Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Bülent Ersoy’un ‘Kuaförüm Sensin’den alacağı para dudak uçuklattı.”

“Işıl Reçber, ‘Kuaförüm Sensin’de jüri üyesi oldu. Kazanacağı ücret dudak uçuklattı.”

Birkaç gündür bu dudak uçuklatan haberlerden geçilmiyor medyada.

Amma ve lakin, o kadar büyük uçurum var ki dudak uçuklatan rakamlar arasında.

Haberlere göre Global Medya’nın “Kuaförüm Sensin” için Bülent Ersoy’a ayda ödeyeceği para 3 milyon 250 bin lira...

Işıl Reçber’in ayda 30 bin lira alacağı haberleri de var, ayda 120 bin lira alacağı haberleri de!

Reçber, 30 bin veya 120 bin lira aylıkla dudak uçuklatıyorsa, “Diva”nın aylık 3 milyon 250 bin lirayla dudakları patlatması gerekmez mi? Çünkü, “Diva”nın her gün için eline geçecek para, Reçber’in bir ayda kazanacağından bile fazla.

Reçber’in aylık kazancı taş çatlasın 120 bin, “Diva”nın günlüğü 162 bin 500 lira... O yüzden ikisi için de “dudak uçuklattı” yazılması haksızlık!
Sosyal medyada yazılanlara, haberlere yapılan yorumlara bakılırsa, “Diva”nın ücreti şimdiden herkesin çenesini yordu.

Sunucu Gözde Kansu ile yeni jüri üyesi ünlülerin kuaförü ve makyözü Seçkin Süngüç, yarışmada “boğaz tokluğuna” mı çalışacaklar?
Niye onların alacağı parayı kimse yazmadı?

Bülent Ersoy’la Işıl Reçber’in kazançlarının yanında onların alacakları para, lafı bile edilemeyecek kadar az mı?

İşin latifesi bir yana, şunu herkes yazsın bir kenara...

TV kanallarının hiçbiri gündüz kuşaklarındaki programlar için böyle astronomik paralar vermez, veremez!

Gündüz kuşaklarının reytingleri ve reklam gelirleri belli.

Kanalların çoğu niye gündüz kuşaklarındaki günlük dizilerini kaldırıp, yerine dizi tekrarlarını koydu? Günlük dizilerin bölüm maliyetleri 70-80 bine yükselince, gelir gideri karşılamadı da ondan. O nedenle, gündüz kuşaklarında ekrana gelen hiçbir yarışma jüri üyelerine bu paraları veremez. Kim diyorsa ki “Var, şu veriyor, şu alıyor”, bilin ki palavra, yalandan kimse ölmüyor nasılsa!

Jennifer Aniston haberinin aslı bu!

“Jennifer Aniston çıplak pozunu koronavirüs yardım kampanyası için açık artırmaya çıkardı. Fotoğrafa şimdiye kadar gelen en yüksek teklif 6 bin 500 dolar (yaklaşık 45 bin TL) oldu.”

Haber bu...

Haberin kaynağı ne?

Jennifer Aniston’un Instagram hesabı.

Hangisinin parası dudak uçuklattı




Peki, orada yazan ne?

“Sevgili dostum Mark Seliger, Redcarpet Advocaay ve Christie’s ile iş birliği yaparak, benimki de dâhil 25 portresini Kovid-19 yardımlarına destek için açık artırmaya çıkardı.”

Mark Seliger’ın Instagram hesabına girdiğinizde karşınıza çıkan şu:

Mark Seliger, Barack Obama, Oprah Winfrey, Leonardo DiCaprio, Kurt Cobain, Jennifer Lopez, Tom Hanks ve Jennifer Aniston gibi 25 ünlüye çektiği fotoğrafları hayır için açık artırmaya çıkardı. 12 Haziran’da sona erecek açık artırmadan gelecek para Covid-19 Relief’e gidecek. “Jennifer Aniston çıplak pozunu yardım için açık artırmaya çıkardı” haberinin aslı budur!

Göç Festivali’ne değer katanlar

Haberin Devamı

Altın Küre ve Oscar ödüllü Fahrid Murray Abraham’ı müthiş performanslar sergilediği filmlerden tanıyordum, ama hakkında bilgi sahibi değildim. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 14-21 Haziran arasındaki online “Uluslararası Göç Filmleri Festivali”ne ABD’li aktörü “Onursal Başkan” yapınca öğrendim annesi ve babasının göçmen olduğunu. ABD doğumlu 81 yaşındaki oyuncunun babası tanıdık topraklardan.

Festivale gönderdiği videolu mesajda, “Osmanlı Suriye’sinden göç eden Süryani bir adamın oğlu olarak göçle ilgili konuları hem anlıyor hem de kendimle özdeşleştiriyorum. Bu festival benim için çok çok önemli” diyen Fahrid Murray Abraham’ın annesi ise 14 çocuklu İtalyan göçmeni bir ailenin kızı.

Sanatçı, dört yıl önce ABD Kongresi’nde mülteciler konusundaki bir toplantıda, ülkelerinden göç etmek zorunda kalan Suriyelilerin dramını anlattığını açıkladı.

Festivalin “Onursal Başkanı”ndan sonra başkanı da belli oldu. Nuri Bilge Ceylan’ın başkan olduğu “Uluslararası Göç Filmleri Festivali” jüri üyeleri ise henüz açıklanmadı.

GÜNÜN SÖZÜ

“İnsanoğlu hayatını geçmişin hesaplaşmasıyla, bugünün şikâyetiyle ve geleceğinin endişesiyle yaşar.” (Antonie Rivarol)