Üniversiteyi kazananlar açıklandı. Adaylardan yüz binlercesi sevindi, milyonlarcası aradığını bulamadı.
2022 YKS’ye 3 milyon 200 bin aday başvurdu. 120 bini hiç sınav girmedi. 773 bini puanı hesaplanmasına rağmen tercih hakkını kullanmadı. Barajlar kalkmasına rağmen 13 bin kontenjan boş kaldı.
Üniversiteyi kazanan 838 bin adayın 220 bini halen üniversitede okuyan, mezun ya da ayrılan! En çok istenen ilk 3 tercihe girenlerin oranı ise yüzde 50 bile değil! Başarı sıralamasının en tepesinde bulunan fen liselerinde bile fire oranı çok yüksek! Devlet fen lisesi mezunu 55 bin adaydan 20 bini tercih yapmadı. Mezuna kaldı. Ön lisans ve açıköğretim dâhil üniversiteli olabilenlerin oranı ise yüzde 55’te kaldı. Yıllık öğrenim ücretleri yüz binlerle ifade edilen özel fen liselerinde de de durum farklı değil! 26 bin mezundan ancak 15 bini üniversiteli olabildi.
Peki ya sonrası?
Barajlar kaldırılınca üniversite kontenjanları yüzde 99 dolmuş.
Bu konuda adeta sevinç çığlıkları atılıyor.
Fena mı oldu? Kesinlikle hayır.
En azından devlet kaynakları heba olmamış oldu ama keşke meslek yelpazesi çok daha genişletip, ülkemizin gelecek 30 yıllık kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacak kadar mezunu olan alanlara değil de geleceğin mesleklerine yönelik kontenjanlar açılmış olsaydı da doldu diye daha çok sevinebilseydik.
Üniversiteyi kazanan 838 bin öğrencinin bakalım ne kadarı kayıt yaptıracak, ne kadarı yurtlarda yer bulacak, ne kadarı burs alacak, ne kadarı mezun olacak?
En önemlisi de ne kadarı mezun olduğunda, öğrenim gördüğü alanda iş bulacak?
YÖK ve ÖSYM’nin kuruluş amacı ve asli görevi, gençlerimizi ülke ihtiyaçları doğrultusunda en adil bir şekilde seçmek, ilgili üniversitelere yöneltmek ve en iyi şekilde donatmak. Yükseköğretim kurumlarının öğrenime başlama iznini ve kontenjanlarını YÖK belirliyor, seçimini de ÖSYM yapıyor. Bu işi ne kadar iyi yaptıkları ayrı bir yazı konusu. Önemli olan memnuniyet oranları ve kazananların bile yarısından fazlasının memnun olduğunu, doyasıya sevindiğini söylemek abartılı olur.
Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği ortalaması Avrupa ve Amerika’da 12 bin iken, bu rakam bizde bin 500’ü bile bulmuyor. Geleceğin meslekleri diye açıklanan programların toplam kontenjanı ise 3 milyon adaya karşılık sadece 3 bin!..
YÖK ne diyor?
Peki, tüm bu gelişmeler çerçevesinde YÖK ve ÖSYM olaya nasıl bakıyor? KPSS depremi sonrası ÖSYM’den tek satırlık da olsa bir açıklama yok ama YÖK Başkanı Erol Özvar değerlendirmelerde bulundu.
Özvar, barajın kaldırılması ve sınav süresinin uzatılması gibi değişikliklerin, üniversiteleri daha ulaşılabilir hale getirdiğini kaydetti ve şu değerlendirmelerde bulundu:
Önümüzdeki yıllarda da daha kapsayıcı bir sisteme geçerek, kamu kaynaklarının etkin kullanımı için planlamalarımıza devam edeceğiz.
Rekabetçi ve eleyici bir sistemimiz olduğu için öğrencilerin niteliği konusunda kaygımız olmamalı.
YKS yerleştirme sonuçlarına göre, kontenjanlarımızın yüzde 99’unun dolmuş olması sevindiricidir.
Bu veriler, rasyonel bir planlama yapılması durumunda, arz ve talep arasında sağlıklı bir dengenin kurulmasının mümkün olduğunu göstermektedir.
Bugün tüm dünyaca ve akademik çevrelerce yükseköğretimde yer almanın sosyal, kültürel, ekonomik pek çok katkısının bulunduğu kabul edilen bir gerçektir.
Bu minvalde seçkinci bir yükseköğretim anlayışından toplumun her kesimi için kapsayıcı, erişilebilir ve çoğulcu bir yükseköğretim anlayışına geçmenin önemine bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.
Ülkemizin geleceği olan gençlerimizin yükseköğretime erişimlerinin artmasını sevindirici bir haber olarak değerlendiriyorum.
Önümüzde 20 yıl içerisinde bugünkü mesleklerin yüzde 70’i yok olacakken ve hemen her alanda milyonlarca üniversite mezunu varken, bu kervana yenilerini eklemek ne kadar akıllıca? Ben işin içinden çıkamadım, ne olur siz karar verin.
Özetin özeti: Siyaset halktan gelen talep doğrultusunda ülkenin dört bir yanını üniversitelerle donattı. Onları çağa yakışır şekilde donatacak olan ise ilgili kurumlardır!..