Oyuncu ve yazar Altuğ Yücel; Sevcan Orhan, Kanal D’deki ‘Şarkılar Bizi Söyler’e katıldığında Sezen Aksu ve Zerrin Özer’i taklit ettiği video’yu paylaşıp, altına şunu yazdı:
“Bu hanımefendinin adı Sevcan Orhan. 15 gün önce bir video’da tesadüfen gördüm, ağzım açık kaldı. Olağanüstü bir taklit yeteneği olan muhteşem bir ses sanatçısı. Ayakta alkışlıyorum.”
Bu tweet’ten 24 saat sonra Sevcan Orhan, Altuğ Yücel’in paylaşımını alıntılayıp,
“Yeni gördüm tweet’i...
Adamı rahat bırakın yahu... O değil de, nasıl tanımazsın beni Altuğ Bey! Şaka bir yana, çok teşekkür ederim beğenilerinize” diye yazdı.
Yücel, türkücünün sevenlerinden gelen eleştiriler üzerine bir tweet daha attı:
“Sayın Sevcan Orhan... ‘Bu hanımefendinin adı Sevcan Orhan’ dedim diye, yemediğim laf kalmadı. Vay efendim, nasıl tanımazmışım. Sitemler dinmek bilmiyor. Sizden ricam, ‘Ben de bu adamı tanımıyorum’ diye yazın, belki sevenlerinize verdiğim üzüntü azalır.”
Ünlülerin ego sorunu ve “Sen beni nasıl tanımazsın?” mevzusu önemli.
Yücel, Orhan’ı tanımıyor olabilir mi?
Olabilir, ama bu, Yücel’in tweet’i yazmadan, “Bu şarkıcı, Sibel Can, Hakan Altun ve Hüsnü Şenlendirici’nin programına konuk olduğuna göre ünlü biri diye” düşünmesini engellememeliydi.
O kadar övgü dizdiğin bir şarkıcıyı tanımazsan olacağı bu...
Sevcan Orhan’ın da şov dünyasından bir kişinin bile kendisini tanımıyor olmasından ders çıkarmalı.
Demek ki neymiş?
Konservatuvar okumak, iyi bağlama çalmak, 19 yılda altı albüm çıkarmak, televizyonda program yapmak size belli bir tanınırlık sağlayabilir, gündemde kalmanızı sağlamaz. “Sosyal medyadaki takipçilerim yeter bana” diyorsanız o başka!
Kılıçdaroğlu yanlış biliyor
Kemal Kılıçdaroğlu’nun HaberTürk’te konuk olduğu Mehmet Akif Ersoy’a söylediklerinin siyasi yanı ilgi alanıma girmeyen konular.
Ancak Cumhurbaşkanlığına aday olan birinin, ülkesinin gerçekleri hakkında yanlış bilgi vermesi ve konunun televizyon olması ilgi alanıma giren bir konu.
Kemal Kılıçdaroğlu, kırsalda sadece TRT yayınlarının izlenmesinin Erdoğan karşısında seçimi kaybetmesinde etkin rol oynadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Kırsalda sadece TRT izleniyor” deyince Ersoy, “Demek ki vatandaşın tercihi” vurgusu yaptı.
Kılıçdaroğlu bu kez, “Yoo, başka kanal çekmiyor” dedi.
Doğru değil bu...
Özel televizyonların birbiri ardına açıldığı 90’lı yılların başına kadar tüm Türkiye karasal vericilerden yayın yapan TRT’yi televizyon anteniyle izliyordu.
Yasak olduğu için karasal yerine uydudan yayın yapan özel televizyonları izlemenin tek yolu, çanak anten taktırmaktı. Sonra yasak kalktı, ama maliyetli bir iş olduğu için özel kanalların çoğu karasal yayına geçmeyip uyduda kaldı.
Bu nedenle Anadolu’da insanlar çeyrek asırdır televizyon yayınlarını çanak antenle izliyor. Hal böyleyken, “Kırsalda TRT’den başka kanal çekmiyor, o yüzden insanlar mecburen onu izliyor” demek, bir Cumhurbaşkanı adayının konuda bilgilerini güncellemediğinin çarpıcı bir örneğidir.
Bu karara itirazım var!
Sosyal medyasında yaptığı paylaşımlar ve açtığı canlı yayınlardaki hareketleri ve söylemleri gerekçesiyle açığa alınan doktor Larin Kayataş, konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme onu eğitim ve araştırma hastanesindeki görevine iade etti ve 20 aylık maaşının faiziyle ödenmesine karar verdi.
Larin Kayataş’ın trans oluşu, sosyal medyadaki eylem ve söylemlerinden bağımsız olarak yargının verdiği bu karara itirazım var.
Kayataş’ın işten uzaklaştırıldığı için hiçbir hastaya derman olmadığı 20 ayın maaşını faiziyle birlikte niye biz ödüyoruz?
Yargı göreve iade ettiğine göre hukuka dayanmayan bir karara imza atanların bu parayı ödemesi gerekmez mi?
Kimin ne hakkı var, Müslümanların vergilerini trans bir doktora tazminat olarak heba etmeye?
GÜNÜN SÖZÜ
“Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.” (Tolstoy)