Her yıl milyonlarca çocuğumuz, gencimiz sınavlara giriyor.
TEOG, YGS, LYS, KPSS, DGS, YDS...
Her biri, ayrı bir ömür törpüsü.
En ufak bir başarısızlık ya da şanssızlık hayatınızı altüst edebiliyor.
İşte bu yüzden, sınavların hem çok adil hem de çok güvenilir ve seçici olması gerekiyor.
Soruların dışarı sızması ya da parayla satılması hiçbir şekilde mümkün olmamalı.
Ama dünden bugüne, ne kadar güvenlik önlemi alınırsa alınsın, merkezi yerleştirme sınavları başladığından bu yana, yani kırk yıldır bunun önüne geçilemedi...
Şimdi yine ortalıkta garip söylentiler dolaşıyor.
Belki de tümüyle yalan ya da algı operasyonu ama yine de ciddiye almakta yarar var.
Çünkü ne zaman böylesi iddialar ortaya atılsa, arkası geldi!..
Bu konuda halen devam eden yüzlerce dava dosyası, iptal edilen on binlerce diploma ve hapse atılan yüzlerce kişi bunun bir göstergesi.
O kadar farklı amaçlarla bu işi yapanlar var ki duyduğunuzda şaşıp kalıyorsunuz...
Önümüzde yine büyük sınavlar var ve hepsi de çok önemli.
İşte bu yüzden ne olur her türlü iddia ciddiye alınsın!..
İş garantisi
Üzerinde ciddiyetle durulması gereken ve şehir efsanesine dönüşen şikâyet konularından birini gelin ilk ağızdan dinleyelim:
“Sözü uzatmadan direkt konuya girmek istiyorum. Bu seneki KPSS’den önce kulağımıza birtakım dedikodular geldi.
Bir adamdan söz ediliyor.
Kendisine ulaşabilenlerden kadroya sokması karşılığında 20-30 bin lira arasında para istiyormuş (parayı memurluk kesinleşince alacakmış).
Bunun için en az 75-80 puan gerektiğini ve kontenjanı çok olduğundan X sınavına girmelerini istiyormuş.
KPSS’ye hazırlanan eşim bu dedikoduyu duyunca çok üzüldü, motivasyonunu tekrar toparlayana kadar günler geçti.
Neyse dedikodu dedik, olmaz dedik, unuttuk gittik.
Bu sefer ikinci söylenti kulağımıza geldi.
Bu adam kendisiyle irtibat kuranlara geri dönüş yaparak bir şekilde parayı hazırlamalarını ima etmiş. Abbas Bey, mülakat sınavlarında gerçekten böyle bir şeyin olması mümkün mü?
İnsanların hakları, emekleri, çabaları doğru kişiye ödemesi yapıldıktan sonra gasp edilebilir mi? Ya da bu gibi insanlar zaten kazanma potansiyeli olan insanlara umut vererek dolandırıyor mu?..”
Neden ciddiye alınmalı?
Sinek küçük olsa da mide bulandırır derler.
Bu yüzden, zaten tartışmalı olan bu konuda ve özellikle mülakatlarda çok daha dikkatli olmakta yarar var.
Hatta mülakatlar tümüyle kamera kaydı altına alınmalı ki konu yargıya intikal ettiğinde elde deliller olmalı!..
Bu süreçte abartı, yönlendirme ya da yıpratma kampanyaları olmadı mı?
Hep vardı. Olmaya da devam edecek.
Her türlü istismarın panzehiri ise şeffaflıktır.
Her şey ne kadar kamuya açık hale getirilirse, söylentiler o kadar azalacaktır.
Ve bu da o kadar zor olmamalı...
Özetin özeti: Eğer ortada güven yoksa, gerisi teferruattır!..