Düşünün; bir hafta öncesine dek şampiyonluğa oynuyorsunuz, ligin son maçında Kayserispor’a mağlup olsanız, Sivasspor da kazanmış olsa ligi 3’ncü bitireceksiniz.
Sivasspor, Göztepe’ye mağlup oldu tamam da…
Dün 37. Dakikada Trabzonsporların canı-ciğeri Uğurcan, o çifte kavrulmuş kurtarışı yapmamış olsaydı, ‘ Trabzonspor mağlup’ haberi İzmir’e ulaşacak, Göztepe- Sivasspor maçının seyri de, rengi de değişebilirdi. Hüseyin Türkmen’in, Uğurcan’ı geçip filelerle buluşmakta olan topa yaptığı inanılmaz müdahalesi için de benzer cümleyi söyleyebiliriz.
Dememiz o, o pozisyonlar gol olsaydı, Trabzonspor’un o maçı o oyunla çevirme şansı mümkün değildi!
Çünkü Trabzonsporlu oyuncular ligi kafalarında bitirmiş, hepsinin aklı-fikri Çarşamba günü oynanacak Türkiye Ziraat Kupası maçında olduğu her hallerinden belli oluyordu.
Kayserispor’un en büyük şanssızlığı;
Uğurcan Çakır gibi bir kaleciye karşı oynamaları…
“İnsanın kendine yaptığını dünya bir araya gelse yapamaz” sözü Trabzonspor için söylenmiş, bordo-mavili takımın son haftalarını özetlemiş sanki.
Yüzdün yüzdün kuyruğuna geldin, sonunu getiremedin. Başka izahı yok bunun...
Kaçan, kaptırılan şampiyonluk için kitap yazılır! Trabzonsporluların bu yılı unutmaları hiç de kolay değil.
Aynı hatalar Türkiye Ziraat Kupası ve Süper Kupa’da yapılmasın bari!
Bu yıldan ders çıkarılmalı, mevcut kadro dağıtılmadan senenin planları şimdiden yapılmalı, eksik bölgeler tamamlanmalı. Zira benzer hatalar geçmiş yıllarda defalarca yapıldı, kadro dağıtıldı...
Dememiz o ki, önümüzdeki yıl da farklı bir lig izlemeyeceğiz!
Maçla ilgili yazacaklarımıza gelince...
Trabzon bunu hep yapıyor!
Beden; gözler Denizli’de, kulaklar Konya’da…
Konya, MP Başakşehir maçından bordo-mavililerin çok arzu ettiği haber gelecek de!
Sen kapına, ayağına, avucuna gelen bu fırsatı elinin tersiyle itekle, sonra da “bir umut” diyerek, uzaklardan, başka karşılaşmalardan müjdeli haber bekle!
Başakşehir, Konya’da golle başladı, Trabzonsporlularda moraller doğal olarak sıfır…
Trabzonspor, 14’te Ekuban ile golü buluyor, sevinç; buruk!
Oynanan futbol dağdan dağa güvercin uçurdum anlayışı! Hoca başta olmak üzere sahada ne yaptığını bileni ara ki bulasın!
Konya’dan iyi haberler gelmeye başlamasına rağmen bordo-mavili oyuncularda hala “tık” yok!
Anlaşılan; Ankaragücü maçından ders alınmamış!
Oysa milyonlarca Trabzonsporlunun Ankaragücü maçında kaybedilen iki puana günlerdir içi yandı, yanmaya da devam ediyor! Antalyaspor maçı da ona eklendi.
Futbolcular, teknik adam ders almış olsa idi dünkü maça bu kadar vurdumduymaz başlamaz, böyle de bitirmezlerdi.
Dünkü Trabzonspor’u, bordo-mavili takımı hiç tanımayan birine izletip “ bu takım şampiyonluğa oynuyor” demiş olsaydı, o kişiyi inandırmak için bir değil kırk kez yemin etmesi gerekirdi!
Düşünün; doksan dakikada bir tane net pozisyona girdiler. Oynanan futbol bir yana, mücadele de etmediler…
İki penaltı ile iki kez öne geçmelerine rağmen oyuna tutunamadılar. Şampiyonluğa oynayan bir takım baskılı oynar, oyunu rakip sahaya yıkar, mücadele eder, tabir caizse rakibi boğar!
O kadar kötü başladılar ki, sezon başından bu yana birkaç maç hariç günümüz çağdaş futbolundan kesitler sunan Trabzonspor gitmiş, yerine adeta başka bir takım gelmiş. Oyuncuları tanıyana aşk olsun!
Trabzonspor kaybederse; harç bitti, yapı paydos denecek!
Kazanırsa; devam diyecek… Tabi ki kaybetmeyerek ve de Başakşehir’in kaybetmesini bekleyerek…
Galatasaray’da eksiklerin bol olması; bordo-mavili takım için büyük avantaj tamam da, 32. dakikada Feghouli’nin, takımını bir kişi eksik bırakması, Trabzonsporluların ekmeğine adeta yağ sürdü hem de balla karışık.
