1600’lü yılların sonları ve 1700’lü yılların ilk yarısında Batı dünyası ile yapılan ve o dönemde “imtiyazat-ı ecnebiye” olarak anılan kapitülasyonların ardından Anadolu, Batılı tüccar ve işadamlarının yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalmış, özellikle İzmir batıya açılan en uygun liman olması nedeniyle Levanten dünyasının merkez şehri olmuştu.
Anadolu’nun zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları karayolu ile önce İzmir’e gelir ardından da gemilerle Avrupa ülkelerine nakledilirdi. Ticaret yoğunlaşmıştı ama Anadolu’da üretilen malın İzmir Limanı’na ulaşımı konusunda zorluklar yaşanıyor deve kervanları Kemer (Kervan) Köprüsü’nde beklemek zorunda kalıyordu.
1855 yılında Meclis-i Vala’ya gönderilen şikayet yazısı ile yaşanan sorundan ve İzmir’in merkezinden Birunâbâd (Bornova), ve Hacılar gibi köylere araba işleyecek şekilde geniş bir yolun gerekliliğinden söz ediliyordu.
Bu yazının üzerinden 5 yıl geçtikten sonra Bornovalı Mösyö Charnaud Birunâbâd şosesi inşa ve işletme imtiyazı için başvuruda bulundu ve hazırlanan 26 maddelik sözleşme metni 24 Ekim 1860 tarihinde Tanzimat Meclisi’ne sunuldu.
Bir iki düzeltme ve padişah onayının ardından 25-10-1860 tarihinde İzmir Birunabat Şosesi İnşa ve İşletme İmtiyazı sözleşmesi yürürlüğe girdi.
***
26 maddeden oluşan sözleşmeye göre yapılacak olan yol 1.5 yıl içinde tamamlanacak ve 25 yıl boyunca imtiyaz sahibi olan Bornovalı Mösyö Charnaud’un şirketi tarafından yoldan geçenlerden belirli bir geçiş ücreti alınarak işletilecekti.
Yolun yapımı için gerekli tüm işlemler ve hazırlıkların tamamlanmasının ardından inşa çalışmalarına derhal başlandı. Mösyö Charnaud ve yolun müteahhidi Mösyö Fisher arasında yapılan sözleşmeye göre İzmir-Birunâbâd yolunun 1.5 sene içerisinde tamamlanması gerekiyordu. Kumpanyanın yürüttüğü hızlı çalışmalarla yol mukavelede belirlenen süreden de önce yaklaşık bir yıl içerisinde tamamlanmıştı.
Gerekli denetimler yapıldı onaylandı ve nihayet 1 Aralık 1861 tarihinde Osmanlı’nın ilk paralı yolu hizmete girdi. Halkapınar deresi üzerindeki köprünün başında bir görevli memur belirlenen ücret tarifesi üzerinden gelen geçen herkesten ücret alıyordu.
İlk defa o güzergahtan geçmek isteyenler bir yoldan geçmek için para ödeyecek olmanın şaşkınlığını yaşıyordu ama yapılan yol da o dönemin koşullarıyla muhteşemdi. Bir anlamda günümüzün otobanı gibiydi.
Paralı yolun hizmete girişiyle Anadolu’nun iç kesimlerinden ve civar köylerden İzmir Limanı’na getirilen mallar daha kolay taşınabilmiş, İzmir ve köylerinde refahın artmasında önemli bir katkı sağlanmıştı. Gerçi paralı yolun yapımından sadece 4 yıl sonra İzmir-Bornova tren yolu da hizmete girmişti ama paralı yolun açılması da Bornova’nın artık İzmir’in bir dış yerleşimi olmaktan çıkıp bir İzmir Banliyösü durumuna gelişinde önemli rol oynamıştır.
Bornova Levantenleri tarafından yoğun olarak yaz dönemlerinde kullanılan köşkler bu tarihlerden sonra artık ulaşım sorunu kalmadığı için tüm yıl boyunca kullanılır duruma gelmişti.
Tek tük de olsa bazı eski İzmirlilerin günümüzde de “Paralı Yol” adıyla bahsettiği o yolu biz “Bornova Ağaçlı Yol” olarak hala kullanıyoruz.