İnsanları, ekonomik açıdan zorda olan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne (ÇYDD) SMS’le bağış yapmaya davet eden bir çağrı gördüm Instagram’da.
“Merhaba arkadaşlar. Biliyorsunuz Türkan Saylan’ın en büyük eseri ve bugüne değin, çoğunluğu kız çocuklarımız olmak üzere, on binlerce çocuğumuza el veren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği; gerek ekonomik kriz, gerekse Kovid-19 nedeniyle cenaze ve kutlamalardan elde ettiği bağış gelirlerini elde edememekte, zor günler yaşamaktadır.
Bugünlerde ÇYDD’nin ‘Anadolu’da bir kızım var’ kampanyası var. ‘Egitim’ yazıp 4622’ye göndererek 10 TL bağışlanıyor. Sizi bağış yapmaya ve bu iletiyi paylaşmaya davet ediyorum.
Bizi sadece çağdaş eğitim ve bilinçlendirme kurtarır.”
Bülent Ersoy’un tüm kürklerini satıp ÇYDD’ye bağışlayacağını açıklamasına, Başkan Prof. Dr. Aysel Yüksel’in “Ret” yanıtı ve 5 Aralık’taki “ÇYDD Tüzüğünde öyle bir madde yok” başlıklı yazımın mürekkebi kurumadan çıktı karşıma bu çağrı.
O bağışın zorlama gerekçeyle reddedilmesi ve ‘Diva’nın derneği miras listesinden çıkarmasının fakir binlerce gencin iyi bir eğitim ve iyi bir gelecek şansını yok ettiğini yazdığım için beni “ÇYDD düşmanı” ilan edenler bakalım, sayemde öğrendikleri bu kampanyaya destek olacak mı?
Haydi pamuk eller cebe:
Bir SMS, 10 TL.
Haber olmadan nasıl trend topic oldular?
Şarkıcı Hadise ile oyuncu Kaan Yıldırım aşkı bitti. Kamuoyu bunu Hadise’nin Instagram story’sindeki şu duyurusuyla öğrendi: “Aşk çok güzel, her şey aşkla güzel. Herkesin yaşaması, yaşamaktan korkmaması gereken tek duygu. Ama bazen aşk olsa da olmuyor. Bu yüzden bir karar almak ve sizinle paylaşmak istedim. Kaan Yıldırım ile yaşadığım ilişkiyi noktalandırmış bulunuyorum. Kendisine hayatında başarı ve mutluluk dilerim. Hep söylerim, bizi aşk ve sevgi kurtaracak. Aşk hep olsun. Kendinize iyi bakın.”
Hadise’nin bu açıklamayı matem havasında siyah zemin üstüne yazdıklarıyla duyurması bir yana, ilginç olan bir diğer konu da şu: Bu ayrılık hiçbir yerde haber olmadan, sadece şarkıcının bir paylaşımıyla ikisi birden Twitter Türkiye gündemine girdi ve saatlerce kaldı.
Düne kadar “Ünlülerin özel hayatından size ne, bize ne?” diye magazincilere sitem edenlerin bugün de söyleyecekleri olmalı.
O yüzden ya şimdi konuşun ya da sonsuza kadar susun!
Yeşilçam’dan acı bir anı
Adile Naşit’in ölüm yıl dönümünde, “Hababam Sınıfı” filmlerinin yapımcısı ve yönetmeni Ertem Eğilmez’in oğlu Ferdi Eğilmez şu tweet’i attı:
“33 yıl önce geldi o telefon. Babam açtı telefonu. Dinledi, kapadı. ‘Adile ölmüş’ dedi sadece. Dört gün sonra çıktı odasından. Biraz peynirle, iki dilim ekmek istedi. Tüm aile merakla bekliyorduk ne diyeceğini. Bir pazartesi günü, giyinip işe gitti. Hiç konuşmadan.”
Yeşilçam’da oyuncularla, yapımcılar ve yönetmenlerin bağını anlatması adına ilgimi çekti, o yüzden de paylaşmak istedim.
Toplumun bir türlü yüzleşemediği sorun
Bu öylesine bildik bir sorun ki ne zaman bir kadın ünlü bir erkek tarafından taciz edildiğini ifşa etse, arkası çorap söküğü gibi gelir.
Eteklerdeki taşlar dökülür, bir iki erkeğin gerçek yüzü ortaya çıkar, onlar hukuk önünde layık oldukları cezayı göremeden at izi it izine karışır.
Gerçeklerin yerini iftiralar, karşılıklı suçlamalar alır.
Toplum, bu konuda gerçek bir yüzleşme yapamadan konu kapanır.
Romancılar Hasan Ali Toptaş ve Bora Abdo olayından sonra da aynısı oldu.
İfşalar, iddialar, karşılıklı suçlamalar derken, “olağan tacizciler listesi” genişledi.
Sosyal medyada kadın avukatlar, basın mensupları ve meslek büyüğü erkeklerin kendilerine yaptıklarını isim vermeden yazmaya başladı.
Bunları yazanlar, o erkeklerin isimleri açıklanana kadar uykusuz geceler geçirmesini istiyor, ama nafile bir beklenti bu.
O kişide vicdan olsa zaten yapmazdı o tacizi, mobbingi...
GÜNÜN SÖZÜ
“Zihninizi kirleten insanlardan uzaklaşmayı öğrenmeye olgunluk denir.” (Josh Malerman)