Batı, tarih boyunca bir masallar diyarı gözüyle görmüş Doğu’yu.
“Batı’nın en doğusu, Doğu’nun en batısı” olarak gördükleri İzmir de o masallar diyarına açılan en yakın kapı olmuş.
Özellikle Levanten dünyanın Anadolu’nun zenginliklerini keşfettiği 1600’lü yılların sonlarından itibaren İzmir, seyyahların, edebiyatçıların, tarihçilerin ve çok sayıda aristokratın komşu kapısı olmuş.
O aristokratlardan ikisi ilginç, çünkü İzmir’e ressamlarıyla birlikte gelmişler...
Bunlardan birincisi, 1850 yılında İzmir’e gelen Avusturya Veliaht Prensi Ferdinand Maximilian Joseph Maria von Österreich... Maximilian’ın bazı notları belge niteliğinde.
Daha önceki yazılarımdan birinde bahsetmiştim. Adına “döner” dememiş ama bir sokak yemeği olarak ayrıntısıyla tarif etmiş.
Günlüğünün bir başka sayfasında da Karşıyaka’nın o zamanlardaki adı olan Kordelyo’nun Aslan Yürekli Richard’ın anısına “Coeur de Lion”dan geldiğinden söz etmiş. Buradan anlıyoruz ki, Kordelyo isminin Coeur de Lion’dan geldiği uydurması yakın zamanlardan değil, 1850 yılından ve hatta belki de daha eski tarihlerden beri ortalıkta dolaşır dururmuş.
Veliaht Prens Maximilian, kendisini konağında ağırlayan Vali Halil Paşa’nın kafasının büyüklüğünden tutun davranış özelliklerine, ahşap konağın pencerelerinden duvar boyalarına kadar en ince ayrıntıları bile günlüğüne not düşmüş. Kendisine ikram edilen yemeklerden, altın tepsilerden, rococo bardaklardan da bahsetmiş Maximilian.
O yemek ortamını, seyahati boyunca kendisine eşlik eden ressam Peter Johan Nepomuk Geiger’e de resmettirmiş. Geiger’in bu tablosu, günümüzde yerinde Vilayet Konağı’nın bulunduğu Katipzade konağının iç ortamını tasvir eden, eldeki en önemli kayıttır. Bu tabloda resmedilen detaylar, büyük bir ihtimalle salondaki görüntünün bire bir aynısı. Çünkü Geiger, pencereden görünen Konak Yalı Camii detayını bile es geçmemiş. Bu tablo, günümüzde Trieste yakınlarındaki, halen müze olarak kullanılan Miramare Şatosu’nda bulunuyor. Geiger bu seyahat sırasında, İzmir’le ilgili iki tablo daha yapmış.
Değerli dostum İlhan Pınar’ın kentyasam.com internet haber sitesinde yine Maximilian’ın bu ziyaretinden bahsettiği makalesinde vurguladığı gibi, Katipzade Konağı’nı tasvir eden bu tablonun reprodüksiyonu bugünkü Hükümet Konağı’nda bir yerlerde sergilense çok güzel olur.
Bir diğer gezgin veliaht da Rusya Veliaht Pensi Grand Dük Constantin Nikolayevich... Prens Constantin’in İzmir seyahati, binlerce evin yanıp yok olduğu 1845 büyük İzmir yangınından sadece 15 gün sonrasına denk gelmişti. Aya Fotini Kilisesi’nde ayine katıldı, yangında zarar görenlere yardım etmek için oluşturulan komiteye destek ziyaretinde bulundu. İzmir ziyareti sırasında Bornova’ya da gelen Prens Constantin, Bornova’da Rum ve Katolik kiliselerini ziyaret etti ve bankacı Papasian’ın evine konuk oldu. 2 Ağustos 1945 tarihli Journal de Toulouse gazetesi, bu ziyareti haber yapmıştı. Habere göre, Prens Constantin’in maiyetindeki bir ressam da Papasian’ın evinin çatısına çıkarak manzarayı resimlemişti. Yazar Parseğ Tuğlacıyan’dan öğreniyoruz ki, Constantin’le İzmir’e gelen bu ressam, o zamanlarda adı sanı bilinmeyen, dünyaca ünlü deniz ressamı Ayvazovski’ymiş.
İlginç değil mi? Bakalım daha ne bilgiler çıkacak, kıyıda köşede kalan tarih sayfalarından...