Bir erkeğe / kadına aşık olabilir, onun için delirebilir, yanıp tutuşabilirsiniz.
Ancak bu, o insanın sizin için doğru insan olduğu anlamına gelmez.
Bir kaç ay, veya bir sene sonra tamamen farklı hissedebilirsiniz.
Peki, doğru ilişkinin işaretleri nelerdir ?
Mutlaka kişiden kişiye değişir. Herkesin kriteri farklıdır. Ancak partnerinizin size uygun olup olmadığını bilmek için bazı işaretler var.
Çalan zilin sinir bozucu sesiyle uyandı. Saat 07.00'u gösteriyordu.
Uyuşuk hareketlerle güç bela zili kapattı ve on saniye tam bir şuursuzluk hali içinde boş boş etrafına baktı....
Sonra olan oldu ve yaşadıkları bir bir zihnine hücum etmeye başladı. Göz pınarlarındaki yaşların akmasına engel olamıyordu.
Keşke zaman dursaydı ve hiç bir şeyi hatırlamasaydım sonsuza dek diye düşündü, kalbindeki acıyı derinden hissederek.
Böyle olacağını biliyordu, bir süredir çalıştığı yaşam koçu "yas dönemi sancılı geçebilir, canın yanabilir, ağlamak isteği duyabilirsin sık sık..." demişti. Bir an önce bu acının geçmesini dileyerek, yatağından kalktı, banyoya doğru yürüdü.
Yüzünü yıkarken aynada kendi yansımasını gördü. Son bir senedir çektiği acılar, yaşadığı duygusal iniş, çıkışlar onu ne hale getirmişti. Cildi eski parlaklılığını yitirmiş, gözlerindeki ışıltı kaybolmuştu. Suratındaki mutsuz ve asık ifade onu ne kadar da yaşlı gösteriyordu.
Ayna çalışmasını yapması gerekiyordu. Çalıştığı yaşam koçu her sabah mutlaka yapmalısın, kendini sevebilmen için bu alıştırmaları her sabah düzenli olarak yapman çok önemli demişti.
Ama yapmak istemiyordu, içindeki o ses "Ne gerek var hayır yapm
Aşk, yaşamımızı etkileyen en temel enerjilerden biridir.
Evrendeki enerjilerin birbirleri ile olan ilişkisini belirleyen yasa, çekim yasasıdır ve tüm deneyimlerimizin kaynağıdır.
Çekim yasasının en temel unsuru, enerjidir. Yani manyetik çekim gücümüzün niteliği hayatımıza neleri çektiğimizi belirler.
Bu, hayatımızdaki tüm alanlar için değişmez bir kanundur.
Eğer kendimizi sevmiyorsak ve değer vermiyorsak, kuvvetle muhtemel duygusal hayatımızda da bizi sevmeyecek ve değer vermeyecek kişileri hayatımıza çekip sürekli mutsuz ilişkiler yaşarız.
Tam tersi kendimizi çok seviyor, değer veriyor ve önemsiyorsak, yaydığımız enerji gereği hayatımıza bizi sevip, değer verecek kişileri çekeriz yaşantımıza ve duygusal yaşantımız mükemmel seyreder.
Örneklerde görüldüğü gibi, çekim yasası manyetik çekim gücümüzle aktive olur. Burada en belirleyici olan, manyetik enerji alanımızı oluşturan titreşimimizdir.
İşimizde, evimizde, tüm ilişkilerimizde yaşadığımız, yaşayacağımız her şey, yarattığımız enerjinin somutlaşmış halidir.
Kişisel enerji katsayımız nasıl bir duygusal ilişki ve aşk yaşayacağımız potansiyelini belirler.
İlişkiler
Bitmiş ilişkilerinden kopamayan ve halen bir ilişki içindeymiş gibi yaşayan bir çok kadın / erkek tanıdım.
İlişkinin bittiğini kabul edemeyen bazıları bunalıma, bazıları da depresyone girmişti. Bazıları ise derin bir üzüntü ve hüsran içinde yaşıyorlardı.Yaşam enerjileri adeta tükenmişti.
İlişkilerde takılıp kalma tutumu kişilerin yaşam enerjisini çalar. Bu kişiler, enerji alanlarını günden güne kirletirler.
Kişinin karşısındaki kişiden, ilişkiden kopamama nedeni çoğunlukla bilinçaltındaki kayıtlarla ilgilidir.
Bunları kişisel düzeyde bulup, nötrlemek zor olabilir. Bu durumlarda profesyonel bir yardım almak gerekir.
Ben sizlere bugün mantık düzeyinde yapılacaklarlardan bahsetmek istiyorum.
1. Zor gelebilir ama ilişkinin bitişini kişisel olarak algılamayın
Bunu yaptığınız an, sizde de bir sorun olduğunu kabullenmiş olursunuz. Bu da kurban psikolojisine girmenize neden olabilir. Oysa gerçek bu değildir. Bu tür bir değerlendirme acınızdan kurtulmanızı sağlamaz. Tam tersi yarattığı kötü düşünceler, yaydığınız enerjiyi daha da negatif bir hale getirir.
2. Saygınlığınızı koruyun
Acınızdan kurtulabilmek adına asla yalvarmayın,
Renkler hayata güzellik katan sihirli güçlerdir.
