çok net görebiliyor. Ve bu kişilerin zihinsel egzersizleri yapması çok daha kolay oluyor. Ancak bazı kişiler, bu görme işleminde çok zorlandıklarını, hayal edemediklerini ve bu sebepten çalışmalara kendilerini tam olarak veremediklerini söylüyorlar. Örneğin ben size şu an bir orman görün dediğimde siz kafanızın içinde gerçekten bir orman manzarası görebiliyor musunuz? Gördüğünüz resmi ya da filmi tarif edebilir misiniz? Ya da size kendinizi iki beden incelmiş, şık bir kıyafetin içinde gülümseyerek hayal etmenizi söylesem, kendinizi net bir şekilde görebilir misiniz?
Eğer net bir şekilde renkleri, objeleri, kişileri görebiliyorsanız her şey yolunda. Şimdi ormanda bir kuş sesi duyabilir misiniz? “Cik cik”, cıvıl, cıvıl kuş sesleri… :) Şimdi de bir rüzgâr essin ve yüzünüzde rüzgârın serinliğini hissedin… :) Şimdi
Bugün sizlerle çok sevdiğim kitaplardan biri olan “Secret the Power”dan bir bölüm paylaşmak istiyorum. Hiç yorumlamadan olduğu gibi paylaşacağım. İçimizdeki mükemmel sağlık bilincini o kadar güzel anlatmış ki sizlere ulaştırmak istedim.. :) İnsan içindeki gücü ve ne kadar mükemmel bir sistemin parçası olduğunu tam olarak anlar ve inanırsa hayatı o kadar hızlı değişmeye, güzelleşmeye başlıyor. Hepimiz her şeyin başının sağlık olduğuna inanıyoruz, sağlık olmadan paranın, aşkın, işin, başarının, hiçbir şeyin zevkini alamayacağımızı artık çok iyi biliyoruz, farkındayız. :) Bu yazıyı okuduktan sonra; hastalıklarınızın daha hızlı iyileşmesi ya da sağlığınızı koruyarak daha uzun yaşamak için motive olacaksınız. Sağlık içimizde, doktor içimizde, eczane içimizde… :) Evet, başlıyoruz...
“Vücudumuzdaki her hücrenin oynayacak bir rolü var ve birlikte çalışmalarının tek amacı, size hayat vermek. Bazı hücreler belirli bölgelerle organların liderleridir ve bölgelerindeki hücreleri onlar düzenler. Tıpkı kalbiniz, beyniniz, böbrekleriniz, karaciğeriniz ve akciğerlerinizdekiler gibi. Bir organın lider hücresi o organda çalışan diğer tüm hücreleri yönetir, düzeni sağlar ve böylece organ da
Güzel bir sonbahar günü, yedi yaşındaki kızm ve ben okul alışverişi yaptık, sokağın köşesinde bizi bir an önce eve ulaştıracak bir taksi beklemekteyiz. Benim elimde poşetler, kızımın elinde çikolata soslu meyve kâsesi. Hani abur cuburun en iyisi diyebileceğimiz cinsten. Malum hafta sonu olduğu için vızır vızır geçen taksiler dolu. Kızım geçen taksilere bakıp "bu da dolu, bu da dolu" demeye başladı. Ben de ona "şimdi boş bir tane gelir" dedim. O sırada gözüm elindeki muhteşem meyve kâsesine takıldı. Çok güzel görünüyorlardı. "hadi, annenin ağzına bir tane at bakalım" dedim. Kızımın dudakları biraz bükülüp, çatalı tutan eli titredi. :) Acaba hangisini versem, diye aklından geçirdi. Hafif bir isteksizlik vardı ama vermeden de duramazdı. Durumu fark edince ona "kızım rahat ver, verdikçe daha çok gelir, hayat böyle bir şeydir" dedim. Kızım çatalı batırdı ve en güzellerinden birini alıp ağzıma attı. O anda önümüzde boş bir taksi durdu. Ve kızım sevinç içinde "Anne bak verdim, taksi geldi geldi" diye bağırdı. O kadar mutlu oldu ki kendini sihirbazlık yapmış gibi hissediyordu. Evet, hayat gerçekten de böyle bir şey, farkında olsak da olmasak da sistem işliyor...
