Milliyet, hiç tartışmasız ülkemizin en önemli markalarından biri.
Kuruluşundan bugüne haberciliğinin yanı sıra toplumsal sorumluluğun en güzel örneklerini verdi.
Birçok konuda öncü oldu, tarihe geçen projelere damga vurdu.
On milyonlarca kişiyi kitapla tanıştırdı, milyonlarca eve kütüphane kurdu. Çanakkale Abidesi’nden Zap Suyu’na köprüye kadar ülkemizin her yerindeydi.
Yazar kadroları, Milliyet TIR’ı ile Edirne’den Hakkari’ye, Artvin’den Manisa’ya ülkemizin her köşesini defalarca ziyaret ederek halkın sorunlarını dinledi. Onunla da yetinmedi, bu sorunları ülkeyi yönetenlere iletti.
Toplumsal sorumlulukların en önemlilerinden birisi de Bilgi-Kültür, Folklor ve Müzik yarışmalarıydı.
Milliyet İlkokullar Arası Bilgi ve Kültür Yarışması, Anadolu liselerine girişin bir ön provasıydı.
Bizim yarışmada dereceye girenler stres atar, büyük sınavın da favorileri olurdu.
Şampiyonlarımızdan pek çoğu sonraki yıllarda ülkemizin önde gelen isimleri oldular.
İl temsilcileri olarak yarışmaya katılmak, ödül almak, öğrenciler için olduğu kadar okullar ve kentler için de büyük gurur kaynağıydı.
Elemeler kentlerde, finaller ise İstanbul’da olurdu ve büyük ses getirirdi.
Milliyet Liseler Arası Müzik ve Folklor yarışmaları ise tam bir efsaneydi.
Finale kalan liselerin İstanbul’da Galatasaray Lisesi önünde başlayıp Taksim’e kadar devam eden kortej yürüyüşleri adeta bir şölendi ve yerli, yabancı turistlerin ilgi odağıydı.
Halk oyunlarımız o dönemde saygınlıklarının doruğuna çıkmış, hemen her gencimizin ilgisini çeker hale gelmiş, yöresel halk oyunları ve milli kültürümüz baş tacı olmuştu.
Yerli ve yabancı türlerdeki müzik yarışması ise o dönemde yüzlerce grubun kurulmasına vesile olmuş, içlerinden pek çoğunun ülkemizin en önemli grupları ve sanatçıları olmalarının mihenk taşı haline gelmişti.
Bazıları halen devam eden araştırmacı gazeteciliğe, edebiyata, sanata, kültüre, spora yönelik diğer yarışmalarımız da “Marifet iltifata tabidir” geleceğinin son halkaları olarak hâlâ parmakla gösterilmektedir.
Yarışmaların her biri özellikle de öğrencilere yönelik olan yarışmalar büyük organizasyonlar gerektiriyordu. Ülkenin dört bir yanındaki elemeler ve İstanbul’daki finaller hem büyük masraflar hem de güven ve birikimin bir sonucuydu.
Çok uzun yıllar gerçekleşen yarışmalara yönelik hiçbir şaibenin yaşanmaması takdire şayandır.
Emeği geçen herkesi, ülkemiz, gençler, veliler, eğitim camiası ve gazetemiz adına canı gönülden kutlarız. Ama içlerinden biri var ki, en çok alkışı hak edenlerden biri de o.
Uzman (Sağlık) Abi önceki hafta sessiz sedasız aramızdan ayrıldı. Üzüldüm hem de çok üzüldüm. Tüm bu yarışmaların arkasındaki en önemli isimlerden biri de oydu.
Sabırlıydı, titizdi, iş bitiriciydi ve tam bir İstanbul beyefendisiydi.
Hiçbir engel onu ve ekibini yıldırmazdı. Bir şey yapılması gerekiyorsa, kar kış, uzak yakın, kolay zor, ucuz pahalı olduğu düşünülmeksizin yapılırdı.
O, yarışmacı gençlerin Uzman Abi’si, velilerin, okulların destekçisiydi. Elemelere gidecek yol parası olmayana bilet gönderir, kıyafet bulamayan ya da alamayan okullara, mutlaka bir yolunu bulur yardımcı olurdu. Finallerde ise Milliyet adına her türlü masrafı o karşılar, her türlü sorunu o çözerdi.
Allah rahmet eylesin. Yakınlarına sabır diliyoruz.
İçinizden birileri mutlaka “Peki, bu yarışmalar neden artık yok?” diyecektir. Haklılar da.
Hep gündemde ama sanki o günkü koşullar ve öncelikler ile bugünküler çok farklı. Popüler kültür, sosyal medya farklı ilgi alanları yarattı.
Gün gelir aynı heyecanla yeniden hayat bulur. Bulmalı da…
Özetin özeti: Geride hoş seda bırakmak en anlamlı mirastır. Ruhun şad olsun Uzman Abi…