22.05.2019 - 09:00 | Son Güncellenme:
AA
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni askerlik sistemin kanunlaşmasıyla silah altındaki askerlerin terhis olup olmayacağına yönelik soruya "Olabilir" yanıtını vererek, sistemin hemen uygulamaya girip girmeyeceğine ilişkin, "Bunun kararını tabii Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK olarak bu kanunun yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz" dedi.
Akar, yazılı ve görsel basının Ankara temsilcileri ile Milli Savunma Bakanlığı'nda düzenlenen iftarda bir araya geldi. Yeni askerlik sistemini tüm detaylarıyla açıklayan Bakan Akar, "Askerlik sistemi ile ilgili 1927'den beri devam eden yasalarımız var. Değişen zaman, ihtiyaç ve imkanlar gibi etkenleri de dikkate alarak Sayın Cumhurbaşkanımızın da direktifleri doğrultusunda, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkinliğini, caydırıcılığını, saygınlığını tam olarak temin edelim, burada herhangi bir hata, eksiklik, yanlışlık olmasın diğer taraftan da sistem öngörülebilir olsun şeklindeki yaklaşımla bu sistemi kurgulamaya çalıştık" diye konuştu.
1111 ve 1076 SAYILI KANUNLAR KALDIRILACAK
Yeni askerlik sisteminin TSK'nın ihtiyacının karşılanması başta olmak üzere öngörülebilir, süreklilik, eğitim, mesleki ve sosyal gelişim ihtiyaçlarıyla eğitimli insan kaynağının etkin ve verimli kullanılmasını gibi özelliklere sahip olduğunu vurgulayan Bakan Akar, "Bu çerçevede hazırlanan kanun teklifinin yasalaşmasıyla 1111 Sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu kaldırılacak" dedi.
Akar, bununla ilgili diğer yasal düzenlemelerin de yeni çalışmayla birleşeceğini belirterek, "Yeni askerlik sistemi göründüğünden çok daha büyük bir olay. Bunu inşallah kazasız, belasız tamamlayacağız. Burada önemli bir değişim, dönüşüm, gelişme içindeyiz. Ülkemiz, milletimiz için en istenilen çözümü yapmaya gayret gösterdik. İnşallah bu da bu şekliyle gerçekleşmiş olacak" ifadesini kullandı. Yeni sisteme yönelik çalışmaların Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Hazine ve Maliye, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Tarım ve Orman Bakanlıkları ve YÖK başta olmak üzere, diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini anlatan Bakan Akar, "Olabildiğince ayakları yere sağlam basan, duygusallıktan uzak, tamamen objektif kriterlere bağlı, sürdürülebilir, öngörülebilir bir sistem olması noktasında gayret gösterdik" diye konuştu.
'İLAVE GÜÇ KAYBINA NEDEN OLUYOR'
Silah altına alınabilecek durumda şu anda 2 milyon 200 bin yükümlünün olduğunu belirten Bakan Akar, "Bunlardan silah altına alınamayan yükümlülerin en büyük bölümünü 1 milyon 600 bin ile öğrenim nedeniyle erteleyenler oluşturuyor. Lisede, üniversitede, lisansüstü eğitimde olup da askerliğini erteleyenler gayet normal. Fakat bunun yanı sıra askere gitmeyi geciktirip bedelli askerliği beklemek için çeşitli yol ve yöntemlerle üniversite veya lisansüstü eğitimi yapmak gibi çalışmalara giren gençlerin olduğunu hepimiz biliyoruz." ifadelerini kullandı. Mevcut sisteme göre meslek yüksek okulu mezunlarının yedek subay olamadığını ve kısa dönem askerlikten yararlanamadığını hatırlatan Akar, "Sırf bunlardan yararlanabilmek için kendi mesleğini bırakıyor, üniversiteye gidiyor, oradan dört yıllık diploma almaya çalışıyorlar. Bu da ilave güç kaybına neden oluyor" dedi.
Mevcut sistemde her sene yaklaşık 700 bin gencin 20 yaşını doldurarak askerliğe elverişli hale geldiğini dile getiren Bakan Akar, "Bizim normal olarak askere alabileceğimiz sayı ise 400 - 420 bin arasında. Burada kalan yaklaşık 280 bin gencimizin durumu ne olacak? Burada birikim oluyor" diye sordu. Bedelli askerlikle ilgili yapılan projeksiyonlara ilişkin de bilgi veren Bakan Akar, "Biz '15 bin lira' dersek ne olabilir, '30 bin lira' dersek ne olabilir, '50 bin lira' dersek ne olabilir diye tek tek çalıştık. Hem Silahlı Kuvvetlerin hem gençlerin ihtiyacını karşılamak bakamından en optimal çözümün 30 bin lira civarında olması gerektiği ortaya çıktı" dedi.
