Hadise’nin, ‘Söylemezsem Olmaz’ programı ile yorumcuları Bircan Bali, Seren Serengil ve Arto hakkında; hakaret, tehdit ve şantaj gerekçesiyle açtığı 50 bin liralık tazminat davasının duruşması yapıldı.
Hadise’nin avukatı Orhan Erol Müezzinoğlu’nun, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dilekçesinde yazdıkları şunlar:
“Türkiye’de bir pop star, ulusal kanalda her gün şantaj ve tehdide maruz kalmaktadır. ‘Skandallar kraliçesi’, ‘metres’, ‘vergi kaçakçısı’ ve daha birçok korkunç sıfat ile basın ve ifade özgürlüğüne ters düşecek yakıştırmalarla anılan vekilimi; toplum, elleri cebinde uzaktan izlemektedir.
Bu tecavüzün mahkemece durdurulmasını istiyoruz. Davalılar, müvekkilin şeref ve mesleki kariyeri ve itibarına sistematik bir şekilde saldırıda bulunmuşlardır. Müvekkilim, yapmakta olduğu iş nedeniyle çalıştığı kurumlar, iş anlaşmaları, toplum ve ailesi nezdinde sahip olduğu itibar ve saygınlığı zarar gördüğünden, 50 bin liralık manevi tazminatın davalılardan tahsilini istiyoruz.”
Davacı ve davalı avukatların katıldığı duruşmada, mahkeme davalı tarafın tanık dinletme talebini reddetti. Dava nasıl biter bilemem, ama gerçekler ve bildiklerim şunlar:
Seren Serengil ve Arto, ‘Söylemezsem Olmaz’dan gitti, ama Hadise’nin üç yorumcu hakkında açtığı dava daha yeni başladı.
Avukatın dilekçesindeki, “Bircan Bali, Arto (Harutyan Dalga) ve Seren Serengil, gazeteci değil, hayatlarının hiçbir aşamasında magazin muhabirliği dahi yapmadılar” vurgusu önemli.
Çünkü, gazeteciliğin evrensel kuralları ve meslek etiği var.
“Biz gazeteci değil, yorumcuyuz” diyenler, ‘habercilik’ oynamaya kalkınca ve reyting için her şeyi mübah sayınca, günün sonunda iş yargıya düşüyor.
Kimler bu ünlüler?
Sahte doktor, savcı, avukat, diploma, ilaç gördük, ama bu yöntem Türkiye’de bir ilk...
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ihbar üzerine basın yayın kuruluşuna sulh ceza hakimlikleri adına gönderilen erişim engeli kararlarını inceledi, şüphelileri teknik ve fiziki takibe aldı. İstanbul, Ankara, Ordu, Düzce, Sakarya ve Tekirdağ’da eş zamanlı yapılan operasyonlarla aralarında ünlülerin de bulunduğu 12 kişiye optik cihazlarla hazırladığı sahte mahkeme kararını para karşılığı satıp, bu yolla ulusal basın kuruluşlarında yayınlanan bazı haberlere erişim engeli getiren 27 şüpheliden 7’si gözaltına alındı.
Şebekenin üyeleri belli, ama para karşılığı sahte mahkeme kararlarıyla haklarında çıkan istenmeyen haberleri sildiren ünlüler kimler?
Türkiye Cumhuriyeti’nin her yurttaşı gibi ünlülerin de geçmişlerine ilişkin haberlerini, kamu yararına daha üstün bir menfaat olmadığı takdirde internetten erişim engeli sağlayan ‘unutulma hakkı’ var bu ülkede...
Avrupa Birliği’nin vatandaşlarına tanıdığı hakkın aynısı bizde de geçerli.
O yüzden her insan hakkındaki bir habere ‘unutulma hakkı’ kapsamında erişim engeli getirtmek için yargıya başvurabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 17.06.2015 tarihinde ‘unutulma hakkı’ terimini kullanarak ve Avrupa Adalet Divanı’na atıfta bulunarak, şu kararı verdi:
“Üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan, geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesi veya yayılmasının önlenmesini isteme hakkı.”
‘Unutulma hakkı’ndan yararlanabilmek için yargıya başvurup, unutmak istedikleri haberlere erişim yasağı aldırmak gibi yasal bir yol varken, bu sahtekarlığın parçası olmayı seçen ünlüler kimler?
Bu ünlülerin kimler olduğunun açıklanmasında kamusal bir yarar var.
Neden mi?
Ahlak bir bütündür çünkü...
Bugün haklarındaki olumsuz haberleri sildirmek için sahte mahkeme kararına para ödeyenler, yarın daha büyük çıkarları uğruna kim bilir neler yapar?
GÜNÜN SÖZÜ
“Uzun bir tartışma, her iki tarafın da haksız olduğunun belirtisidir.” (Voltaire)