Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye son haftalar iki konuya kilitlendi.

İlki milletvekili dokunul- mazlıkları, ikincisi de başkanlık sistemi.

Peki, hukuki çerçeveden bakıldığında ortaya çıkan tablo ne ve ne kadar yol alınabilir?

Prof. Dr. Ersan ŞenGenç Bakış’ta öğrencilerin sorularını yanıtladı.

İşte programdan önemli satır başları...

Sınırı nedir?

-83. maddede 2 dokunulmazlık var. Mutlak kürsü dokunulmazlığı, diğeri de muvakkat dokunulmazlık.

-Diyelim ki bir milletvekili Meclis’te eline bir tabela aldı, Türkiye Cumhuriyeti’ni dörde bölerek birtakım açıklamalar yaptı. Söz, düşünce açıklamalarıyla sınırlı kalırsa, bundan dolayı milletin vekili olarak TBMM’ye gönderilen kişiye, ömrü boyunca milletvekilliği sıfatı bittikten sonra da müdahale edemezsin.

Haberin Devamı

-Bunun dışında bir terör örgütünün sempatizanlığını ortaya koymak suretiyle destekçiliğini yaparak, örgütün fikrini benimsediğini ortaya koyarak, destekleyerek yaptığında ortaya iki manzara çıkar. Ağır cezalık bir durum varsa, Cumhuriyet savcısı doğrudan müdahale eder ve meseleyi TBMM Başkanlığı’na haber verir. Diğeri ise delillerini toplar arama ya da yargılama yapamaz, telefon dinletemez. Delilleri TBMM Başkanı’na gönderir. Oradaki komisyon bu dokunulmazlık kaldırılması talebini dikkate alır veya almaz.

Dokunulmazlıklar kaldırılabilir mi


Dokunulmazlık?

-Suç işleme eğilimi olan insanlar, milletvekili oluyor ve onlara suç işleme özgürlüğü tanınıyor, bunu engelleyelim gibi bir mantıkla olaya bakarsak, yasama dokunulmazlığını kaldırıp, sadece kürsü dokunulmazlığıyla sınırladığınızda, biraz abartarak söylüyorum, hiçbir muhalefet milletvekili parlamentoya giremez ya da korkuyla girer! Akıbetinin ne şekilde olacağı tartışılabilir hale gelir.

-Temsili demokrasilerde, milletvekillerinin parlamentoya korkusuz bir şekilde gelip, diledikleri gibi konuşabilmeleri gerekir.

-Sadece milletvekillerinin dokunulmazlığı yok. Kamu görevlilerinin, MİT mensuplarının, telekomünikasyon iletişim başkanlığı görevlilerinin de var.

-Dokunulmazlık şahsa değil, temsil ettiği halkı özgürce, engelsiz bir şekilde temsil amacıyla verilmiştir.

Haberin Devamı

-Milletvekili ben istifa ettim diyerek milletvekilliğini terk edemez. Meclis’in onayı ya da milletvekilliğinin ölümle veyahut bir daha seçilememesiyle olur. Dokunulmazlık kaldırılabilir. Kişi yargılanabilir. Cezasının infazına başlanır, ancak o durumda ceza alır ise milletvekilliği düşer.

Yargıya güven

-Türkiye hukuk devletidir ama uygulamada sorun var.

-Milletvekili dokunulmazlığı, yargıya olan güvensizlik nedeniyle getirilmemiştir.

-Türkiye’de Cumhurbaşkanımız dahil, herkes, yargıya karşı güvensizlik içindedir.

-Türkiye’de yargı gerçekten bağımsız ya da tarafsız olamıyor. Siyaset, yargıdan elini çekmelidir.

-Türkiye hukuk bilmiyor. Küçük yaşlardan itibaren kişilere hukuk öğretilmeli.

-Türkiye’de hukuk ve hukuk uygulayıcısı, siyaseti takip ediyor.

-Biz etki-tepki ile kanun çıkarıyoruz. Sürekli kanun değiştirmek doğru değil. Değişiklikleri biz bile takip edemiyoruz.

-12 Eylül 2010’da referandum yapıldı ve şu söylendi “Yargı artık tarafsız ve bağımsız”. 17-25 Aralık’ta hükümet canını zor kurtardı.

Haberin Devamı

Hesabını kim verecek?

-Mesele Anayasa ve kanunlar değil. Mesele 2007 kültürü. Ergenekon

-Balyoz adı altında birtakım soruşturmalar fırtınası başladı. Suçsuzluk, masumiyet karinesi vardı ama mahkum olmadan kapalı cezaevlerinde tutulursun. Açık cezaevindeki mahkum kadar hakkın yoktur. Şimdi şu söyleniyor. “Masumiyet karinesi kaldırılsın, neyin nesiymiş kaldıralım”. Bir kimse suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar suçsuzdur muamelesinin öngörüldüğü o ilkeyi kaldır da bak ne oluyor. Başına ne geliyor.

-Türkiye’de şu anda yargı mensupları da esasında sıkıntı altında. Makul sürede yargılanmayan, 5-10 sene sürenlerin, haksız tutuklamaların tazminatları çıkmaya başladı.

-Balyoz, Ergenekon, İzmir casusluk, Şike, Poyrazköy... Türk Silahlı Kuvvetlerinin özüne müdahale edildi. Diyelim ki bir an için bu dış kaynaklı değildi, hukuk gereği yürüdü. Vesayet sistemi kaldırılıyor. Peki, şimdi ne değişti de bu insanlar haklı hale geldi? İğnenin ucunun bir yerlere batması mı gerekiyordu? Hukuk güncel siyasete feda edilecek şekil alabilir mi?

4 eski bakan?

-Bakanların o dönemde yargılanamamasının nedeni dosyaların kaçırılmasından ziyade Meclis soruşturulması açıldı. Fezleke Genel Kurul’da oylandı, kabul görmedi. Yüce Divan’a gitmedi.

-Milletvekillikleri olmadığından yarın bir gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı veya yetkili savcılık ne yapar bunu bilemem. Meclis bir milletvekilinin geçici dokunulmazlığını kaldırdığı takdirde, onu yargılanabilir bir hale getirdiğinde, hangi suçtan kaldırmışsa onunla yargılanabilir hale getiriyor.

Başkanlık sistemi

-Bizde yarı başkanlık sistemi var. Sayın Erdoğandaha önceki cumhurbaşkanlarının kullanmadığı görev ve yetkileri santimi santimine kullanıyor.

-Amerika’da birey, bizde ülke önemlidir.

-Parlamenter sistemin yürüyebileceğine inanan bir insanım ama parlamento şu anda Türkiye’yi temsil etmiyor.

Değiştirilemez maddeler

-Anayasa’nın ilk 3 maddesi değişemez. Kim bunun aksine iş yaparsa yanlış yapar.

-Türk Ceza Kanunu’nun 302. ve 330. maddelerini aşabilirsen kapasiten yeterse aşabilirsin. Bu Anayasa’yı savaşla ya da işgalle kaldırabilirsin. Ama bunu koruyan mekanizmalar var.

-Din ve mezhep üzerinden çatışmaya girersek bunun sonu vahim.

-Öz yönetim bir belediyenin kendi başına yönetilmesi değildir. Bir federatif yapı gibi düşünün. Bu ülkenin belli bir yerinin farklı bir rejime, farklı bir statüye bağlanmasıdır.

Özetin özeti: Hukukun olmadığı yerde gerisi teferruat...