O dakikaya dek iki takımın kalecisi için “ iyi kurtardı” diyeceğimiz pozisyon yoktu ama iki takımda Ekuban ve Feghouli’nin kaleyi tutturamadığı şutları vardı; saç, baş yolduran, bu da kaçar mı denilen?
Düşünün; kaleyi ilk bulan şut Sosa’nın kullandığı penaltı idi. Penaltı da VAR’ın uyarısıyla geldi.
Ligin boyu kısaldıkça takımlardan iyi futbol beklemek oyunculara haksızlık olur fakat bordo-mavili ekip bir eksik oynayan rakibi karşısında daha etkili olabilirdi, olmalıydı da.
Sosa’nın, navigasyona adres yazar gibi meşin yuvarlağı Novak’ın ikamet ettiği mekana (arka direk) yolladığı ve Novak’ın bu ikramı gole çevirmesinden sonra Trabzonsporlular rahatladı. 2’nci
Trabzonspor, Alanya’da iki puan kaybederek kredisini kullandı geçtiğimiz hafta. Artık kaybedecek puanı yok, kazanarak ve de rakibi MP Başakşehir’in kaybetmesini bekleyecekti.
Alanya maçı sonrası oyuncularına “ Başınızı öne eğmeyin, siz şampiyon olacaksınız” diyen başkan Ahmet Ağaoğlu ve Trabzonsporluların, Trabzonspor kafilesini havalimanında karşılaması, oyunculara moral anlamında çok güzel hareketlerdi!
Ayrıca MKE Ankaragücü karşılaşması öncesi taraftarın sosyal mesafeyi koruyarak, meşaleler yakarak yol kenarlarında yaptıkları “ Şampiyon Trabzonspor” tezahüratları, takımlarına ne kadar inandıklarının ve güvendiklerinin en güzel göstergesiydi..
Futbol da moralle oynandığına ve kaptan Sosa da sahada olduğuna göre… Bu defa da eksik Ekuban. Şansızlık işte..
Doğrusunu söylemek gerekirse; Ekuban’ın yerine oynayan Guilherme, sahanın en zayıf halkasıydı, aldığı her topu ezdi- kaybetti, rakip takım defans oyuncusu gibi oynadı. Hüseyin Çimşir, Brezilyalı oyuncuya iyi sabretti.
Trabzonspor 3. Dakikada golü bulmasına rağmen durdu, daha
Meydan iki takıma kaldı artık; Trabzonspor ve M. Başakşehir.
Trabzonspor için öyle bir maç ki; kaybetmeye tahammülü yok, adeta sezona bedel karşılaşma.
Öyle bir maç ki, A. Alanya’dan alacakları bir galibiyet, Trabzonspor camiasında, şampiyonluk şarkıları daha gür ve daha kalabalıkla söylenmeye başlanacak; moraller tavan yapacaktı.
**
Sosa ve Nwakaeme’nin olmaması onlar adına büyük kayıptı!
Lige damga vuran iki yıldızın oynamaması; şampiyonluğa oynayan bir takım için ne kadar büyük bir şanssızlık olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım, üstelik hem deplasmanda oynuyorsunuz hem de rakip evinde bileği kolay bükülmeyen, geniş alanda etkili olan A. Alanyaspor.
**
Trabzonspor’un golcüsünü hiç tanımayan birine “ Bu adam futbolcu mu, basketbolcu mu?” diye sorulsa, alacağı cevap “ basketbolcudur” olur.
Kral, tepeden tırnağa futbolcu oysa! Ne ligde, ne de kupada duruyor-durdurulabiliyor, ya atıyor, ya da attırıyor.
Kuzeyin kralını Allah futbol oynasın, gol atsın, attırsın diye yaratmış! Tabi ki Trabzonsporluları mutlu etsin diye de!
Trabzonsporlular, böyle bir oyuncuyu Trabzonspor’a kazandıranlara, akşam, sabah teşekkür ve de dua etmeliler!
Derler ya hani “ atanın ile tutanın iyi olursa…”
Uğurcan gibi bir kaleciniz, Sörloth gibi de bir golcünüz varsa; sevenlerini sevindirmeye, rakiplerini üzmeye devam edersin. Hele de rakip Fenerbahçe olursa, sonuç Trabzonsporlular için daha da anlamlı olur! Zira iki takım gazozuna da maç yapsa!
Fenerbahçe için de “olmazsa olmaz” maçlarından biriydi. Sarı-lacivertliler, turu atlayıp, bu yıl üzdüğü taraftarının gönlünü almaktı ama oynadığınız takım formda ve de lig lideri Trabzonspor olunca, evdeki hesap çarşıya