Hani duy da inanma türünden haberler var ya, bu da maalesef onlardan biri.
Önce şaka sandım. Ama gerçekmiş!
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin Gençlik ve Spor Bakanlığı’na yönelttiği “Öğrenim kredilerinden dolayı haciz işlemi başlatılan kaç kişi var?” sorusuna, Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü tarafından yanıt verilmiş:
2018 yılında vergi dairesine bildirilen borçlu sayısı 279.897 kişi!
Vay, vay, vay...
İçlerinde uzun yıllardır iş bulamayan mezunlar var.
Eminim ki en zor durumda olan, onlardır!
Peki, öğrenciler, mezun olduktan sonra, aldıkları bursların karşılığını ödememeli mi?
Kesinlikle ödemeliler.
Ama bırakalım önce kendilerine gelsinler.
İş bulsunlar, ayakta kalmaya çalışsınlar, yuva kursunlar, daha çok para kazanmaya başlasınlar, işte o zaman, “Borcumuz, borç” deyip, borçlarını fazlasıyla ödeyeceklerdir.
İcra ya da benzeri uygulamalar, zaten bozuk olan morallerini daha da bozmanın ötesine geçmeyecektir.
Hele bir de işsizlerse, ne olur, daha fazla üzerlerine gitmeyelim...
İş var da onlar mı çalışmıyor?..
“Çalışıp borçlarını ödesinler, ne diye bir de onları savunuyorsunuz?” diyenler çok çıkacaktır.
Ama çok yakından biliyoruz ki çalışmak için can atsalar da ne çalışacak iş bulabiliyorlar ne de iş bulsalar bile aldıkları ücretle borçlarını ödeyebilirler.
Örneğin öğretmenleri ele alalım.
Atama bekleyen yarım milyondan fazla öğretmenimiz var.
Pek çoğu da çok uzun yıllardır atama bekliyor!
Ücretli öğretmenlik yapmaya kalktıklarında aldıkları en yüksek maaş 1500 TL bile değil.
Bunun üçte birini borç ödemeye kalksalar, geri kalanıyla nasıl geçinecekler?
Ya da asgari ücretle işe başladıklarında, tümü bile, çarkı döndürmek için yetmezken, bir de kredi borcunu nasıl ödeyecekler?..
Şans vermek gerek!
Devlet, uzun yıllardır, isteyen her öğrenciye burs veriyor.
İhtiyacı olmayan pek almıyor ama hiç ihtiyacı bulunmazken, alan da yok değil!
Mevcut uygulamaya göre, sigortalı bir işe girildiğinde, iki yıl sonra borç ödeme süreci başlıyor.
Eğer işsizseniz, e-devlet üzerinden durumunuzu bildirdiğinizde, süreç biraz daha uzuyor ama en çok birkaç yıl.
Ondan sonra, önce faiz, ardından da ya kefilinize ya da size haciz durumu söz konusu olabiliyor.
Keşke bu konuda daha esnek olabilsek, keşke çok daha fazla öğrenciye karşılıksız burs verebilsek...
Ha bu arada, söz öğretmenlerden açılmışken, yeni mezun öğretmenlerin, ilk atamada değil de biraz piştikten sonra ülkenin en ücra köşelerine gönderilmeleri çok daha doğru olur.
Zor bölgelere ve zor okullara, teşvik sağlanarak, uzman öğretmenlerin gönderilmesi hem daha verimli sonuçlar verir hem de çok daha uzun süre kalırlar.
Gençleri hayata kazandırmaya yönelik kararlar alırken ne olur biraz empati yapalım.
Bu çocuklardan birisinin kendimiz ya da kendi çocuklarımız olduğu gerçeğinden yola çıkalım.
Her şeyden ötesi, hayatın tekme vurduğu gençlere bir de biz vurmayalım.
Onları hayata küstürmek yerine daha fazla kucaklayalım.
Borç dediğiniz nedir ki kazanıldığında mutlaka ödenir...
Biri çok borcunuz var diye ülke olarak bize ambargo koysa ya da haciz uygulasa hoşumuza gider mi?..
Özetin özeti: Gençleri seviyorsak, onlara bunu her koşulda çok daha fazla hissettirmeliyiz!..