Bütünsel olarak Anadolu’nun coğrafi güzelliklerini, mimari çeşitliliğini, sosyokültürel katmanlarını, folklorik renklerini, tasavvufi derinliğini anlamaya çalışmak her Anadolulunun önceliği olmalıdır.
Anadoluluların ivedilikle biz demeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bir şeyi layıkıyla bilmeyen her şeyi kendisine yabancı görür ve ötekileştirir, reddeder. Toplumsal çatışmaların kökeninde bu sorun yatmakla birlikte toplumlar bu temel sorunu çözmedikleri sürece de kişiliksiz kişiliklerle donanmış bir güruh meydana gelir. Bu tip kişilikler ile çağdaş değerlerle donanmış kişiler arasında çatışma kaçınılmaz olur. Kadim Anadolu kültür tarihini ve coğrafi güzelliklerini tanıma aşkı ve tanıtma mecburiyetinde olduğumuzdan dolayı bir kez daha Anadolu’dan merhaba.
Hektor ve Deli Dumrul
Anadolu deyince aklıma dört mevsim gelir; yarısı yeşil ve mavi yarısı sarı ve yeşil. Anadolu deyince aklıma mimari gelir; yarısı Ayasofya yarısı Selimiye. Anadolu deyince aklıma çınar ve selvi gelir; yarısı serin diğer yarısı da serin. Anadolu deyince aklıma Mezopotamya gelir; yarısı Dicle yarısı Fırat. Anadolu deyince aklıma Halikarnas Balıkçısı gelir; yarısı Ege yarısı Akdeniz. Anadolu deyince aklıma sema ve semah gelir; yarısı Mevlevi yarısı Bektaşi. Anadolu deyince aklıma mavi gözlü dev adam Mustafa Kemal Atatürk gelir; yarısı fikri hür vicdanı hür nesiller isteyen yarısı yurtta ve dünyada barış dileyen. Anadolu deyince aklıma aşk gelir; yarısı Yunus Emre yarısı Mevlana. Anadolu deyince aklıma bir lokma bir hırka gelir; yarısı Şeyh Bedrettin yarısı Torlak Kemal ve Börklüceli Mustafa. Anadolu deyince aklıma şair baba Nâzım Hikmet gelir; yarısı bir ağaç gibi tek başına yarısı bir orman gibi kardeşçesine.
Anadolu deyince aklıma gül ve bülbül gelir; yarısı âşık yarısı maşuk. Anadolu deyince aklıma kurşun örtülü kubbeler gelir; yarısı Hacı Bektaş Veli yarısı Hacı Bayram Veli. Anadolu deyince aklıma kahramanlar gelir; yarısı Hektor yarısı Deli Dumrul. Anadolu deyince aklıma dağlar gelir; yarısı Erciyes yarısı Olimpos. Anadolu deyince aklıma Yaradansal anlamda biz gelir; yarısı sen yarısı ben.
Kuzeyden gelen kemençe sesine güneyden Toroslar kulak verir, doğudan yükselen akordeon sesine de Ege kulak kesilir. Söze ve sese müşteri anlamasını ve dinlemesini bilen kulaklardır, dostlar. Gelin birbirimizin sesine, sözüne can kulağı ile müşteri olarak Anadolu’yu yeniden dünyanın irfan merkezi yapalım.