BİR AY TEMEL ASKERLİK EĞİTİMİ
Yeni askerlik sisteminde yükümlü kaynağının "yükümlü erbaş/er", "yedek astsubay" ve "yedek subay" olarak sınıflandırılabileceğini ifade eden Akar, bunların yanı sıra bedelli ve dövizli askerlik uygulamalarının da yer alacağını söyledi. Akar, askerliğe başvuranların bir kısmının bedelli, bir kısmının dövizli yapacağını diğerlerinin de "yükümlü erbaş/er", "yedek astsubay" ve "yedek subay" olacağını belirterek, "Yapılan hesaplamalar sonucu bir yılda 145 bin kişinin bedelli askerlik yapabilmesi mümkün. 145 binden fazla bedelli başvurusu olursa durum ne olacak? Milli Savunma Bakanlığı Askeralma Genel Müdürlüğünde öğretmenlerimizde, doktorlarımızda olduğu gibi kura olacak. Kuranın şekli yapılan tecrübelerden istifade edilerek belirlenecek" diye konuştu.
Yeni sistemin lise ve altı mezunlarının yanı sıra lisans, lisansüstü ve meslek yüksek okulu mezunlarından isteyenlere de ihtiyaçlar kapsamında askerlik görevini er olarak yapabilme imkanı tanıdığını vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"Bu gençlerimiz gelecek, bedelli isteyenler dahil, bir ay temel askerlik eğitimi yapacaklar. Millet olmanın, asker olmanın gereği burada bir aylık eğitimi alacaklar. Bu program üzerinde önemle duruyoruz. Gençlerimizin hem günlük hayatına hem de gelecek hayatlarına etki edecek bilgileri içerecek bir eğitim vermeye çalışacağız. Bu bir aylık eğitim süresince buraya gelen gençlerimiz her zaman olduğu gibi cüzi miktarda harçlık alacaklar. Bir aylık eğitimin ardından bedelli askerlik yapanlar ayrılacak ve faaliyetleri tamamlanacak. Kıtalara gidenler ise 5 ay daha görev yapacaklar. Temel askerlik eğitimi ile 6 ay bittikten sonra ihtiyaç ve isteğin yanı sıra kadroya göre buradakilere 'İkinci bir altı ay er olarak maaşlı görev yapmak istiyor musun' diyeceğiz. 'Evet' demesi için bazı imkan ve fırsatlar da vereceğiz. Bu dönemdeki aylık harçlık 2 bin lira civarında bir para olacak. Mehmetçik 6 ay daha burada görevini yapacak. Bunu yapmamız lazım çünkü 6 aya indirdiğimiz zaman kadrolarımız boşalacak. Öyle olmaması için varsayımımız buradaki erlerimizin en az yarısının, üçte birinin kalması esasına dayalı. Onların kalabilmesi için harçlık adı altında maaş veriyoruz ayrıca hizmet borçlanması, muhtaç asker ailelerine yardım, deniz ve şehir içi toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanma, müzelerin ücretsiz ziyareti gibi imkanlar sağlanacak. Askerlik bittikten sonra da TSK'ya personel temininde öncelik kazanacaklar ve TOKİ'de önceliğe hak kazanacaklar. 6 aylık askerliği er olarak yaptıktan sonra 6 ay daha maaşlı askerlik yapanlara bu sürenin sonunda yeniden 'Kalmak ister misiniz' diye soruyoruz. Eğer ihtiyaç, istek, performans değerlendirmesine göre söz konusu Mehmetçik yeterli performansı, yeterli kriterleri sağlayabiliyorsa sözleşmeli erbaş ve er veya uzman erbaş olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine katılacak ve sözleşme yapılacak. Bu sözleşmesinin sonunda maaş, OYAK, lojman, sağlık ve sosyal güvence ile ilgili bir takım haklardan yararlanabilecek. Bu gençler okul, bedeni performans, sicil gibi gerekli kriterleri sağlarsa belli bir kontenjan dahilinde bir sınavı müteakip astsubay olabilecekler. Astsubaylıktan belli bir süre geçtikten sonra belirlenen kriterleri sağlayanlar da subay olabilecek. Er olarak başlayacak, subay olacak belki de general olacak."
