TEOG ve benzeri sınavlar, eğitim sistemimizin bir kez daha sorgulanmasına neden oldu.
Çocukları- mızın hayal gücünü 4-5 seçenekle sınırlamanın, sınav dopinginin, en önemlisi de üretmeye değil de öğrenmeye odaklanmanın getirileri-götürüleri tartışılıyor.
Bilgiyi öğrenmede 17, üretime geçirmede 97. sıradaymışız!..
İşte asıl sorun bu noktada başlıyor!
Üreten bir Türkiye için değil, sınav yarışı için öğrenci hazırlıyoruz!..
Üretim, üretim, üretim...
Bilgi toplumu olmanın yetmediği, bilgiyi üretime hatta katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme döneminden geçiyoruz.
Böyle bir tanım- lamayı çok ağır bulanlar olabilir. Ama milyonlarca veli ve öğrenci için YGS, LYS, KPSS, TEOG gibi sınavlar söz konusu olduğunda zulüm kelimesi çok hafif kalır.
Niye sorusunun cevabını, aynı zamanda bir veli olan bir öğretim üyesinin kaleminden sizlere aktaracağız. Ama gelin önce bu sınavların kime ne kazandırdığına bakalım.
Öğrenci ve velilere bir şey kazandırıyor mu?
Kesinlikle hayır.
Peki ya eğitim sistemine ya da öğretim kurumlarına?
Akademik başarı yerlerde süründüğüne göre evet demek mümkün değil.
Siyaseten bir getirisi var mı?
21 üniversitede çok yakında rektörlük seçimi var. Bu yüzden ne Anayasa değişikliği umurlarında ne laiklik tartışmaları ne de ekonomi! Her biri, kendi içerisinde bir cumhuriyet ve rektörler de, bazı istisnalar dışında kral gibi her türlü güce sahip. Kral oldukları için seçimler önemli hem de çok önemli.
Yani değişen sadece rektörler olmuyor.
Odacısından öğrencisine, asistanından profesörüne kadar herkesi, her şekilde etkiliyor. 21 üniversite arasında Ankara, ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi gibi köklü üniversiteler de var. ODTÜ Rektörü Ahmet Acar, iki dönemi dolduğu için aday olamayacak. Boğaziçi ve İTÜ’de ise bu kez ilginç ötesi bir seçim yaşanacağının sinyalleri şimdiden geliyor!..
Yasaya göre seçim kazanmak yetmiyor!
Seçimlerde ilk 6’ya giren önce YÖK’e gidiyor. YÖK de bunların üçünü eleyerek, kalan üçünü Cumhurbaşkanı’na sunuyor. O da onlardan birisini rektör olarak atıyor.
Bu süreçte, oy oranları hiç önemli değil, bazen tek oy alan bile atanabiliyor...
Gelen duyumlar büyük üniversitelerde çok sayıda adayın olduğu yönünde.
Beyinle ilgili o kadar çok bilme- diğimiz varmış ki öğrendikçe kendimize ne kadar yabancı olduğumuzu daha iyi anlıyoruz.
Beyin uzmanı, sinir bilimci Prof. Dr. Sinan Canan’ın anlattıkları, çarpıcı olmanın ötesinde doğru bilinen yanlışları da ortaya koyuyor. Örneğin, ailesiyle tartışan değil, hiç tartışmayan çocuktan korkun diyor!
İşte önceki gece gerçekleşen Genç Bakış’tan önemli satır başları:
Beyin nasıl güçlenir?
- Size yeni bir şey öğretmeyen, sizin zihninizi zorlamayan her türlü uğraş beyni küçültür.
- En karmaşık bulmacaları çözseniz bile beyninizi küçültüyorsunuz. Beyin otomatik pilot gibi iş yaptığı zaman gelişmez.
- Yenilik, sürprizler, yeni bir dil öğrenmek, yeni insanlarla tanışmak, farklı yerlere gitmek, yeni enstrüman çalmak beyni çok geliştiren bir şey.