Hayat, bize karşı bir
Evet, bugün yine sizlerle güzel bir çalışma paylaşmak istiyorum. Şu ana kadar yazdıklarımı takip edenlerin elinde pek çok teknik var. Bazılarını sadece okuyup beğendiniz ya da sorguladınız. Bazılarını uygulayıp fayda sağladınız… :) Bu arada fayda sağlayıp değişimlerini paylaşanlara da tekrar teşekkür etmek isterim. :) Bu sizin başarınız, TEBRİKLER… :)
Şimdi, istediğiniz bir çalışmayı seçin, hastalık iyileştirmek, hayır demek, kendini onaylamak ya da gülümseme egzersizi… Hangi çalışmayı istiyorsanız…
Sonra kendinize bir takım arkadaşı bulun, sizinle aynı yolda olan, kendini daha olumlu yönde değiştirmek isteyen bir arkadaşınız olsun. Bir hafta boyunca onunla sık sık bir araya gelerek çalışmanızı tekrar edin, sık sık birbirinizi arayarak geri bildirimler verin. Yaptıklarınızı, farkındalıklarınızı anlatıp birbirinizi besleyin, motive edin.
Bu arada hafta boyunca negatif, sorunlu, olumsuz düşünen ve bu çalışma sistemine kapalı direnç gösteren insanlardan uzak durun, onlarla hiçbir düşüncenizi paylaşmayın. Olumlu olmak, pozitif düşünmek için bir yola girdiyseniz tam olana kadar, yani bunu alışkanlık haline getirene kadar, bazı kişilerden uzak durmanız veya düşüncelerinizi
“Kazasız belasız git.”
“Allah bizi hastalıklardan, belalardan korusun.”
“Allah’ım çocuğumu kazadan, beladan koru.”
“Allah bizi ayırmasın.”
“Allah’ım bu işte bir aksilik çıkmasın.”
“Sorunsuz bir ilişki istiyorum.”
Bu sözleri söylerken kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Lütfen, başa dönün ve her cümleyi birkaç kez içinizden tekrar edin. İyi bir şeyler isterken içinizin nasıl da burkulduğunu, korku kapladığını hissediyorsunuz değil mi?
Çünkü kullanılan kelimelerin “kaza, bela, hastalık, aksilik, ayrılık” olumsuz anlamları ve dolayısıyla olumsuz hisleri var. Zihin de bunları canlandırıyor ve istemeden sorun odaklı oluyorsunuz, istemeden yanlış bir çekim alanına giriyorsunuz.
“Felek kimine kavun, kimine kelek yedirir…” Kimin iyi şeyler, kimin kötü şeyler yaşayacağına dünya karar verir. Senin elinden pek bir şey gelmez, yorma kendini, kabullen, yapacak bir şey yok...
“Can çıkmadıkça huy çıkmaz…” “Huylu huyundan vazgeçmez” , “İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.” Alışkanlıklar mezara kadar seninle gelir. Değişime kapalıyız, bugün git, mezarda gel.
“İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına…” Sen hep kötü güne hazırlık yap, önlem al, güzel olursa sana bonus olur. Sen hep olumsuzu hayal et, gelecek diye de hazırlık yap, onu çağır, olumsuzluk gelince de hazırlıklı olduğun için fazla üzülmezsin.. :)
“Güvenme dostuna, saman doldur postuna…” En yakın arkadaşına bile güvenme, içinde kalsın her şey, her an, herkes bir kötülük yapma potansiyeline sahiptir.
Tabii ki bu sözlerin doğruluğunu da kanıtlayan insanlar vardır. Bu sizin nereden baktığınıza göre değişir.
Tanıdığım ya da yeni tanıştığım insanlarla sohbet ederken, hatta yakınımda olan konuşmalara kulak misafiri olduğum zamanlarda insanların kullandıkları kelimelere çok dikkat ederim. Daha da ötesi bir olaya, bir duruma ya da bir kişiye yorum yaparlarken kullandıkları atasözü, özlü sözlere çok