YEDEK SUBAYLIK
Bedelli ve dövizli askerlikten sağlanacak gelirle yükümlü erbaş ve erlerin maaşları ile diğer giderlerin karşılanabileceğini ifade eden Akar, "Bütçeye herhangi bir yük teşkil etmeden bu sistemin kendi içinde dönmesini amaçlıyoruz" dedi. Yeni sistemle birlikte çok önemli olarak nitelendirdiği "yedek astsubaylık" uygulamasının da hayata geçirileceğini açıklayan Bakan Akar, şöyle konuştu:
"Yedek astsubaylıkla, meslek yüksek okulunu bitirdikten sonra herhangi bir şekilde zorlamayla 4 yıllık okul bitirmenize gerek yok diyoruz. Mesleğinizi seviyorsanız bunu yapın, askerlikten dolayı bunu değiştirmeye kalkmayın, böylece ara personel konusunda da sıkıntı oluşmasın istiyoruz. Yedek astsubaylığa kontenjanların uygun olması ve istemeleri durumunda lisans ve lisans üstü mezunları da başvurabilecek. Buraya geldiklerinde iki aylık temel ve sınıf eğitiminin ardından maaşlı olarak 10 ay faaliyetlerini yapacak. Toplamda 12 ayın bitirilmesinin ardından gençler isterse terhis olabilecek. İstek, ihtiyaç ve kadroya göre kendilerine 'Kalmak ister misiniz' diye soracağız. Kalmak isteyenler astsubay olarak devam edecek. Yine astsubaylığa müteakip istenilen kriterleri karşıladıkları takdirde subaylığa geçebilecek."
PEŞİN ÖDENECEK
Akar, yedek subaylık sisteminin de devam edeceğini belirterek, "Bedelli askerlik konusunda, 40 bin gösterge asteğmen maaşına tekabül ediyor, asteğmen maaşı da bugün itibarıyla aşağı yukarı 5 bin küsür lira. Dolayısıyla 6 aylık asteğmen maaşından bahsediyoruz. Bedelli 30 bin lira, dövizle askerlik ise bunun avro karşılığı olacak" diye konuştu. Bedelli askerlik bedelinin 30 bin lira olarak sabit kalıp kalmayacağı sorulan Akar, "Aynı kalmayacak. 40 bin gösterge diyoruz, asteğmenin maaşı her yıla göre değişiyor." yanıtını verdi. Yeni sistemin gündeme getirilmesinin ardından tek eleştirinin "30 bin liranın fazla olduğu" yönünde geldiğini aktaran Bakan Akar, "Yaptığımız objektif çalışmalarda, projeksiyonlarda bunun normal olduğunu değerlendiriyoruz. Bu sistemin karşılanması için bizim buna ihtiyacımız var. Diğer türlü sistem kendi kendini karşılayamıyor, desteklemiyor. Ayrıca bu miktar bir seferde, peşin olarak verecekler" dedi.
Geçmiş dönemdeki bedelli askerlik uygulamalarının ücretlerini de hatırlatan Bakan Akar, "1987 yılında 2 bin 900 dolar, 1992'de 3 bin 200 dolar, 1999'da 8 bin 100 dolar, 2012'de 16 bin dolar, 2014'te 8 bin 300 dolar ve 2018'de 2 bin 860 dolar yani 15 bin lira. O günün şartlarına göre yapılan değerlendirmeler var. Bu her seferinde tartışma konusu olmasın ve öngörülebilirlikten dolayı herkes bilsin ki 'Ben bedelliden yararlanmak istersem 30 bin lira civarında para vermem gerek'."
'EN KISA ZAMANDA BİTİRECEĞİZ'
Sözleşmeli erbaş ve er olan bir gencin ne kadar sürede subay olabileceğine yönelik soru üzerine Akar, "Burada kriterler var. Kişilere bağlı. Sözleşmeli erbaş veya er olan birinin astsubay olabilmesi için yüksek okul bitirmesi lazım. Onu, istenilen performansı gerçekleştirecek, rütbe bekleme süresini tamamlayacak dolasıyla hesabı yapıldığında en geç 10 sene içinde subay olabilecek" yanıtını verdi. Akar, "İster uzman, ister astsubay olsun okulunu bitirme, sınavlara girme imkanları vereceğiz" dedi. Sistemin kanunlaşmasıyla beraber silah altındaki askerlerin terhis olup olmayacağı sorulan Bakan Akar, "Olabilir" yanıtını verdi. Akar, sistemin hemen uygulamaya girip girmeyeceği sorusunu da "Bunun kararını tabii Cumhurbaşkanımız ve Meclis verecek. Biz TSK olarak bu kanunun yayımlandığından itibaren yürürlüğe girmesiyle birlikte çıkabilecek sorunlara karşı tedbirlerimizi almaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Yeni sistemin ne zaman hayata geçirileceğine yönelik soru üzerine Bakan Akar, "En kısa zamanda bitireceğiz" karşılığını verdi. "Ramazan bayramından önce yeni sistem yasalaşır mı" sorusu üzerine "Çıkar inşallah" dedi. Askerlik süresine yönelik soru üzerine Bakan Akar, "Herkes için 6 ay yapma şansı var" dedi.