Milyonlarca öğrenci ve veli, dün derin bir oh çekti. TEOG sözcüğünü eminim ki artık duymak bile istemeyeceklerdir. Şimdi tüm dikkatler sonuçlarda. Muhtemelen haziran başında açıklanır. Peki, ilk değerlendirmeler ne yönde?
Öğrenciler, iki günlük sınav maratonunda Matematik dışında diğer derslerde fazla zorlanmadı. Yani bir anlamda, sonucu, Matematik performansı belirleyecek. Matematik’ten çok neti olanlar bir adım daha öne çıkacaklar...
Peki, bu yıl da her iki TEOG’da ful çeken çok mu? Binlerce olmasa da yine bir hayli var. Bir, iki hatası olan ya da boş bırakan sayısı ise binlerle ifade edilebilir. İşte bu durumda favori okullara yani Galatasaray, İstanbul Erkek, Kabataş, Robert, Üsküdar Amerikan’a girmek hiç kolay olmayacak.
Yine aynı şekilde fen liseleri de kapanın elinde kalacak? 100 netin üzerinde neti olan kaç öğrenci var? 100 bin mi 200 bin mi? Henüz belli değil ama çok olduğu kesin ve yakında belli olur.
MEB, ilk TEOG’a göre soru seçiminde daha titizdi. En azından bir tarih ve 1 fen sorusu dışında henüz ille de iptal edilsin denilen soru yok! Liselere giriş sürecinde, en önemli aşamanın, lise seçimi olduğunu, bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Ne istediğine doğru
Milyonlarca öğrenci ve veli, bugün derin bir oh çekecek.
TEOG bugün öğle saatlerinden itibaren artık çok fazla bir şey ifade etmeyecek. Kimileri için mazide hoş bir seda olarak kalacak, kimileri için de tüylerini diken diken eden ve hiç hatırlamak istemediği bir anı olacak.
Peki, dünkü oturumlarda sorular nasıldı? Matematik dışında zorlandım diyen çok azdı. Tartışmalı birkaç soru var ama iptali gerektirecek bir soru ya da sorular, en azından şu an için yok gibi.
Zaman sıkıntısı hiç yaşanmadı.
Ful çeken yine çoktu!..
Ve her testte, zorluk derecesi yüksek, ayırt edici soru sayısı sanki üçe, dörde hatta beşe yükseltilmiş izlenimi verdi.
Sınavdan sonra, öğrenci ve yakınlarının yüzü gülüyordu. Kötü geçti diyen çok azdı. Peki, sınav sonuçları açıklandığında, daha da önemlisi, yerleştirme sonuçları açıklandığında yüzler yine gülecek mi?
Bir milyonu aşkın öğrenci ve iki milyondan fazla velinin zorlu TEOG sınav maratonu bugün ve yarın gerçekleşecek.
Öğrencilere dikkat, velilere sabır diliyoruz. Bugün ve yarın da geçecek ve bırakın yıllar sonrayı, birkaç hafta sonra hepsini unutup gideceksiniz.
Ta ki, puanlar açıklanıp, tercihler başlayana kadar.
Bu sürecin en önemli aşaması, tercihler yani okul seçimi!
Çünkü milyonların geleceğini, bir anlamda seçecekleri liseler belirleyecek. Defalarca yazdık ve bir kez daha hatırlatmakta yarar var.
İyi okul yoktur, iyi öğrenci ve iyi öğretmen vardır.
O eğitim kurumlarına değer katan, öğretmenlerin donanımı ve öğrencilerin iddiasıdır. Eğer her ikisi de yoksa okullar ne kadar şatafatlı olursa olsun değişen bir şey olmuyor.
Bugün ve yarın sınav var.
Bir milyonu aşkın öğrenci, iki gün boyunca en doğru liseye girmek için ter dökecek.
Anne babaları da kapıda dokuz doğuracak!
Haksız da sayılmazlar, iyi bir gelecek için çocuklarının iyi bir üniversiteye girmeleri gerekiyor ve bunun yolu da iyi bir liseden geçiyor...
Adayların ve özellikle de velilerin üzerindeki baskı biraz da bu yüzden.
Çünkü veliler için eğitim sorunu yaşayan bir çocuktan daha baş ağrıtıcı bir problem olamaz!..
Yabancı dil