Dünkü maç film olsaydı; o filmi izleyenler harcadığı paraya ve zamana acır, kimseye izlemeleri konusunda tavsiyede bulunmazlardı!
Sahadaki oyunun adına ‘futbol’ demek için bin şahit gerek!
Teknik adamlar ve futbolcular tamam da…
Bay hakemler ve de ‘VAR’dakiler!
Penaltı öncesi Kenan’ın elinde yürüyen topu nasıl olur da gör(e)mezsiniz? Görmeniz için meşin yuvarlağın kol üzerinde yürümesi değil de, koşması ya da dile gelip çağırıp, bağırması mı gerekirdi?
Evet, Trabzonspor kötü oynadı, oynadığı futbolla üç puanı hak etmemiş olabilirler fakat geçtiğimiz yıllardan alışık olsak da hakemlerin bu kadar kötü maç yönetmeye hakkı yok! Yazıktır, günahtır! Bir takımın hakkı ancak bu kadar yenebilir!
Trabzonspor’da ne oynadığını bilen oyuncu var mıydı derseniz?
Bordo-mavili ekip baştan aşağı yenilendi. Birçoğu dün akşam ilk defa bir arada oynadı, anlayacağınız yarısı yeni. Çiçekleri burnunda, ayakları tozlu!
Onca oyuncu alınmasına, hastalığın geçen yıldan bilinmesine rağmen, bırakın ikiyi, bir stoper dahi alınmaması inanılır gibi değil!
Bazı maçlar vardır çok iyi oynarsınız, sayısız pozisyona girer atamazsanız.
Dün Trabzonspor Afobe ile ilk golü bulana kadar futbol adına hiçbir şey üretmedi. Hatta genç Serkan’ın, söküp aldığı topu sağ taraftan taşıyıp Baker’e aktarıncaya, Baker de Abobe’ye 2. golü attırıncaya dek.
Golden sonra az da olsa hareketlendi bordo-mavililer. Hızlı oynamalarının karşılığını almış oldular.
Her ne kadar Trabzonspor’un çiçeği burnunda Afobe, geceye damga vurmuş olsa da, damganın mürekkebi Baker oldu desek yeridir!
Skorun getirdiği rahatlık, verdiği özgüvenle Trabzonspor Nwakaeme ile 3. golü bulduktan sonra bayağı rahatladı. İkinci yarı daha bir özgüvenle oynadılar, doğal olarak bu da oyuna yansıdı. Farka da koşabilirdi bordo-mavililer.
Geçtiğimiz sezondan bu yana Trabzonspor’un defansına mutlaka takviye yapılması gerektiğini herkes biliyor ve dile getiriyor...
Geçtiğimiz hafta Beşiktaş karşısında Trabzonspor’u izleyenler, eksikleri daha da iyi gördü; gidenlerin yeri doldurulamadı!
Eksiklerden ve mecburiyetten; hafta arası takıma katılan Baker ve Afobe sahaya sürüldü, ayaklarının tozuyla, idman yapmadan, takım arkadaşlarıyla dahi tanışmadan...
Bordo-mavili takımı tanıyana aşk olsun tamam da...
Nwakaeme, kenarda oynatılmadığı müddet yokları oynadılar, pozisyona bile giremediler. Trabzonsporluların ayağının içi siyah inci, çizgide bir kere ve ilk kez topla buluştu, rakip defansı ipi dizer gibi sıraya dizdi, ancak düşürülerek durdurulabilirdi, öyle de oldu. Ama gel gör ki Volkan Bayarslan, Trabzonspor’un buz gibi penaltısını vermedi.
Ayrıca çiçeği burnunda Afobe’ye yapılan müdahaleye, oyuncuların itiraz etmemesi anlaşılır gibi değil? O pozisyon da tartışılır!
Yeri gelmişken; Nwakaeme’yi çizgide oynatmamak, balığa denizden başka bir yerin azap gelmesi gibi bir şeydir!
Geçtiğimiz yıl derbilerde gümbür gümbür oynayan, şampiyonluğu son haftalar kaybeden Trabzonspor…
Sezona başlarken…
Mücadele etmeyen, ne oynadığını bilmeyen oyuncu topluluğu…
Üstelik kulübede hamle oyuncun da yok…
Hal böyle olunca, insan ilk maçta ister-istemez soruyor; sahi nasıl bitecek bu lig?
