25.07.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - Özlem Ülkü /Her bayram ‘büyük göç’le sınanıyor. Beş dakika önce otele giriş yapanın yeni gelene “Neden geldin ki?” dediği, bayramda bir milyonu aşan nüfusuyla Bodrum adeta patlama yaşadı. Eski sakinlerinden yenilerine, tatilcilerinden dünyaca ünlü starlara kimlerin yolu düşmüyor ki? Mavi tura çıkan da dümeni Bodrum’a kırıyor, koronadan kaçan da... Dünyanın en popüler markaları burada yatırım yapıyor, mağaza açıyor. Işıltısı her yeri saran ve herkesi cezbeden Bodrum’un dönüşümünü yıllardır Bodrum’da yaşayan Filiz Akın, Kerem Görsev, Gökhan Avcıoğlu, Sait Birtan Yılmaz ve Vedat Semiz anlattı.
Kerem Görsev (Sanatçı): “Daha şiirsel bir yaşantısı vardı”
Bodrum korsanlardan itibaren popüler bir yer aslında. Bugün Bodrum’da 1 milyon kişi var ve İstanbul’dan son dört günde 105 bin aracın giriş yaptığını okuduk. 10 dakikada gideceğiniz yeri 3 saatte gidiyorsunuz. Ben ikametgahını Bodrum’a almış bir İstanbulluyum ve Bodrum’un 40 km dışında yaşıyorum. Allah’tan bu durumlardan çok fazla etkinlenmiyorum. Bazı eğlence yerlerini görüyorsunuz İstanbul’daki aynı yaşantı buraya geldi halbuki Bodrum’un daha bir şiirsel, naif, duygusal bir yaşantısı vardı. Ben Bodrum’a ilk defa 1976’da gelmiştim 45 yıl olmuş. Bitez’den, Gümbet’ten yürüyerek Bodrum’un içine giderdik önümüze domuz, tavşan, tilki çıkardı. Değirmenler vardı. Daha çok İngilizlerin ağırlıklı olduğu bölgeler vardı. Şimdi bakıyorsunuz herkes Bodrum’da ve Bodrum imdat diyor. Eskiden yolda giderken kamyonetler görürdünüz yük hakkı yazılı olurdu. Yani kaldırma gücü. Şimdi Bodrum’a da 1 milyon kişi gelince altyapı, yeme-içme, yakıt sorunları oluyor. Bodrum’da kalitesini tutturmuş, akşamları bir şey yiyip içtiğiniz, canlı müzik yapılan yerlere gittiğinizde de kendinizi Bodrum’da hissetmiyorsunuz. 20 sene sonra ne olur bilemem belki de göremem.
Turizmci, tersane sahibi Vedat Semiz: “Yoğunluğun sürdürebilir bir tarafı yok”
1976 yılında Bodrum’a geldim. Burası daha çok spekülatif olarak büyüdü. Başında nostaljik bir yerdi; havası, denizi, doğası ve tarihiyle Akdeniz çanağında tabiri yerindeyse tektaş pırlantaydı. Fakat vahşi bir şekilde katledildi. Yer gök inşaat oldu. Trafik felç, lojistik problemler var, fiyatlar, kiralar uçtu gitti. Bodrum’daki yoğunluğun sürdürebilir bir tarafı yok. 20 yıl önce entelektüel kapasitesi yüksek, kaliteyi ön planda tutan, sakinlik arayan insanların geldiği Bodrum’da yaşamak ızdırap haline geldi. Mesele kantitatif değil kalitatif bir olay. Bu yoğunluğun iki gerekçesi var. Birincisi sosyal medyanın yanlış bilgi aktarımı. İkincisi magazin basınının ön plana çıkardıkları. Ama burası bu değil ki... Dünyada görülmesi gereken yerler sıralamasında Bodrum 13. sırada. Bu markanın korunması lazım. Ama bizler yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu değişim insanı üzüyor. Tabir yerindeyse biz altın yumurtlayan kazı ortaya koyuyoruz, her gün yumurtlamasını sağlamak yerine oturuyoruz tüylerini yoluyoruz.