Dikkat ettiniz mi, hepimizin favori bir rengi vardır ve o rengi kullanmayı çok severiz. Çünkü sevdiğimiz rengin gücüne ihtiyacımız vardır.
Tüm renklerin bir enerjisi var. Bizler bu enerjileri doğru kullandığımızda hayatımızdaki değişiklikleri fark etmeye başlarız.
Gelin birlikte göz atalım renklerin enerjilerine ve hayatımıza kattıklarına.
Kırmızı :
Kırmızı teşvik edici bir renktir. Cesaret ve özgüven aşılar kullanan kişilere. Aktif satış yapan kişilerin giyimde kırmızıyı tercih ederlerse satışları artar. Fizyolojik olarak adrenalin salgılandığı için kalp atışlarını hızlandırır. Aşkın, sevginin, tutkunun ve cinselliğin rengi de kırmızıdır. Bu alandaki enerjinizin yükselmesini ve tutkunuzun artmasını istiyorsanız, kırmızı rengin gücünden mutlaka yararlanmalısınız.
Turuncu :
Turuncu enerji veren bir renktir. Eğer çalışıyorsanız ve enerjinizin azaldığını hissediyorsanız mutlaka giysilerinizde turuncu rengi tercih etmelisiniz. Turuncu sosyalleştirir ve espri anlayışını yükselterek bulunulan ortamda duygulara yeniden yön verir. Pozitif düşünceyi yeniden yapılandırır. Huzur, keyif ve zevk katan enerji yapısı ile sizi
Dünyada görmeyi istediğiniz değişimin, ta kendisi olmanız gerekir. / Gandhi
İlişkiler ile ilgili çalıştığımız birçok danışanım (bay/bayan) var.
Çalışmalar esnasında bir bölüm vardır. Danışanlar hayatlarına çekmek istedikleri partnerlerin özelliklerini yazarlar. Bazen liste o kadar uzar ve ölçülemez boyutlara ulaşır ki araya girmek zorunda kalır ve sorarım.
- Peki, bu yazdığınız özelliklere siz haiz misiniz?
Şaşıran danışan önce düşünür ve sonra cevap verir.
- Hayır, birçoğuna haiz değilim herhalde.
O zaman lütfen tekrar düşünün ve yazmaya devam edin derim.
Özellikle de sevgi ve aşk konusunda büyük bir açlık içindedir birçok danışan.
Soruların gücünü kullanarak, odağınızı kontrol edebilir, doğru sorular sorarak, yaşamınızı istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz.
Aslında kendinize sorduğunuz her soru, bilinçaltınıza verdiğiniz ciddi birer emirdir.
Bilinçaltınız bu sorunun cevabını bulmak ve size göstermekle yükümlüdür. Bu yüzden kendinize sorduğunuz soruların mantıklı zihninizle cevabını aramak yerine sorup bıraktığınız takdirde, bilinçaltını harekete geçirmiş olacaksınız.
Şimdi sizlerle paylaşacağım hikaye bunun kanıtı yaşanmış bir hikayedir.
Güçlü soru sorma yöntemi, Stainley Lech’in hayatını kurtardı.
Bir gece Nazi'ler fırtına gibi evine daldılar ve ailesiyle birlikte onu da bir koyun sürüsü gibi, Karakow’daki ölüm kampına götürdüler. Ailesi gözünün önünde öldürüldü.
Zayıf, acılı ve aç haliyle diğer tutuklularla birlikte toplama kampında, gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyordu. Bu vahşette nasıl sağ kalınabilirdi? Her nasılsa bir şekilde yaşamını sürdürüyordu. İçinde bulunduğu kabusa bakarak, bir gün daha burada kalırsa öleceğinden emin olmuştu.
Kararını verdi, kaçmak zorundaydı. En önemlisi, ondan önce hiç kimsenin kaçmayı başaramamasına rağmen, kaçmanın bir yolunu bulabileceğine in
Soruların gücünü kullanarak, odağınızı kontrol edebilir, doğru sorular sorarak, yaşamınızı istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz.
Aslında kendinize sorduğunuz her soru, bilinçaltınıza verdiğiniz ciddi birer emirdir.
Bilinçaltınız bu sorunun cevabını bulmak ve size göstermekle yükümlüdür. Bu yüzden kendinize sorduğunuz soruların mantıklı zihninizle cevabını aramak yerine sorup bıraktığınız takdirde, bilinçaltını harekete geçirmiş olacaksınız.
Şimdi sizlerle paylaşacağım hikaye bunun kanıtı yaşanmış bir hikayedir.
Güçlü soru sorma yöntemi, Stainley Lech’in hayatını kurtardı.
Bir gece Naziler fırtına gibi evine daldılar ve ailesiyle birlikte onu da bir koyun sürüsü gibi, Karakow’daki ölüm kampına götürdüler. Ailesi gözünün önünde öldürüldü.
Zayıf, acılı ve aç haliyle diğer tutuklularla birlikte toplama kampında, gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyordu. Bu vahşette nasıl sağ kalınabilirdi? Her nasılsa bir şekilde yaşamını sürdürüyordu. İçinde bulunduğu kabusa bakarak, bir gün daha burada kalırsa öleceğinden emin olmuştu.
Kararını verdi, kaçmak zorundaydı. En önemlisi, ondan önce hiç kimsenin kaçmayı başaramamasına rağmen, kaçmanın bir yolunu bulabileceğine ina