**
Beşiktaş adına sezonun en kolay deplasman maçı oldu desek yeridir. Zira siyah-beyazlı takım sezon bitene dek belki de hiçbir deplasmanda bu kadar rahat oynayamayacak-olmayacak, bu kadar da rahat galip gelemeyecek!
“ Kökü Trabzon’da, dalları dünyayı saran koca bir çınardır” der, Trabzonsporlular.
Milyonlarca insan görmeden-gitmeden Trabzon’a âşık olmuşsa, en büyük sebebi; Trabzonspor’dur elbet…
**
Uzun yıllar şampiyon olamamasına rağmen taraftarı azalmayan aksine bir o kadar artan, efsane başkanlardan Şamil Ekinci’nin “ Trabzonspor, o’na hayat verenlerin hayatıdır” dediği kulüpten bahsediyoruz.
**
Trabzonsporlular, Trabzonspor’u şampiyon olsun diye sevmediklerini söylerler.
O’nu anadan-babadan-yardan-yavukludan, kısacası aileden biri olarak kabul ederler…
Çimenin kokusunu, golün coşkusunu, düdüğün doğrusunu ve tribünlerin dolusunu özlemişiz be!
Şunun şurasında iki hafta kaldı başlamasına…
Kulüplerimizin yaptıklarına-yapacaklarına bakıldığında; bu sezonun son yıllara oranla daha hareketli ve de hararetli geçeceği belli de...
*
Günümüzde antrenör tercihinin olağanüstü önem kazandığını, bu konuda atılmış yanlış bir adımın maddi-manevi büyük yıkımlara sebep olduğunu…
O anlamda takımların karakteri ve futbol kimyasının büyük yaralar aldığı unutulmamalı!
*
Mesela çoğu futbol sever, teknik direktörün teknik, taktik fizik kondisyon yönünden futbolcuları iyi çalıştırıp, onları belirli bir form düzeyine getirdiğinde takımlarının her maçı kazanacağını; başarılı olacağını zannederler.
Çocuk her derste talim ettiği şarkıyı böğürür gibi söyledikten sonra hocasına: - Annem bana her sabah çiğ yumurta içiriyor, ondan sesim güzel… - İç iç çok iyi demekle yetinmiş hocası… - İçtiğim çiğ yumurtalar sayesinde derslere de gerek kalmayacak galiba, sesim güzelleştikte güzelleşiyor diye; yine böğüre böğüre şarkı söylemeye kalkınca, hocasının tepesi atar: - Oğlum, demiş; şayet çiğ yumurtada keramet olsaydı, tavukgötü de bülbül gibi ötmeye başlardı. *** Yavru köpek okuldan eve döndüğünde annesine, “ anneciğim bil bakalım bugün bize ne öğrettiler” - Ne öğrendiniz yavrum? - Miyav, miyav demesini! ***
Futbol kulüplerindeki eğitim faaliyetlerinde sporcuların teknik, taktik ve fizik kondisyonları geliştirilmek istenir. Ancak ilgili kişiye, insani yönden kaliteli hale getirecek duygusal ve sosyal beceri geliştirme çalışmaları yapılmaz…
Bunun yerine onları daha bencil, egoist ve duygusal zekâ yönünden düşük kalitede varlık haline
Pandemi sonrası oynadığı futbolla sevenlerini hakikaten çok üzdü bordo-mavili takım. Kapılarına, ayaklarına kadar gelmesine rağmen kaçırdıkları-kaptırdıkları şampiyonluk sonrası deyim yerindeyse her Trabzonsporlunun evinden adeta cenaze çıktı; moraller yerle bir, yüzler asık, ağızları bıçak açmıyor!
Bordo-mavili oyuncular da taraftarlarını ne kadar üzdüklerinin farkındalar. O anlamda hem kendilerini affettirme hem de camianın bozulan moralini bir nebze de olsa düzeltebilecekleri bir gece onlar için…
Ayrıca Trabzonspor 10 yıldır o kupaya hasret. Üstelik Alanya’da uzatmaların son saniyesinde yenilen gol hiçbir Trabzonsporlunun aklından çıkmıyor.
A. Alanyaspor için de durum farklı değil, onlar için de kupa bir ilk olacak… Oyuncular, Fenerbahçe ile anlaşan teknik adamlarını kupayla uğurlamak isteyecekler…
Özet bu; ister rövanş karşılaşması deyin, ister moral bulma, gönül alma ya da uğurlama maçı deyin, siz bu duruma!
İlk yarının özetine gelince…
20. dakikada Uğurcan’ın şanına yakışır kurtarışı, 21’de