18.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
TÜRKER KARAPINAR Ankara
Yıldırım’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia ettiği kaydedilen kararda, “Yakalanan veya gözaltına alınan kişi, cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı hemen serbest bırakılmayı sağlamak amacıyla sulh ceza hakimine başvurabilmektedir. Başvurucunun başvuruda bulunduğuna ve bu başvurusunun sonuçsuz kaldığına dair herhangi bir bilgi ya da belgeye yer verilmemiştir. Başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir” denildi.
Kararda, TBMM Genel Kurulu’nun Yıldırım’ın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair bir karar almadığı, yapılan anayasa değişikliği ile belirli aşamalardaki dosyalarla ilgili olarak yasama dokunulmazlığı yönünden bir istisna getirildiği ve tutuklama kararına konu suçların bu istisna kapsamında olmadığı yönünde bir iddianın bulunmadığı belirtildi. Nitekim Yıldırım’ın tutuklandığı suçlamanın bu istisna kapsamındaki dosyadan olduğu kaydedilen kararda, “Başvurucunun yasama dokunulmazlığı nedeniyle tutuklanamayacağı söylenemez. Bu yönüyle tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır” denildi.
‘Bir kural yok’
Yıldırım’ın tutuklanmasının siyasi faaliyetlerini yerine getirmesine engel olacağını, bu nedenle AYM’nin bazı kararlarını emsal göstererek tutuklanmasının ölçüsüz olduğunu ileri sürdüğü belirtilen kararda şöyle denildi: “AYM, bugüne kadar bir millletvekilinin tutuklanmasının hukuki olmadığı yönünde herhangi bir karar vermemiştir. AYM, vekillerin tutukluluğuyla ilgili daha önce verdiği kararlarda seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarıyla bağlantılı olarak sadece tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin şikâyetleri incelemiştir. Yasama dokunulmazlığına istisna getirildiği veya dokunulmazlığın kaldırıldığı durumlarda vekillerin tutuklanmayacağına ilişkin anayasal bir kural bulunmamaktadır. Dolayısıyla milletvekilliği, başlı başına tutuklamaya engel teşkil etmemektedir.”