Olay bilinir ama yine de ara sıra hatırlamakta fayda vardır.
Atatürk’ün huzurunda “Hukuk Reformu” tartışılırken savcılara neden “cumhuriyet savcısı” unvanının yakıştırıldığı sorulur... Denir ki:
“ Neden Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da Cumhuriyet Savcısı oluyor. Neden bu ayrıcalık?”
Atatürk soruyu, hukuk reformunun mimarı Mahmut Esat Bozkurt’a yöneltir.
Bozkurt’un cevabı nettir:
“Çünkü, öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için savcının başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sorması gerekebilir. İşte o yüzden savcının unvanı Cumhuriyet Savcısı’dır.”
Atatürk, gülümseyerek bu tanımı onaylar.
★★★
Atatürk, 9 Ekim 1925 tarihinde cumhuriyet savcılarına hitaben şöyle konuşur:
“Türkiye Cumhuriyeti’nde kimsesiz birey yoktur... En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin ülküsüdür.”
Savcı Cumhuriyet’in koruyucusu, kimsesizlerin kimsesi olmalıdır.
TİYATRO KOLTUĞU
Devlet Tiyatroları bilet fiyatlarına bu aydan geçerli olmak üzere yüzde 300’e varan zamlar yaptı...
İstanbul, Ankara ve İzmir’de birinci kategoride tam bilet 115 TL’den 450 TL’ye, indirimli bilet 70 TL’den 330 TL’ye yükseldi. Fiyatlar arka sıralara doğru düşüyor ama yine de vatandaşın bütçesinin kaldıramayacağı ağırlıkta...
Yapılan zamlar yüzde 38’lik resmi enflasyon rakamının da neredeyse 10 katı...
Devlet tiyatrolarının kuruluş amacı “kâr gözetmeden, toplumun her kesimini tiyatroyla buluşturmak, sanatı toplumun her kesimine ulaştırmak” tır. Bu yüzden her zaman bilet fiyatları halkın ortalama gelir seviyesi düzeyinde tutulurdu. Bu amaç unutuldu.
Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği (DETİS) zamma tepki gösteriyor:
“Halka evinizde oturun ve televizyon seyredin” deniyor.”
Sanat kurumlarının, kâr-zarar mantığıyla değerlendirilemeyeceğini vurgulayan DETİS, “Üstelik Devlet Tiyatrosu’nun bilet gelirleri, kurumun bütçesine değil, genel bütçeye aktarılmaktadır. O halde, bütçenin belini doğrultacağız diye, halkın belini bükmenin bir mantığı var mıdır? Yoksa bu bilet fiyatları karşısında, düşecek seyirci sayısını bahane ederek Devlet Tiyatrosu’nun varlığı hakkında daha başka planlar mı düşünülmektedir?”
Son söz: Mantığa uymayan bu zamlar geri alınmalı...
SİRKECİ
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sirkeci Garı’nın ve içindeki Demiryolu Müzesi’nin onarıma alınacağını bildirdi. Garın rant merkezine dönüştürüleceği söylentilerine karşılık Bakanlık kaynakları müzenin onarım için kapatılacağı ve sonrasında demiryolu ve göç müzesi olacağını bildiriyor.
Müzedeki eserlerin bina içinde bir depoda tutulacağı sözlerine inanmadığını söyleyen Demiryolu Müzesi Kurucu Müdürü Ruhan Çelebi, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada dedi ki:
- Eserlerin garın içinde bir alanda korunacağına asla inanmıyorum, öyle bir düşünceleri olsa eserler olduğu yerde özel kasalarda saklanabilirdi. Eserler farklı ortamda iyice bozulacaktır. Ben Sirkeci Garı’nın da Galata Port gibi rant merkezi olacağını düşünüyorum.”
Dileğimiz; Sirkeci Garı tarihi özelliğine uygun amaçla kullanılmalı. İstanbul’un bu tarihi varlığı yozlaştırılmamalı...
CERYAN
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı yeni elektrik tarifesiyle, konut faturalarına yüzde 25 zam geldi.
EMO’ya (Elektrik Mühendisleri Odası) göre, 4 kişilik bir ailenin, tüketeceği 8 kilovatsaati geçmeyen bu tüketim için ödenmesi gereken 476 TL şimdi 595 TL’ye yükseldi.
EMO’ya göre bundan dört yıl önce dört kişilik ailenin asgari elektrik faturası 183,4 TL idi. Bugün ise 595,8 TL. Artış yüzde 225 oranında...
1980’den itibaren anlatılan özelleştirme masallarında bu sistemde işletmelerin daha verimli çalışacağı, rekabetin, üretimin ve yatırımın artacağı, ürün fiyatlarının ucuzlayacağı anlatıldı. Rakamlar ise tersini gösteriyor.
DANIŞMA
Büyük İskender uzun yıllar yanında bulunan danışmanını bir gün yanına çağırmış:
- Senin işine üzülerek son veriyorum, demiş…
- Neden, diye sormuş yardımcısı...
- Bunca yıldır yanımdasın, demiş İskender, bir tek hatamı eleştirmedin... Hatalarımı görmüyorsan cahilsin, görüyor da söylemiyorsan hainsin...