Fatoş Güney’in çocukluğundan Yılmaz Güney’le tanışmasına ve birlikte yaşadıklarına dair birçok şeyi yazdığı ‘Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun’ kitabını okuyorum.
Kitapta ilgimi çeken anılardan biri Türk sinemasının ‘Çirkin Kral’ lakaplı sanatçısı Yılmaz Güney, tanışır tanışmaz 17 yaşındaki kolej öğrencisi Fatoş Güney’e evlilik teklif etmesi.
Güney, “Benimle evlenir misin Fatoş? Gülüyorsun oysa ben ciddiyim” deyince genç kızın yanıtı şu olur:
“Nasıl oluyor da hiç tanımadığınız birisine, evlilik gibi ciddi bir teklifte bulunabiliyorsunuz?” Artık ‘insan sarrafı’ olduğunu vurgulayan oyuncu, ardından şunları söyler:
‘Rüyamda gördüm’
“Ben bir aktörüm, Yeşilçam denen âlemin içindeyim. Bu dünyanın yaldızının altında batağı, pisliği çoktur. Çeşitli kadınlarla beraberliklerim, Konya’da sürgündeyken tanıdığım bir kadından çocuğum, 13 aylık kısa bir evliliğim oldu. Ancak bu ilişkilerin hiçbiri nihayete ermedi, eremezdi. İnsancıldı, duygusaldı, kimilerini içinde bulundukları çıkmazlardan kurtarma arzusunun bir tezahürüydü. Yanlıştı, sağlam temeller üzerine oturtulmamıştı. İyi niyetim, sevgim yeterli olamazdı, nitekim olamadı da... Şimdi seninle yepyeni bir dünya kurmak, taze bir hayata başlamak istiyorum. Hep senin gibi biriyle yaşamımı birleştirmeyi ve giderek bütünleştirmeyi düşündüm. Ancak içinde bulunduğum çevre yapısı buna uygun değildi, başaramadım. Yanlış ilişkiler kurdum ve kendi yarattığım olayların içinde boğuldum. Seni rüyamda gördüm. Çoğunlukla olacak şeyleri önceden seziyorum, yine öyle oldu, seni daha tanımazken rüyamda gördüm. Beyaz, uzun bir elbise giymiştin, bana elini uzattın.”
İBB’den gelen kitap
Fatoş Güney, 52 yıl önceki sözleri kitabında bire bir aktarmamış da olsa, Yılmaz Güney’in evlilik teklif ettiği genç bir kıza her şeyini bu denli açık yüreklilikle anlatmış olması önemli.
‘Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun’u bitirmeden Deniz Yüce Başarır’ın ‘Perde Kapanmasa Görecektiniz’ kitabı geldi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden...
Deniz Yüce Başarır’ın babası Kamran Yüce’nin arşivinden yararlanarak Kent Oyuncuları’nın öyküsünü anlattığı kitabın 13’üncü sayfasındaki Muhsin Ertuğrul’un 12 Aralık 1948’de Yıldız Kenter’e yazdığı şu mektup dikkatimi çekti:
Tebrik ve nasihat
“Yıldız, iki gözüm kızım.
Bugün senin meslek hayatına ilk adımını attığın mübarek bir gündür. Mübarek diyorum, çünkü Shakespeare gibi bir dâhinin (Onikinci Gece) güzel bir eserinde baş kadın rolü oynayarak sahneye atılmak, şimdiye kadar çok az bahtiyara nasip olmuştur. Fakat sakın bu başlangıç seni gurura sürüklemesin, bilakis daha çok çalışmaya ve daimi bir tevazua bağlasın. Esasen ben senin dürüst ve kuvvetli seciyenden bunu bekliyorum.
Bugünün hayatında çok uğurlu olmasını bütün kalbimle diler, sana Tanrı’dan muvaffakiyet, sıhhat ve saadet temenni ederim, evladım.”
Türk tiyatrosunun Batılı anlamda kurucusu kabul edilen Muhsin Ertuğrul’un sahnedeki ilk sınavını veren öğrencisi Yıldız Kenter’i cesaretlendirmesi, tebrik ve öğütleri, mektubundaki zarafet günümüzde hangi hocada var?
Bugünün erkek starları arasında Yılmaz Güney gibi evlilik teklifine belki de “Hayır” diyecek genç bir kıza karşı her şeyini anlatabilecek biri var mı?
Hadise’nin aşkını ilan ettiği ‘post’!
Hadise, yeni aşkıyla ilk fotoğrafını Instagram’da paylaştı. O paylaşımına ve fotoğrafa dair diyeceklerim var.
Dinçerler, Hadise’nin yaptığı paylaşımın altına şarkıcıyla aynı renkte kalp emojisi koyup, sadece “İyi ki sen...” yazdı.
Dinçerler’in aşkıyla fotoğrafını paylaşmaması kadar şarkıcının fotoğraftaki fit hali dikkat çekici.
Seren Serengil’in vücuduna Hadise’nin başı montajlanmış sanki.
GÜNÜN SÖZÜ
“Kuşkusuz ki en büyük ön yargı, etrafımızdaki herkesi ‘insan’ sanmamızdır.” (Bukowski)