ERTELEME YAŞ SINIRI
Eskiden gençlerin bedelli askerlik çıkar umuduyla okullarını uzattıklarına dikkati çeken Bakan Akar, "Lisede 29 olan erteleme yaş sınırını 22'ye indiriyoruz, Meslek liselerine artı 3 sene daha ekliyoruz 25 yaşına kadar devam etme şansı veriyoruz. Meslek yüksek okulları ve lisans 28, lisansüstü 32, doktora 35, tıp 35, sporcu 35 yaş oluyor. Bunları aşağı çekerek lüzumsuz beklemeleri, tıkanıklıkları ve insanların bir an önce bu işi bitirerek işlerini güçlerini yapmalarını sağlamayı hedefliyoruz " dedi. Yeni askerlik sistemindeki özel düzenlemelere ilişkin de bilgi veren Akar, şöyle devam etti:
"Özellikle doğuda, güneydoğuda, Suriye'nin kuzeyinde, Irak'ın kuzeyindeki görev yapan birliklerimizde bizim doktor ihtiyacımız var. Bu konuda Sağlık Bakanlığımızla çalışarak askerlik hizmetini yedek subay olarak yapan doktorlar, devlet hizmet yükümlülüğünü tamamlamış olacak. Dolayısıyla bu bize büyük bir avantaj sağlayacak. Doğudaki, güneydoğudaki ve sınır ötesindeki birliklerimizin de doktor ihtiyacını bu şekilde azami düzeyde karşılayacağımızı değerlendiriyoruz. Bunun TSK açısından hakikaten günümüzün gelişen ve değişen muharebe, operasyon şartlarına, ihtiyaçlarına cevap verdiğine inanıyoruz. Profesyonelleşme dediğimiz dengeyi sağladığını değerlendiriyoruz. Bir aylık eğitimin gerçekten önemi var. Askerlik iyi yapılır, planlanır bölük, tabur, tugay komutanı işine sahip çıkarsa gerçekten bir şeyler veriyor. Buna ilaveten üniversitelerle konuşarak oradaki programı daha etkin hale getirmeye çalışıyoruz. Sonuç olarak askerlik kısalıyor ve eşitleniyor. Yedek subay ve yedek astsubaylığı saymayın o ayrı bir konu. Normal olarak herkesin yükümlü olarak gördüğü şey 12 aydan 6 ay iniyor. Bu konuda da bizim TSK mensuplarının çok büyük fedakarlığı var. Yeni sistemle vatandaşa çeşitli seçenekler sunuluyor. İster yedek subay, ister yedek astsubay isterse sözleşmeli erbaş, er veya uzman erbaş olarak görev yapanlara maddi olarak kendisinin, ailesinin ihtiyacını bir nebze de olsa karşılama imkanı veriyor."
Akar, yeni sistemin TSK açısından harbin değişen doğasına uyum sağlanması, profesyonel/yükümlü askerlik dengesinin temin edilmesi, tüm vatandaşlar tarafından genel askeri eğitimin alınmasının sağlayacağı getiriler, TSK'nın tarihsel vasfı olan halkın farklı kesimlerinden oluşmasının devam edecek olması, operasyonel kapasitenin artması ve caydırıcılığa katkı sağlanması, yedek astsubaylık sistemi ile insan kaynaklarının etkin kullanımı ve bedelli geliriyle TSK ihtiyaçlarının karşılanması hususlarının önemli faydalar sağlayacağı; genel kamusal faydalar açısından ise askerliğin kısalması ve eşitlenmesinin getirdiği avantajlar, vatandaşa sunulan opsiyonların artması, fırsat eşitliğinin sağlanması, TSK'da istihdam imkanlarının artırılması, öğrenim hakkı güvencesinin temin edilmesi, askerliğin sosyal yardımlarla ödüllendirilmesi, planlanabilir/öngörülebilir bir sistem ile insan kaynakları israfının engellenmesi gibi faydalarının olacağını da belirtti.
