Cüneyt Arkın, Erzurum’da “Hacı Murat Geliyor” filmini çekerken rolü gerçek sanan bir Dadaş’ın kendilerine yaşattığını anlattı. Sanatçının 17 tweet’le anlattığı olay yaşandığında, “Sadakatsiz”deki rol arkadaşı Melis Sezen’le fotoğrafını paylaşınca Cansu Dere’ye, “Sen de gözümden düşme istersen. Kocanın metresiyle hatıra fotoğrafı neyin kafası?” diye tepki gösteren Seren Serengil daha doğmamıştı.
Aradan geçen 53 yıla rağmen hâlâ bu ülkede film ve dizilerle gerçekleri karıştıranların olması, Cüneyt Arkın’ın Erol Taş’lı bu anısı kadar trajikomik:
“Erzurum’da tipi ortalığı savuruyor. ‘Hacı Murat’ en önde düşmanın içine keskin bıçak gibi dalıyorlar. Karlı ova kıpkızıl kan oluyor.
Aynı anda ‘General Yorgi’ kumandasındaki bir Rus kuvveti yamaçtaki kar altında kalmış Türk köyünü basıyor. Katliam başlıyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden kılıçtan geçiriyorlar. Kurbanların feryatları uçsuz bucaksız karlı ovanın üzerinde yankılanıp gidiyor. General Yorgi, yere düşmüş Türklerin kanlı vücutlarını atıyla çiğniyor. Bebeklerin yüzlerine kılıç sallıyor, sonra sadist şeytanca gülüyor. Nur içinde yatsın, bu rolü Erol Taş oynuyor.
Erzurum’un yiğit halkı çekimi izliyor. Kısa bir zamanda köy baştan aşağı Türk kanına bulanıyor. General Yorgi, genç kızlara, kadınlara tecavüze başlıyor.”
‘Kimse ölmedi!’
“30-35 yaşlarında kara kuru bir Erzurumlu erkek sete dalıyor, elindeki silahıyla...
‘Zalim Moskof, yeter bu zulüm’ diye bağırıp Erol Taş’a silahını doğrultuyor. Bereket, tam o sırada atlar Erol Taş’ı perdeliyor. Koşuşturduk. Etrafını sardık. Fakat o kadar güçlü ve çevikti ki baş edemiyorduk. Haykırıyordu: ‘Seni öldüreceğim alçak Moskof. Kıydığın bu masumların, öcünü alacağım senden.’
Çelik kıvraklığıyla elimizden kurtuldu. Nara atarak bizi yarıp geçti.
‘Hain Moskof’a ölüm.’
Canla başla rolünü oynamaya çalışan Erol Taş’a erişiyordu ki yetiştik. Üzerine abandık. Diz bile çökmedi. Baştan aşağı öfke ve kinle taş gibi ayakta duruyordu.
Yaşlı biri ‘Rıza kendine gel’ dedi. Göğsünü sardım. Kalbi deli gibi atıyordu. Bağırdım. Rıza, bu bir film. Film çekiyoruz. Kimse ölmedi. Öldürmek istediğin Rus değil, Erol Taş. Beni savurup attı. ‘Ben gördüğüme inanırım’ dedi. Mutlaka Erol Taş’ı öldürecekti.”
Sinemanın gücü
“Çekim de durmuştu. Erol Taş’ı uzaklaştırdılar. Rıza, ‘Türk’ün öcünü Moskof’tan alacağım’ dedi. Silaha sarıldım. Moskof’u ben öldüreceğim diye bağırdım.
Kalkıp yürüdüm. Atıma bindim. Silahı kaldırdım. Gürledim. Moskof’u ben öldüreceğim. Yönetmenin yanına vardım. Başımız belada ağabey, bir öldürme sahnesi çekelim dedim. ‘Yorgi’yi öldürecek misin?’ diye sordu. Evet, öldüreceğim dedim. İşaret verildi. Herkes koşuşturdu.
Rıza, o deli öfkesiyle bize bakıyordu. Belli ki Moskof’u ben öldürmesem, o öldürecekti. Set hazırdı. Dörtnala atımı Erol Taş’ın üzerine sürdüm. Ateş ettim. Erol Taş kanlar içinde yere düştü. Rıza’ya döndüm. Rıza, Moskof’u öldürdüm.
Gece he zamanki kahvede toplandık, Rıza da geldi, yanıma oturunca sordum ona:
Eğer Moskof’u öldürmeseydim, sen öldürecek miydin?
‘Mutlaka öldürürdüm’ dedi. Sözlerinde samimiydi. O an sinemanın gücünü bir kere daha anladım.”
Konuştuklarına pişman ettiler!
İngilizler Prens Harry ile Meghan Markle’ı Oprah Winfrey’e konuştuklarına adeta pişman etti. Bir haftada o kadar ilginç haberler yapıldı ki çift hakkında...
Meghan’ın mesleğini hatırlatıp, konuşurken oynayıp, oynamadığından vücut dilinin aslında ne dediğine, çocuk yaşta annesini kaybetmesinin Prens Harry’nin akıl sağlığını nasıl etkilediğine ne ararsan çıktı İngiliz basınında.
YouGov adlı şirket, şöyle sonuçlanan bir anket bile yaptı İngiltere’de:
“Oprah röportajından sonra İngiltere’de Harry ve Meghan’ın popülaritesi düştü.”
İngiliz basınıyla kanlı bıçaklı olan çift, üstüne bir de Buckingham Sarayı’nı kızdırınca sonuç bu...
GÜNÜN SÖZÜ
“Gitmek sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir devrim.” (Nâzım Hikmet)