İsmet Yılmaz, Ak Parti iktidarının 6. Bakanı.
Tek tek hatırlayalım:
Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş (Çubukçu), Ömer Dinçer, Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz...
Hepsi de gelir gelmez, bir önceki Bakanın yaptıklarını çöpe atıp, her şeye sil baştan başladı.
Konuya vakıf olmadıkları için de, bu operasyonları bürokratlar yürüttü.
Önceki dönemler farklı mıydı?
Kesinlikle hayır. Şimdi neyse, öncesinde de oydu!
Yani bir anlamda neredeyse son 50 yıldır ve belki daha öncesinde de, MEB'i hep bürokratlar yönetti!..
Her yıl milyonlarca çocuğumuz, gencimiz sınavlara giriyor.
TEOG, YGS, LYS, KPSS, DGS, YDS...
Her biri, ayrı bir ömür törpüsü.
En ufak bir başarısızlık ya da şanssızlık hayatınızı altüst edebiliyor.
İşte bu yüzden, sınavların hem çok adil hem de çok güvenilir ve seçici olması gerekiyor.
Soruların dışarı sızması ya da parayla satılması hiçbir şekilde mümkün olmamalı.
Ama dünden bugüne, ne kadar güvenlik önlemi alınırsa alınsın, merkezi yerleştirme sınavları başladığından bu yana, yani kırk yıldır bunun önüne geçilemedi...
Hafta sonu Gaziantep’deydik. Dönüşte, uçakta Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile Türkiye’nin geleceği ve özellikle de eğitim üzerine uzun uzadıya sohbet etme imkânı bulduk.
Eğitim konusunda, Milli Eğitim bakanlarından çok daha fazla birikime ve vizyona sahip olduğunu söylersek, hiç de abartı olmaz...
Katıldığı törenlerde gençlere yaptığı nasihatlerinde ve uçak sohbetimizde, eğitime verdiği öneme yönelik çok net mesajlar vardı.
Her ne kadar asıl işi para olsa da, o ille de, iyi yetişmiş, ne istediğini bilen, çalışkan, kararlı ve sırada dışı bir gençlik istiyor. Çünkü geleceği ancak onlar inşa edebilir, çıtayı daha yükseklere ancak onlar çıkartabilir diyor.
Kendisini dinledikçe daha iyi gördük ki sadece eğitimin finansmanına ve kalitenin nasıl yükseltilebileceğine kafa yormamış, mesleki eğitimden müfredat programlarının içeriğine kadar her türlü ayrıntıya vakıf olmuş...
Okul çağına gelen üç çocuğu var. Eğitime olan ilgisi biraz da bu yüzden mi diye baktım, evet ama çok daha önemlisi, eğitimin kendi hayatında yarattığı değişimdi!..
Ömrünü ekonomiye adayan ve ekonominin koordinasyonundan sorumlu bir Başbakan Yardımcısı’ndan, para, para, para yerine, eğitim, eğitim, ille de eğitim
Hasan Kalyoncu Üniversi-tesi, çiçeği burnunda bir üniversite ve ikinci mezunlarını daha yeni verdi ama yarattığı algı, en az yirmi yıllık bir üniversite şeklinde.
Peki, bunu nasıl gerçekleştirdiler?
Aynı dönemde kurulan üniversitelerden, bir değil, birkaç adım önüne nasıl geçtiler?
Kuruluşundan bu yana gelişmeleri çok yakından izlediğim için yaptıklarını da, yapamadıklarını da daha net görebiliyorum.
Örneğin hemen her alanda zamanı öylesine hızlandırdılar ki, bazen kendi hızlarına kendileri de yetişemediler.
Hasan Kalyoncu, Gaziantep’teki 4 üniversiteden biri ve ikinci mezunlarını dün verdi. Törenin en ilginç yanı, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in mezunlara verdiği hayat dersleri ve neredeyse her fakültede, ilk üçü paylaşanların üçte ikisinin kız öğrencilerden oluşmasıydı..
Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Baş (Çubukçu), Ömer Dinçer, Nabi Avcı ve şimdi de İsmet Yılmaz...
Pek çoğunun ismini hatırlayan bile yok ama hepsi de Milli Eğitim Bakanı’ydı ve eğitimde derin izler bıraktılar!..
Her gelen bakan bir öncekinin yaptıklarını çöpe atıp, sanki yeni bir iktidar gelmiş gibi her şeyi sil baştan yeniden ele aldı ve Cumhuriyet tarihinin en büyük reformlarını (!) gerçekleştirdi.
Çünkü hangisi gelip, ne yapsa, Cumhuriyet tarihinin en büyük reformu diye söze başlıyordu!..
Milli Eğitim Bakanlığı son 14 yılda tam 6 kez el değiştirdi.
Oysa aynı dönemde önemli bakanlıkların çoğu aynı isimler tarafından yönetildi.
Örneğin Ekonomi’de Mehmet Şimşek, Ulaştırma’da Binali Yıldırım, Sağlık’ta Recep Akdağ!..
İstikrarın olduğu yerde önemli sonuçlar alındı, Milli Eğitim gibi sürekli el değiştiren bakanlıklarda ise adeta patinaj yapıldı.
Son 14 yıldır gençlerin sesi olan Genç Bakış, önceki gece, sezon finalinde, sadece gençlere söz vererek, ülkemizin bugünü ve geleceğine yönelik düşüncelerini aldı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın konuk olduğu daha önceki Genç Bakış’lardan özetlerin de yer aldığı programda, gençlerin bugün için yoğun şikâyetleri olmasına karşın gelecekten umutlu oldukları dikkat çekti.
İşte programdan önemli satır başları:
Yeni kabine?
Binali Yıldırım Cumhurbaşkanı’nın sözünü daha fazla dinleyeceği için Başbakanlığa getirildi.
Hükümet daha yeni kuruldu, bekleyelim bakalım ne olacak? Gelişmelere göre duruşumuzu şekillendiririz.
Yeni Başbakanımız olması gereken bir şekilde gelmiştir. Davutoğlu kırgınlık duysaydı milletvekili olarak kalmazdı. Seçildi ve görevini layığıyla yerine getirdi. Davutoğlu’nun seçimlerdeki mitinglerde halkın nabzını tutamadığı da bir gerçektir.
Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan’ın ve pek çok bakanımızın özgeçmişi mükemmel. Düşük profilli bir kabine tabiri, bu çalışmaları yapanlar için çok acı bir tabir.
Yeni hükümet ülkemize hayırlı olsun.
Yeni kabineye, eğitim çerçevesinden baktığımızda, Bakan da, Başbakan da yeni isimler.
Binali Bey, eğitimi yakından izleyen bir isim.
FATİH projesi başta olmak üzere, eğitime yapılan teknolojik yatırımların en büyük finansörü, o ve onun bakanlığıydı...
İsmet Bey’e gelince, o hep, son hükümetlerin ağır abilerinden birisiydi.
Sessiz, sakin, kararlı, uyumlu ve saygın bir duruşu vardı.
İki “Milli” bakanlığımızdan birini bırakıp, diğerine geldi...
Gerçekten de enteresan bir ülkeyiz.
Bilime verdiğimiz önem nedeniyle paramızın üzerine koyduğumuz DNA sarmalı bile yanlışmış!
Nobel ödüllü bilim insanımız Aziz Sancar, bir basın mensubunun 5 TL’nin üzerindeki DNA sarmalına ilişkin çalışmasını hatırlatması üzerine, paranın üzerindeki sarmalın, olması gerekenin aksine ilerlediğini ve bu yanlışı 5 yıl önce Merkez Bankası’na ilettiğini söylemiş.
Sonuç?
Değişen bir şey yok!..
İngiltere Başbakanı Cameron, bu hızla, ancak 3 bin yılında AB’ye girebileceğimizi söylemiş.
Herhalde şaka yapıyor diyeceğiz ama hiç de öyle gözükmüyor!