Milli Eğitim Bakanı Selçuk dün televizyonlardaydı. Yeni bir şey söyledi mi? Evet demek zor. Topu gelecek haftaki Bakanlar Kurulu toplantısına attı. Selçuk, yüz yüze yapılacak tek sınavla 22 Ocak’ta öğrencilere karne vermek istediklerini belirtti.
Yarıyıl tatilinin öne alınmasına ilişkin olarak farklı senaryolar olduğunu söyledi.
Merakla beklenen öğretmen atamaları konusunda ise bu alandaki sorumluluğun tek başına kendilerine ait olmadığını ifade etti! Öğretmenlerin bir an önce aşılanması için çalışmaların sürdüğünü ve vadedilen 500 bin tabletten 150 binin dağıtıldığını söyledi!..
Açılım şart!
Öğrenciler evde çok sıkıldı. Uzaktan eğitim ise bıktırma noktasına geldi.
Sıkılan sadece onlar mı?
Ebeveynler de burunlarından soluyor.
Bu olağanüstü koşullarda, kabahatli aramak ve enerjimizi boşuna tüketmek yerine, hep birlikte çözüm için kafa yormalıyız.
Örneğin, herkesi bir ölçüde rahatlatacak ders dışı etkinlikler yapılamaz mı?..
Söz konusu etkinlikleri uzun uzadıya değil, kısa videolar şeklinde hazırlamak ve paylaşmak sanki en doğrusu.
Ders gibi değil eğlenceli ve değer katıcı olmalı.
Örneğin, yemek, spor, müzik, atıkları değerlendirme, resim, ebru, popüler bilim deneyleri, kodlama, fotoğraf, yazı denemeleri, seramik ve daha neler neler...
Öğrencileri ve ailelerini rahatlatacak ve evde yapmalarına olanak sağlayacak her türlü etkinlik videosunu, uzun olmamak koşuluyla, en azından kendi sosyal medya hesaplarında canı gönülden paylaşabiliriz.
Pedagojik bir elekten geçirilerek EBA’da da yayınlanabilir.
Pandemi ve karantina günlerinde gördük ki sınavlar peşinde koşuşturmaktan çocuklarımızın pek çoğu iki yumurta kırıp karınlarını doyuramadı çünkü onlara bunu öğretmedik!
Yine aynı şekilde, farklı hobiler edinmeye zamanları olmadığı için bu konuda da tıkandı kaldılar.
El becerileri konusunda da maharet gösteren, kendi söküğünü diken, kendi odasını temiz tutan, çalışan anne babaları için akşam eve geldiklerinde farklı sürprizler sunan beceriler de kazandıramadık maalesef onlara.
Yaratıcılık böyle zamanlarda gelişir, icatlar zor zamanlardaki ihtiyaçlardan kaynaklanır. Keşke biraz da çocuklarımızın bu yönlerini ortaya çıkartıcı eğitim ve öğrenme modelleri geliştirebilsek.
Çocuklarımıza, zorunlu olarak evde kaldıkları bu dönemde, hem hoş zaman geçirtecek hem de ilgi ve yetenekleriyle birlikte el becerilerini de geliştirecek bu tür etkinlikler, emin olun, akademik eğitim kadar yararlı olacaktır!..
Bu, o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
MEB, bu tür video ya da canlı yayınları kendisi de hazırlayabilir, herkesten destek de isteyebilir.
Ortaya çok yaratıcı fikirler ve uygulamalar çıkacağından kesinlikle eminim.
Eğitimde yeni arayışlar
Mevcut eğitim sistemi zaten tıkandı ve geleceğin eğitim sistemi, kesinlikle bugünkünden çok farklı olacak.
İşte böylesi bir dönem, bu tür arayışların, ete kemiğe büründüğü açılımlar için bulunmaz bir fırsattır.
Yakın bir gelecekte, dünyanın dört bir yanında, yeni eğitim-öğretim modellerine şahit olursak, hiç şaşırmayalım!..
Peki, biz bu yarışta neden geride kalalım?
Tam aksine, yeni öğrenme modelleri yaratarak dünyaya öncü olalım!
Bu konuda uzağa gitmeye hiç gerek yok, eğitim tarihimiz, eğitim reformları konusunda başarı örnekleriyle dolu.
Özetin özeti: Ne olur artık polemiklerle zaman kaybetmeyelim, çünkü yapacak çok işimiz var.
