Ahmet Kaya’nın hayatını anlatan “İki Gözüm Ahmet” filmi 7 Şubat 2020’de vizyona girecekti.
Ahmet Kaya’nın vârisleri eşi Gülten Kaya ile kızları Çiğdem Öztürk ve Turaç Melis Kaya, “Bu film iznimiz olmadan çekildi” diye dava açınca ilk mahkeme “ihtiyati tedbir” kararı vermişti.
Filmin yapım şirketi X Yapım, bu karara bir üst mahkemede itiraz etti, ancak sonuç değişmedi.
“İki Gözüm Ahmet” filmini seyirciyle buluşturmak için gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini açıklayan yapımcılar, ilk mahkemenin alıp, üst mahkemenin de onayladığı “ihtiyati tedbir” kararını İstinaf Mahkemesi’ne götürdü.
Temyiz başvurusunu inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, “İki Gözüm Ahmet” filmi için yerel mahkemelerin verdiği “ihtiyati tedbir” kararını kaldırdı.
Bu kararla birlikte “İki Gözüm Ahmet” filminin sinemalarda seyirciyle buluşması önündeki yasal engel kalktı, ama koronavirüs salgını yüzünden film oynatacak sinema yok. Filmin seyirciyle buluşması bir başka bahara kaldı.
Bir haftada üç kez böyle ‘kek’lendiler
Ortadaki tek gerçek; 31 ilde iki günlüğüne sokağa çıkma yasağı ilan edildiği 10 Nisan 2020 Cuma akşamı çekilen bir fotoğraf.
Bir market kasasının kuyruğunda elindeki sandviç kek paketiyle bekleyen adamı tanıyan yoktu, ama hakkında yorum yazan çoktu. Zaten sosyal medyada yorum yapmak için “doğru bilgi” lüzumsuzdu ve sözüm ona fotoğraf her şeyi anlatıyordu.
Sosyal medyada binlerce insan, Kovid-19’un yol açtığı her sıkıntının faturasını ona kesti.
Beş gün boyunca onca insan içini döküp kısmen de olsa rahatlamıştı ki profilinde kendi fotoğrafı yerine Türk bayrağını kullanan gizemli komşu, yazdığı tweet’lerle işi “dram”a döktü:
“Şu sokağa çıkma yasağı haberi gelince markete gidip sandviç kek alan ve herkesin kızdığı ya da dalga geçtiği kişi benim kapı komşum.
Koronavirüs salgını başlamadan birkaç ay önce işten çıkarıldı ve ne yazık ki maddi durumu çok iyi değil. Yani öyle evine günlerce yetecek kadar erzak alacak bir durumu yok. Sokağa çıkma yasağı ilan edilince kapımı çaldı. ‘Abi zor durumdayım varsa şu kadar borç verir misin, markete gidip bir şeyler alacağım’ dedi. İstediği para da ufak bir para.
Sosyal medyada gündem olunca kendisiyle konuştum. Söylediklerini aynen yazıyorum.
‘Market ana baba günü. Önce makarna ya da pirinç almak istedim, kalmamıştı. Ekmek almak istedim, o da yoktu. O izdihamda çıkıp başka bir markete gidemezdim, aç kalırım korkusuyla önüme çıkan ilk yiyeceği aldım.”
Beş gün boyunca adamı asıp - kesenler anında “U” dönüşü yapıp, “Sandviç kek için kuyruğa giren adamdan acayip bir dram çıktı”, “Sayesinde firmanın o kadar reklamı oldu, bari işe alsınlar onu” diye yazmaya başladı.
Fotoğraftaki adam için Change.org’da yardım için kampanya başlatanlar tam bir hafta sonra bir şok daha yaşadı.
Çünkü kamuoyunun baskısı üzerine harekete geçen kek firmasının yöneticileri, Marketing Türkiye’ye bir hafta Türkiye’nin konuştuğu kişiye ulaştıklarını, sanıldığı gibi işsiz değil, iş yeri sahibi olduğunu açıkladı. Demek ki neymiş?
Doğruluğuna yüzde yüz emin olmadığınız hiçbir konuda yorum yapmamak lazım.
Yaparsanız ne olur?
Sosyal medyadaki yalan rüzgârı bir haftada iki kez “U dönüşü” yaptırır size.
Koronadan kaçarken hırsıza yakalandılar
Başlığı okuyunca hafif bir şaşkınlık yaşayıp, “Nasıl yani?” diye sorabilirsiniz.
Haklısınız. Olayın tanıdığı değilim, Bein Sports spikerlerinden Seyhan Şaşko’nun Twitter’da yaptığı paylaşımı görüp, buraya taşıdım. İşte Şaşko’yu şaşırtan olay:
“Ağzım açık. Birçoğunuz gibi biz de ayakkabılarımızı kapının önünde çıkarıyoruz ve hijyen kaygısıyla bir süre orada bırakıyoruz. Daha sonra temizleyip, içeri alıyoruz. Bugün kapımızın önünden ayakkabılarımızı çaldılar. Başka sözüm yok.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Yolda görsen sırtından tanıyacağın insanı gün geliyor yüzüne bakarken tanıyamıyorsun.” (Elena Ferrante)