'ELİMİZDEN GELEN GAYRETİ GÖSTERİYORUZ'
Türkiye'nin çevresinde önemli gelişmelerin, çatışmaların, belirsizlik ve istikrarsızlıkların olduğuna dikkati çeken Bakan Akar, birlik ve beraberliğin önemine değinerek, "Ülkemiz, milletimiz için ne yapmamız gerekiyorsa, görevimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" diye konuştu. Akar, 780 bin kilometrekare vatan toprağı, 462 bin kilometrekare "Mavi Vatan" ile bunların hava sahalarının korunması ve kollanması için faaliyetlerini aralıksız sürdürdüklerini belirterek, "82 milyonluk asil milletimizin güvenliğini, rahatını, huzurunu sağlamak için gece-gündüz, dağ-bayır demeden çalışmalarımız devam ediyor. Mehmetçik her türlü gayreti göstererek yeri geldiği zaman ter, yeri geldiği zaman kan dökerek kendisine verilen görevi ciddiyet ve samimiyetle yerine getirmeye çalışıyor" ifadesini kullandı. Türkiye'nin hudutlarına ve halkına karşı ciddi risk, tehdit ve tehlikelerin olduğunu belirten Bakan Akar, şunları söyledi:
"Bunlara karşı mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Bunun birincisi FETÖ. Çünkü en tehlikeli düşman, en yakın düşmandır. FETÖ'nün içimizden temizlenmesi için elimizden gelen gayreti gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. FETÖ ile ilgili 15 Temmuz'dan itibaren bugüne kadar 16 bin 677 ihraç var. 7 bin 335 personel hakkında adli, idari işlem devam ediyor. Ayrıca Bakan onayı ile 1567 personel de idari sebeplerle Silahlı Kuvvetlerle ilişiği kesildi. Bu mücadele bitti mi? Hayır, bitmedi, devam ediyor. Nasıl devam ediyor? Tamamen içinde bulunduğumuz kurallar çerçevesinde. Kurallar da, yeni bilgi, belge veri çıktığı takdirde yargı ile koordineli, ilgili komutanlıklarla koordineli bir şekilde bunların gereği aksaksız, eksiksiz, aynı tempo, şiddetle yapılıyor. Bakanlık olarak olayları yakınen takip ediyoruz, yasal yönden, idari yönden yapılması gereken ne varsa bunların aksaksız ve eksiksiz Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki bütün kurum, kuruluş ve birliklerde aynı şekilde, şiddetle, tempoda yapılması için her türlü tedbiri aldık, almaya devam ediyoruz. Burada bir farklılık, bizim buna müsaade etmemiz söz konusu değil."
Diğer tehdidi terör örgütü PKK/YPG'nin oluşturduğunu ifade eden Akar, "PKK'nın YPG'den hiçbir farkı yok. Kandil sözde bir karargah. Orada sözde liderleri var. Bu sözde liderler bulundukları sözde karargahtan YPG,PKK adı altında ne kadar terörist varsa bunların hepsini yönetiyorlar. Bunun manası YPG eşittir PKK" dedi. Akar, DEAŞ'a karşı da mücadelenin devam ettiğini belirten Akar, "Coğrafya ne kadar milletlerin kaderiyse Türkiye de bu coğrafyanın kaderidir. Bunu herkes kabul edecek. Bunun dışında yaklaşım sağlıklı bir yaklaşım değildir, barışı, huzuru, getirmez" diye konuştu.
Akar, "Peygamber ocağı olarak da bilinen ordumuz aklın ve bilimin ışığında, anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda, gece-gündüz demeden 'Ölürsem şehit kayırsam gazi' anlayışı içinde ciddiyet ve samimiyetle ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, güvenliğini asil devletimizin egemenlik ve bağımsızlığını korumak ve kollamak için elinden ne gelirse yapmaya devam ediyor. Milletinin emrinde görevinin başında. Bundan kimsenin tereddütü olmasın" ifadelerini kullandı.
