Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fal bakmanın bin çeşidi, inandan çok da inanmayanı var. Ama her zaman merak uyandırmıştır. İşte bu yüzden, fala inanma, falsız da kalma diye de bir deyim ortaya çıkmış...
Peki, şimdi, biz, yeni yılın falına nasıl bakacağız?
Herkes için bir kahve içip fincanda görünenleri mi size anlatacağız, yıldızlara bakıp alçalan, yükselen burçlarınıza göre yorum mu yapacağız, bakladan kartlara kadar uzanan çeşit çeşit fal seçeneklerinden birini mi tercih edeceğiz yoksa gazetelerin fal köşelerinde yazılanları mı sizlerle paylaşacağız?
Elbette hiçbiri değil.
İnananlar zaten, inandığı falları ya da falcıları kaçırmıyor, bizimkisi sanki faldan çok, biraz durum tespiti!
Yılbaşı armağanları?
Yılbaşı mesajları, yılbaşı armağanları, kutlamaları, yılbaşı gelenekleri, yılbaşı masaları üzerinden giderek, farklı bir analiz yapmak istiyorum.
Yeni yıla girerken, gelenekçi miyiz yoksa yenilikçi mi?
Örneğin, 20 yıldır aynı takvim ve ajandayı gönderen bir okul, eğitimde inovasyon gerçekleştirebilir mi?
Aynı takvim ya da ajandayı gönderirken, geleneksel olduğu için mi yenisini düşünmüyor, yoksa kolayına geldiği için mi, aynısını tercih ediyor?
Mesajlarda da durum farklı değil, uzun yıllardır, aynı kelime ve aynı temenniyle yeni yılı kutlamak neyin göstergesi?
Kararlılığın mı yoksa rahatlığın mı?
Armağanlarda yenilik yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az.
Armağan dediklerimiz, elbette pahalı armağanlar değil, mini minnacık, gönül alma cinsinden. Ama neredeyse hepsi birbirinin aynı. Keşke, biraz kafa yorulsa! Ama nerdeee...
Kopyala, yapıştır nesli olarak, yenilikçi yönlerimiz tümüyle körelecek ve yakında her şeyimiz birbirine benzeyecek.
Allah’tan modacılar var diyeceğim ama taklitçiliğin en fazlası, maalesef onlarda!
Zekâ ürünü olmalı
Yazılan her kelimenin, gönderilen her armağanın bir mesajı olmalı.
Örneğin, bu yılın en hoş armağanları, hapishanede annelerinin yanında zoraki mahkûm olan çocukların yaptığı resimler, ambalajların üzerine dilimizin yanlış anlamalara yol açan kelimelerini çizip, üzerine doğrularını yazan “Sevgi dilde başlar” çikolataları ve masamıza renk katan beş santimlik rengârenk camdan çam ağacı oldu.
Yenilikçilik sadece teknolojide kalmamalı. Hele ki öğretim kurumları için. Yemek menüleri, eğer çok uzun yıllar hiç değişmiyorsa, o kurumda müfredatta inovasyon beklemek hayal olur.
Yılbaşı demek hindi demek, hindisiz yılbaşı mı olur diyenleriniz elbette olacak. Benim itirazım da zaten hindinin kendisine ya da pişirilme şekline değil. Olamaz da. Ama yılbaşı sofrasında önceki yıllardan farklı, mutlaka yeni bir şeyler olmalı.
Günlerini bile değiştirmeden, bir sonraki yıl, aynı menüyü dayatmak, geleneksel olanı korumak değil, kolaycılıktır.
Hemen herkesin her konuda kriterleri vardır, benimkilerden biri de mini minnacık armağanlar ve menülerdir. Eğer her ikisinde de değişiklik yaratamıyorsanız, farklı alanlarda yeni açılımlar beklemek hayalcilik olur.
Bunun o kadar çok örneğini gördük ki artık hiç şaşırmıyoruz!..
Özetin özeti: Değişimi başkalarından beklemeyin, önce siz yaratın!..