24.11.2024 - 02:00 | Son Güncellenme:
Diyetisyen Feride Ağır - Amerika’dan ithal ettiğimiz bir diyet efsanesi ile karşınızdayız: Ketojenik diyet. Zayıflattığı üzerine hiç yorum yapmaya bile gerek yok. Çünkü kısa sürede ciddi kilo kayıplarına neden oluyor. Burada tartışılması gereken her hızlı kilo verdiren diyet doğru diyet midir ya da hızlı kilo vermek sağlıklı mıdır?
Ketojenik diyet; günlük ortalama 20-50 gram gibi çok düşük miktarda karbonhidrat içeren ve bol miktarda her türlü yağ ihtiva eden beslenme modelidir. Bu diyette karbonhidrat kısıtlıdır. Amaç yağların metabolize olmasını sağlayarak kısa sürede yağ yakmaktır.
Ketojenik diyetle birlikte vücutta bol miktarda keton cisimcikleri oluşur ve bunlar ilk etapta ağız kokusu ve ter kokusu ile ortaya çıkıp ilerleyen süreçte böbreklere hasar verebilir.
Hafıza kaybına sebep olabilir
Normalde vücudumuz, böbrekler, kan hücrelerinin oluşumu ve beyin için en az 120 gram karbonhidrata ihtiyaç duyar. Karbonhidrat alımı bu miktarın altında kalırsa zamanla böbreklerde taş oluşur, kırmızı kan hücreleri üretimini azaltır; bu da bağışıklığı bozar. Çok fazla oluşan keton cisimleri beyin duvarında birikmeye başlar ve bu da hafıza kayıplarına yol açabilir.
Ketojenik diyette dirençli nişastanın (sindirilemeyen nişasta =lif) az olması kolon sağlığının bozulmasına yol açabilir.
Yeterli lif tüketimi olmadığında bağırsakta yararlı bakterilerin üremesini sağlayan fermantasyon oluşmaz. Bağırsak PH ve yapısı bozulur.
Protein tüketimi arttıkça vücudun asitliği de artar. Vücut içeride yükselen asitleri dengelemek doğal pH dengesini korumak için kemiklerden kalsiyum çeker. Böylece kemik erimeleri başlayabilir.
Ketojenik diyet kas kaybına yol açabilir
Ketojenik diyetle vücudun asitliği artabilir. Asitlik arttıkça oksidasyon artar. Böylece tüm hastalıklara açık hale gelebiliriz, hem de uzun vadede kanser olma riski ile karşı karşıya kalabiliriz.
Uzun süreli ketojenik diyet uygulayanlarda sarkopeni yani kas erimeleri gözlemlenebilir.
Kalp hastalığı riskini artırabilir
Sinir sisteminde bozulma, böbrekler farklı cins taşların meydana gelmesi, karaciğerde yağlanma, hormonlarda dengesizlik, ağızda asetona benzeyen bir koku, baş ağrısı, uykusuzluk, halsizlik, hormonal dengesizlik ve midede bulantı diğer yan etkileri olabilir. Bu yan etkilerden dolayı sürdürülebilir bir yöntem değildir.
Faydaları var mı?
Harvard Tıp Fakültesi otoriteleri ketojenik beslenme ile sağlıklı bir yaşamın temelinin atılacağını söylüyor. Bu diyetin iddia edildiği gibi beyin kanseri, parkinson ve Alzheimer gibi bilişsel hastalıklardan koruduğu, multiple skleroza (MS)ve otizme çare olduğu konusunda insan çalışmaları ile desteklenmiş net ve kesin bilgiler yoktur.
Yüksek protein içerikli, paketli ürünlerle sağlığımızla oynuyorlar
Protein, karbonhidrat, ve yağlar dengeli bir şekilde tüketildiğinde vücudun yaşamsal faaliyetlerinin devamı, yapım ve onarımında olmazsa olmaz besin öğeleridir. Peki bunlar orantısız tüketilirse ne olur?
Günümüzde zayıflama diyetlerinde protein ağırlıklı beslenme ön plana çıkmaktadır. Bunu fırsat bilen gıda şirketleri protein ağırlıklı gıdalar geliştirip bunları pazarlamaya başladı. Bizler tüm beslenme uzmanları üniversite sıralarında protein tozlarının zararına dair birçok ders dinledik, hocalarımız protein suplementlerinin zararlarını uzun uzadıya anlattılar: Yapay proteinler; böbrek hasarı, kalp kasında büyüme, kalp krizleri, bağırsak mukozasının bozulması, bağışıklığın olumsuz etkilenmesi, karaciğer yağlanması, aterosiklorozis gibi birçok hastalığa neden olur.
Tüm bu bilgilere rağmen günümüzde yüksek proteinli paketli gıdalarla ilerleyen diyet yöntemleri hâlâ kullanılmaktadır. Bu ürünlerin tamamında yapay protein tozları kullanılmakta ve fahiş fiyatlara pazarlanmaktadır. Bu tür diyetlerde başka bir besin tüketimi yasaklanıp sadece bu protein içerikli ürünlerin tüketilmesi söylenmektedir. Proteinli çorbalar, makarnalar hatta bisküvilerin olduğu bu diyet ürünler hızla zayıflatırken genel sağlığı tehdit etmektedir.