PENÇE OPERASYONU
Terörle mücadeledeki son rakamları da paylaşan Bakan Akar, şunları söyledi:
"750- 1000 yurt içinde terörist olduğundan bahsediyoruz. 3 bin Irak'ın kuzeyinde, 13 bin de YPG'yi PKK kabul ettiğimiz için Suriye'de olmak üzere toplam 17 bin teröristten bahsediyoruz bize risk, tehdit ve tehlike teşkil eden. 24 Temmuz 2015'te başlayan operasyonlarla birlikte bugüne kadar etkisiz hale getirilen terörist sayısı 15 bin 166 oldu. Bu teröristlerin 7 bin 903'ü sınır ötesinde, Irak'ın kuzeyinde etkisiz hale getirildi. Bu da etkisiz hale getirilenlerin yüzde 52'sini oluşturuyor. Dolayısıyla dışarıda daha çok terörist olduğunu görüyoruz. İçeridekilerin Türkiye'yi terk ettiğini görüyoruz. Biz başta Irak olmak üzere tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne son derece saygılıyız. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Fakat kimsenin de toprağından ülkemize, halkımıza karşı tehdit, tehlike gelmesine müsaade etmeyeceğimizi söylüyoruz. Kandil, Karacak orada durduğu, Sincar'da teröristler olduğu sürece Iraklı dostlarımızın bize anlayış göstermesini bekliyoruz. Bizim tek amacımız teröristlerin etkisiz hale getirilmesi. Bazılarının bizim Suriye'nin, Irak'ın kuzeyindeki teröristlerle alakalı açıklamalarımızı çarpıttıklarını görüyoruz. Bunlar kesinlikle doğruyu yansıtmıyor. Bizim Kürt kardeşlerimizle sorunumuz olmadığını, Kürtler ve Türklerin et ve tırnak gibi olduğunu, aynı coğrafyayı ekmeği paylaştığını, bizim hiçbir şekilde hedefimizde böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, tek amacımızın teröristleri etkisiz hale getirmek olduğunu her zaman söylüyoruz. Aynı yerdeyiz. Dolayısıyla Irak'ın, Suriye'nin kuzeyindeki teröristlerin etkisiz hale getirilmesine çalışılıyor."
Konuyla ilgili Iraklı muhatabıyla verimli bir görüşme gerçekleştirdiğini vurgulayan Akar, "Önümüzdeki günlerde bunun devamının gelmesini bekliyoruz" diye konuştu. Yapılan başarılı operasyonlar sonucu terör örgütünün sözde elebaşlarının büyük sıkıntı yaşadığını anlatan Akar, şunları söyledi:
"Başlattığımız Pençe Operasyonu ile TSK, Özel Kuvvetleri Komutanlığı, MİT ve diğer kurum ve kuruluşlar müthiş bir takip harekatı sürdürüyor. Bunlar burunlarını dahi çıkaramıyorlar. Bütün harekat kabiliyetlerini kaybettiler. Dolayısıyla mağaralara, inlere, çukurlara kendilerini mahkum ettiler. Bunun sonunun olmadığını yukarıdakiler anladı. Bizim temennimiz alttakilerin de bunu bir an önce anlayıp gereğini yapmaları. Başarı şanslarının olmadığını her vesileyle söylüyoruz."
ATİNA'YA GİDEN HEYET
Ege Denizi'nde Güven Artırıcı Önlemler ve Davranış Kuralları başta olmak üzere işbirliğini geliştirmek amacıyla bir heyetin Yunanistan'ın başkenti Atina'ya gittiğini hatırlatan Akar, "Çok güzel hüsnükabul gördüler, güzel karşılandılar. Görüşmeler devam ediyor ve görüşmeler cuma günü dahi devam edecek. Eğer gerekirse uzatacağız bunları. Bugüne kadar Türkiye ve Yunanistan arasında Ege'de, Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs'ta ne sorunlar varsa hepsini masaya koyun dedik. Herkes kendi argümanını, savunmasını ortaya koysun. Biz barıştan, dostluktan, iyi komşuluk ilişkilerinden yanayız. Kimseyi tehdit etmiyor, kimseye saldırı içinde değiliz. Sadece ve sadece bu asil milletin hakkını, hukukunu korumaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. "Bu heyet bir ilki yapıyor, inşallah başarılı olurlar, inşallah objektif davranırlar, aklıselimle bakarlar olaya, dolayısıyla sonuç iki taraf için de iyi olur" diyen Bakan Akar, bu konudaki kararlılıklarını her yerde dile getirdiklerini söyledi.
'KİMSE TEST ETMEYE KALKMASIN'
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin FETÖ'nün darbe girişiminin ardından özellikle denizlerde güç kaybettiğine" yönelik bazı iddiaları hatırlatan Bakan Akar, "Bu kesinlikle doğru değil. Çünkü yaptığımız operasyonlar ortada. FETÖ olayından takriben 40 gün sonra Fırat Kalkanı, arkasından Zeytin Dalı Harekatı, sonrasında NATO'ya karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyor, tatbikatlara katılıyoruz" dedi.
Mavi Vatan Tatbikatı'nın başarıyla tamamlandığını, Denizkurdu- 2019 Tatbikatı'nın ise 130 geminin katılımıyla devam ettiğini vurgulayan Bakan Akar, "Hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetlerini test etmeye kalkmasın, caydırıcılığı konusunda herhangi bir tartışmaya girmesin. TSK etkin, caydırıcı, saygın ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışı içinde vatanımızın, milletimizin hakkını hukukunu korumaya yönelik çalışmaya devam edecek" ifadesini kullandı.
