Türk futbolunun yaşayan efsanelerinden Mustafa Denizli’nin, konuk olduğu Haber Global’deki
“40” programında anlattıkları Türkiye’de bazı şeylerin nasıl da hızla değiştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Jülide Ateş’in sorularını yanıtlayan Denizli, belgeselinin çekildiğini açıkladı. Denizli, “Yaklaşık üç ay önce zor ve keyifli bir çalışma başladı. 15 kişilik ekip çalışıyor belgesel için. 50 yılı toparlamak kolay değil” dedi.
Futbolculuk yaptığı yıllarda maçlarını izlediğim, kornerden gol atmada üstüne tanımadığım Denizli’ye Ateş, “Bugünkü şartlarda futbolcu olabilir miydiniz?” diye sordu. Denizli’nin bu soruya verdiği yanıt, Türkiye’nin zaman içinde nasıl değiştiğinin kanıtı gibiydi:
“Yeteneğimin büyük bölümünü sokakta kazandım. Sokakta futbol oynuyordum. Bugün sokak yok!”
Denizli’nin “Futboldan ilk kazandığınız parayla ne yaptınız?” sorusuna verdiği yanıtta ilginç bir cümle vardı, o da şu:
“O yıllarda bir laf vardı, ‘Kamyoncuyla futbolcuya kız verilmez, gelirleri düşük’ diye.”
60’lı, 70’li yıllarda doktorluk ve mühendislik gözde mesleklerdi.
80’li, 90’lı yıllarda topçuluk ve popçuluk gözdeydi.
2000’li yıllarda futbolculuk hâlâ gözde, ama günümüz gençleri “popçu” değil, “dizi oyuncusu” ve “sosyal medya fenomeni” olmanın peşinde.
Denizli’nin “40”ta anlattıkları aslında sadece hayatı değil, Türkiye’nin son 50 yılında bazı alanlardaki değişimlerin özeti gibiydi.
Boluğur’un maske takmama gerekçesi
Merve Boluğur’un Hürriyet Cumartesi’den Hakan Gence’ye söylediklerini okuyunca kararımı verdim:
“Merve Boluğur kafası” da böyle bir şey demek ki!
Boluğur’un “Aldattım da, aldatıldım da; ikisini de yaşadım, net!” itirafı hiç mi hiç ilgilendirmiyor beni.
Ancak iş pandemi döneminde açık alanda maske takmamaya gelince, o zaman “One munite” derim. “Aldatma, aldatılma” gibi meseleler “kamu merakı”na girer, ama maske kamusal bir konudur ve “kamu yararı” herkesi ilgilendirir.
Boluğur’un, “Birkaç kez sokakta maskesiz görüntülendin. Çok konuşuldu. Hastalanmaktan gerçekten hiç korkmuyor musun?” sorusuna verdiği yanıta bakar mısınız?
“İnancı çok sağlam biriyim. Yaradan’a çok inanıyorum. O anlamda hesap verdiğim, sığındığım tek o gerçekten.”
Neresinden tutsan elinde kalacak bir savunma.
İşin “Koronavirüse yakalananlar ve ölenler inançları zayıf insanlar mı?” tartışması doğuracak boyutu bir yana, o maskenin sadece takanı değil, karşılaştıklarını da virüsten koruduğunun bile bilincinde değil hâlâ.
Böyle bir vakayla karşılaştıklarında şöyle derdi eskiler:
“Doktor ‘Kendi haline bırakın’ dedi.”
Her daim büyük lafı dinlemekte yarar var.
TRT 1, “Gönül Dağı” dizisini kaldırdı mı?
“Gönül Dağı dizisinin hayranlarına şok... TRT, yayınlandığı akşam reytinglerde açık ara birinci olan diziyi kaldırıp, yerine ‘Tozkoparan İskender’i koydu.”
“Gönül Dağı”nın yüksek reytingli bir dizi olması yüzünden internette bayağı ilgi gören bu haber doğru mu?
Değil.
TRT yönetiminin cumartesi akşamları sadece reytinglere değil, sosyal medyaya damga vuran “Gönül Dağı”nı kaldırıp, yerine yeni bir dizi koyması mümkün mü?
Dizi tutturmanın gittikçe zorlaştığı bir dönemde İbrahim Eren ve ekibi böyle bir şey yapmayacağı için olan ne peki?
Olan şu:
TV kanalları her yıl ocak ayının başında dizilerin yeni bölümlerini yayınlamaz. Çünkü ocak, reklam gelirlerinin en düşük olduğu aydır. O nedenle, kanallar dizilerin eski bölümleri ya da filmlerle geçiştirirler bu süreci.
Yıllardır dizi izleyicileri bile bilir bunu.
TRT’nin yaptığı da o.
TRT yönetimi, 2021’de gündüz yayınlayacağı gençlik dizisini, tanıtmak amacıyla “Gönül Dağı” ile ciddi bir izleyici yakaladığı cumartesi akşamına koydu.
“Gönül Dağı”, 9 Ocak 2021 cumartesi akşamı 11’inci bölümüyle TRT 1’de seyircisiyle buluşmaya devam edecek.
TRT 1, “Tozkoparan İskender”i de günlük dizi olarak gündüz kuşağına çekecek.
GÜNÜN SÖZÜ
“Para size ancak bir yatak alabilir, iyi bir uyku değil; bir ev alabilir, bir yuva değil; bir arkadaş alabilir, bir dost değil.” (Zig Ziglar)