Gökhan Avcıoğlu (Mimar): “Bodrum hep vardı hep var olacak”
Bodrum’u sadece sürgün yeri günlerinden sanıp / sayıp, hâlâ bir köy olarak düşünmek büyük bir tarihi hata olur. Dünyanın yedi harikasından biri buradadır. Toprağa ektiğinizi biçersiniz. Hem karada hem denizde cömerttir. Havası temiz ve rutubetsizdir. Yeterince imarı olmadığından, altyapısızlıktan, kalabalıktan, pahalılıktan, esnafın ağırlığından şikayet edenlere kızıyorum. İyi ki kısıtlı imar var, iyi ki en fazla iki katlı, iyi ki altyapı yok. Öte yandan en barışçıl insanlar burada yerleşik. Bodrum’un en güzel zamanları hep birlikte gelip hep birlikte giden yazlıkçıların olmadığı zamanlardır. Ama onlar da öte yandan Bodrumluların geçim kaynağı. Dijital ve start-up genç şirketler, tarımsal deniz ürünleri ve eğitim, spor, arkeoloji, tarih, sanat, mimarlık gibi evden çalışmaya uygun işler ve şirketler için harika bir bölge. Türkiye’nin en güzel mimarisi burada. En iyi müzik, sakin doğa, deniz en içten ve canlı hayat burada… Bodrum hep vardı hep var olacak.
Restoran sahibi Sait Birtan Yılmaz: “Dünler daha iyiydi diyemeyeceğim”
Yaklaşık 30 yıldır Bodrum’dayım. Çok güzel tatil beldelerimiz var ama Bodrum bambaşka duygular uyandırıyor herkese. Beklentilerin yüksek olduğu yer burası. Her ne kadar son dönemde Bodrum aleyhine çok şey söylense de ilgiyi değiştirmiyor. İnsanlar burayı illa görmek istiyor, ne olursa olsun Bodrum Bodrum’dur. 30 yıldır esnaflık yapan biri olarak dünler daha iyiydi diyemeyeceğim, çünkü o dönemler eylüle girince bir tane bile taksi zor bulunur, sokaklar tamamen boşalırdı. Şimdi Bodrum, kışın da yaşıyor. Bundan 15-20 yıl önce Alman ve İngiliz turist furyası vardı. Fakat bugün, Bodrum’un yüzünü güldüren Araplar oldu. Rus, Kazak ve Azeriler de çok geliyor. Bu tabii birçok değişikliğe neden oluyor ama esnaf çok memnun. Aynı zamanda yerli turist de çoğaldı. Bodrum’un kimsenin çözemediği bir büyüsü var. Bunu kabul etmemiz lazım. Bu büyümeyi, kalabalığı durdurmak artık mümkün değil. Ve artık bölgeler arasında da belirgin bir ayrım var. Yalıkavak tepede bambaşka bir konumda, Akyarlar, Ortakent, Türkbükü başka. Bir yerde doğu da burada batı da... Resmen küçük İstanbul diyebiliriz Bodrum’a.
Filiz Akın (Sanatçı): ”İnsanlar yaratılan imajına kapılıyor”
Biz herhalde 30 senedir her yaz; bu son iki senedir ise sürekli Bodrum’dayız. Bodrum’un çok sakin bir köşesinde, çok da evden çıkmadan, az kişiyle görüşerek gene çok sade bir hayat yaşıyoruz. Burada en güzel olan sonbahar ve ilkbahar. Havası güzel, denizi güzel, müsilaj yok. Bodrum Zai gibi güzel aktiviteleri olan bir yeni nesil kütüphaneyle kaliteli yerleri, sanat etkinlikleri var. Herkesin bütçesine göre yemek yiyeceği yer var. Lüks isteyenlere göre her şey mevcut. (Bizi hiç ilgilendirmiyor.) Bir Bodrum efsanesidir gidiyor... Başka sahil yerleri de var burası gibi biraz da bu yaratılan Bodrum imajına kapılıyor insanlar. Fakat bu kadar kalabalığın akın etmesiyle, trafiği gitgide arttı, herkes şikayetçi. Daha çok bina inşaatıyla da; altyapıyı da, denizi de, sağlığı da, en çok da buradaki huzuru koruyabilmek gitgide zorlaşacak gibi görünüyor.