'YENİ TRAJEDİNİN BAŞLANGICI OLACAKTI'
İdlib'deki son gelişmelere ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, 3,5 - 4 milyon insanın yaşadığı bölgede istikrarı ve ateşkesi sağlamak için yoğun çaba gösterdiklerini belirtti. Bunu büyük ölçüde yerine getirdiklerini ifade eden Akar, "Rejim güneyden başlayan dört yerden üçüne varil bombaları, uçaklardan atılan bombalarla hakim oldu. Benzer şekilde İdlib'de de birşeyler yapmaya kalktılar. 17 Eylül mutabakatı ile bu engellendikten sonra bu Rejim'in hoşuna gitmedi. Rejim bu statükoyu bozmak için elinden gelen her türlü gayreti gösteriyor, varil bombaları, havadan, karadan bombalama dahil. Orada son bir ay içinde ciddi bir nüfus hareketi oldu. 243 bin diye başladı 350 bine varacak şekilde güneyden kuzeye doğru nüfus yer değiştirdi. Bu ürkütücü bir yer değiştirmeydi. BM'de buna duyarlılık gösterdi. Hemen açıklamalarda bulundular, ateşkesin sağlanması ve idamesini istediler. Eğer bu devam etseydi oradan çıkacak 3,5- 4 milyon yeni trajedinin başlangıcı olacaktı. Türkiye yetmez Avrupa, Avrupa yetmez belki de ABD'ye kadar bu göç devam edecek, bu sefalet, dram sürecekti. Çok şükür şu anda bu engellenmiş görünüyor."
İdlib'de ateşkes ve istikrarı sağlamak için yoğun çaba harcadıklarını yineleyen Akar, "Bu durumun sürdürülmesi için evvelsi gün Sayın Şoygu ile bir daha telefonda görüştük. Daha önceki görüşmelerimizin sonucunda heyetler geldi gitti. Görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Rejimin mutlaka kontrol edilmesi, rejimin saldırılarının durdurulması gerektiğini kendilerine ifade ettik. Onlar da çalışacaklarını söylediler. Rusya ile konuşmalarımızı, görüşmelerimizi sürdürmek suretiyle bu mutabakat muhtıralarında belirtildiği şeklinde bu sürecin devam etmesine gayret gösteriyoruz" diye konuştu.
Çatışmaların Türkiye'nin bölgedeki gözlem noktalarına kadar yaklaştığı belirtilerek, "Bizim oradaki gözlem noktalarımızdan çekilmek, oraları boşaltmak gibi bir durumumuz olabilir mi" diye sorulması üzerine Bakan Akar, "Kesinlikle böyle bir şey yok. Hiçbir yerde yok. Türk Silahlı Kuvvetleri nerede olursa olsun bulunduğu yerden geriye bir tek adım dahi atmayacak" yanıtını verdi. Akar bölgedeki kritik, hassas durumları yönetmeye çalıştıklarını bildirerek, "Bunları bir şekilde Türkiye-Rusya Federasyonu mutabakatını bozmayacak şekilde götürmeye çalışıyoruz" dedi. Rejimin bölgedeki alan hakimiyetini artırmak için ciddi gayretinin olduğunu ifade eden Bakan Akar, "İdlib'i almaya kendine hak görüyor. Biz de 'Bu sizin toprağınız olabilir fakat buradaki insanlar sizin zulmünüzden kaçan insanlar' diyoruz. Dolayısıyla anayasa yapılıncaya, seçimler yapılıncaya, hükümet kurulduktan sonra diğer devletlerle birlikte biz de yapılması gereken neyse onu yapacağız diyoruz" ifadelerini kullandı.
'KİMSENİN RAHATSIZ OLMAMASI LAZIM'
Türkiye'nin ciddi hava ve füze tehdidi altında olduğunu belirten Akar, "82 milyon insanımızı ve ülkemizi korumak ve kollamak için hava savunma sistemi kurma ihtiyacımız açık. Bunun için tedbirler almak da bizim görevimiz" diye konuştu. Tedarik edilecek sistemlerin sadece savunma özelliğinin olduğunu vurgulayan Bakan Akar, "Ülkemize eğer hava taaruzu veya füze atılırsa bunlara karşı koruyacak bu sistem. Başka bir işlevi yok, zaten yapamaz. Dolayısıyla bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım" dedi. Türkiye'nin S-400 tedarikinin F-35 müşterek savaş uçağı projesine bağlanmaya çalışılmasını anlamakta zorlandığını ifade eden Akar, "F-35 ortaklık protokolünün herhangi bir yerinde 'Ortaklardan biri S-400 alırsa ortaklıktan çıkarılır' diye bir madde var mı? Ortaklığın gerekleri nedir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti ortaklıkla ilgili ortaklık paylarını hiç aksatmadan ödeyen ülke. Ortak üretim çerçevesinde bize sipariş verilen malzemeler var. Bu malzemeleri de zamanında aksaksız ve eksiksiz olarak üreten ülke. Bunu da yaptık. ? Peki biz ortak olarak başta ne yapacağız" diye sordu.
F-35 projesinin devam ettiğini dile getiren Akar, şunları kaydetti:
"4 uçak bize teslim edildi, 4 pilotumuz var şu anda ABD'de, 47 astsubayımız var bakım hizmetlerini yapıyor. Kasım ayında iki uçak gelecek. Bu uçaklar geldiğinde konuşlanacakları yer Malatya hava üssü. Oradaki inşaatlar da planlandığı şekilde devam ediyor. Yani biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bize düşen neyse sorumluluklarımızı ciddiyet ve samimiyetle yerine getiriyoruz. Bundan kimsenin şüphesi yok. Bundan beklentimiz var doğal olarak F-35 programının da planlı bir şekilde yürümesi, yürütülmesi."
Akar, konuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini belirterek, "Ciddiyetle, samimiyetle, istikrarlı bir şekilde hakkımızı, hukukumuzu sürekli masaya koymaya devam ediyoruz. Bunun da anlaşılmasın bekliyoruz. Zaman zaman bazı zorluklar olsa da gidişatta şu ana kadar keskin dönüşün olmadığını görmekten memnunuz" dedi.
'ANLAŞMA BİTTİ'
Patriot tedarikiyle ilgili de gelişmelerin olduğunu ifade eden Akar, 28-29 Mart'ta yeni bir teklifin geldiğini, bununla fiyat, teknoloji transferi, ortak üretim, teknolojisi güncellemesi bakımlarından bazı şartların yenilendiğini bildirdi. Bununla ilgili detaylı çalışmaların sürdüğünü aktaran Akar, "ABD, Türkiye'den S-400 alımını ertelemesini talep etti mi" diye sorulması üzerine, "Bunlar birbirinden bağımsız, münferit olaylar değil.Konuşmalar, görüşmeler içinde benzer şeyler oluyor. Bizim cevabımız bu konuda biz anlaşmayı, sözleşmeyi yaptık, Rusya ile gayet iyi ilişkilerimiz var bu çerçevede bu alım işlemleri devam ediyor. Biz diyoruz ki 'S-400 done deal' (Anlaşma, işlem bitti), onlar ise 'no deal is a done deal' (Hiçbir anlaşma bitmiş değildir) diyorlar" ifadelerini kullandı.
Hava savunma sistemi SAMP-T tedarikine ilişkin Eurosam ile görüşmelerin devam ettiğini belirten Akar, "Ekim ayına kadar bu çalışmalar devam eder ve bu konsept çalışmasını başarılı bir şekilde tamamlayabilirsek o günden itibaren nasıl üretim yapacağımızı tartışmaya, konuşmaya, görüşmeye başlayacağız" dedi.
FRANSA'DAN SAMP-T TEKLİFİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile NATO Zirvesi'ndeki görüşmesinin ardından kendisinin de Fransız mevkidaşıyla bir araya geldiğini anımsatan Akar, şunları söyledi:
"Yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bir noktaya gelindi. Onlar bir Samp-T bataryasını Türkiye'de konuşlandırmayı önerdiler. Bununla alakalı biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Onlar keşif yapacaklar. Şu anda İncirlik'te İspanyolların bir Patriot bataryası, Kahramanmaraş'ta ise İtalyanların Samp-T bataryası var. Bu iki yerde incelemeler yapmayı teklif ettiler. Bu konu üzerinde, onların intikali üzerinde çalışıyoruz. Eğer Cumhurbaşkanımız tarafından da bu uygun görülürse önümüzdeki dönemde en azından bir, iyi niyet göstergesi olarak, Türk-Fransız ilişkileri bakımından sembol olması bakımından da böyle bir konu üzerinde çalışmamızı sürdürüyoruz." Soru üzerine Akar, Fransızların bir batarya teklifi yaptığını aktardı.
"S-400'lerle ilgili bazı TSK personelinin Rusya'ya eğitime gittiği"ne yönelik haberler hatırlatılan Bakan Akar, şu yanıtı verdi:
"Bugünlerden başlamak suretiyle önümüzdeki aylarda S-400 eğitimleri için Rusya'ya bizim personel gönderdiğimiz gerçek. Bu rakamlar sürekli değişiyor. Her birinin ayrı bir özelliği var. Bunlar giderek eğitim almaya başladılar. Önümüzdeki aylarda da bu devam edecek."