PazarFiltresiz güzellik çıkmazı

Filtresiz güzellik çıkmazı

19.01.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:

Meta WhatsApp, Facebook ve Instagram’da sunulan iki milyondan fazla kullanıcı yapımı (AR) filtrelerini kaldırdı. Peki, bu durum dayatılan güzellik algısını yeniden düşünmemiz için bir fırsat olabilir mi? Uzmanlarla konuştuk.

Filtresiz güzellik çıkmazı

SEYHAN AKINCI- Geçtiğimiz hafta milyonlarca Instagram kullanıcısı ön kamerasını açıp poz verecekken “Kaydettiğiniz bazı efektler artık kullanılamıyor” notuyla küçük çaplı bir şok yaşadı. Meta, eylül ayında artırılmış gerçeklik (AR) filtrelerinin Ocak 2025’ten itibaren uygulamalarında artık kullanılamayacağını duyurmuştu. Bu, WhatsApp, Facebook ve görsel evrenimiz Instagram’da sunulan iki milyondan fazla kullanıcı yapımı filtrenin ortadan kalkacağı anlamına geliyor. Platformun 140 resmi filtresi ise kullanılmaya devam edecek. Güzelleştirici AR filtrelerinin kullanımı uzun süredir genç kadınlarda zihinsel sağlık ve vücut imajı sorunlarıyla ilişkilendirilirken Meta 2015’te Snapchat’le hayatımıza giren filtreleri özellikle genç kullanıcıların doğal görünümlerine yabancılaşmaması, özgüvenlerini zedelememesi için bu adımı attığını söylüyor. Peki, sosyal medyanın görsel lokomotifi olan Instagram’ın bu hamlesi diğer platformları etkileyebilir mi? Bu durum dayatılan güzellik algısını yeniden düşünmemiz için bir fırsat olabilir mi?

Haberin Devamı

Filtresiz güzellik çıkmazı

Yalova Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Çizmeci Ümit, Uzman Klinik Psikolog Ayşe Nur İlbak Orhan ve Kültür ve Trend Danışmanı Yalçın Pembecioğlu ile konuştuk.

Filtresiz güzellik çıkmazı

Prof. Dr. Esra Çizmeci Ümit: 

Filtresiz bir görüntüye hazır mıyız? Bu durum dayatılan güzellik algısını yeniden düşünmemiz için bir fırsat olabilir mi?

Instagram’ın güzelleştirme filtrelerini kaldırma kararı kullanıcıların kendilerine yönelik algılarında ve toplumsal güzellik standartlarında önemli bir kırılma noktası olma potansiyeli taşıyor. Zamanla filtreler sadece fiziksel görünüme odaklanmayı teşvik etti ve bireylerin kendilerini “ancak filtreyle güzel” hissetmelerine yol açtı. Bu da derin bir özgüven eksikliğini tetikleyerek, doğal görünümü “eksiklik” olarak kodlayan bir kültür yarattı. Filtresiz bir görüntüye hazır olup olmadığımız sorusunun yanıtı, toplumsal alışkanlıklarla doğrudan ilişkili. Özellikle filtrelerle büyümüş olan bir jenerasyon için bu geçiş zorlayıcı olabilir. Ancak toplum, özellikle genç bireyler, dijital olarak “mükemmel” görünme baskısından kurtularak, daha otantik bir “kendilik” algısına yönelebilir. Bu değişim, “beden olumlama” hareketlerine de güç verebilir ve dijital dünyanın dayattığı güzellik/kusursuzluk standardının zayıflamasına katkıda bulunabilir.

Haberin Devamı

Bu alanda kitap da yayımlamış biri olarak başta Instagram olmak üzere filtreyle güzellikle arayışı dayatması bizi nasıl etkiledi?

İnsanlar, filtrelerde gördükleri yüz özelliklerini kalıcı hâle getirmek için ameliyatlara veya dolgu, botoks gibi işlemlere yöneldi. Dahası, filtreler genellikle belirli güzellik normlarını dayattı: İnce burunlar, pürüzsüz ciltler, belirgin elmacık kemikleri ve büyük gözler. Bu özellikler, farklı kültürlerden ve genetik miraslardan gelen doğal farklılıkları görmezden gelerek, herkesi homojen bir güzellik idealine yönlendirdi. İnsanlar, gerçek hayatlarındaki doğal halleriyle sosyal medyadaki idealize edilmiş versiyonları arasında bir kopukluk hissetti. Gerçek kişilikler ve hikâyeler yerine estetik kaygılar ön plana çıktı. Bu, daha az samimi ve daha fazla performatif bir iletişim kültürü yarattı. Bu süreç yalnızca bireyleri değil, toplumun genel algısını da etkiledi. “Görsel performans”ın bu kadar önemli hâle gelmesi, sosyal medya kullanıcılarının kimliklerini estetik üzerine kurmalarına yol açtı. Bu, sadece bireysel özgüveni değil, aynı zamanda farklılıkların kutlanmasını ve gerçek çeşitliliğin değerini de gölgeledi.

Haberin Devamı

Meta 2019’da da ‘ameliyat’ filtrelerini kaldırmıştı ama Mark Zuckerberg’in talebiyle uygulamaya geri gelmişti. Zuckerberg filtreleri bir özgürlük alanı olarak tanımlayıp geri getirebilir mi?

Şu soru üzerine iyi düşünmek gerekli: Bu gerçekten bir özgürlük alanı mı, yoksa derin bir toplumsal koşullandırmanın dijital bir uzantısı mı? Zuckerberg daha önce ameliyat (estetik operasyon) filtrelerinde de yaptığı gibi bu filtreleri bir özgürlük alanı olarak tanımlayıp geri getirebilir. Meta’nın 2019’daki “ameliyat filtreleri” kararı, şirketlerin toplumsal tepkiyi dikkate alma iddiasıyla ticari çıkarları dengeleme çabalarının bir örneği; ancak bu filtrelerin geri getirilmesi, tüketici talebine ve kullanıcı alışkanlıklarına boyun eğildiğini de gösterebilir. Filtreleri kaldırma kararı özgür iradeye bir müdahale gibi görünebilir. Ancak filtrelerin varlığı, bireyleri “filtreli hâlinde daha güzel” olduklarına inandırarak psikolojik bir baskı yaratıyorsa, bu durum zaten başlı başına bir dayatma değil midir? Burada tartışılması gereken, bireylerin gerçekten özgür bir şekilde seçim yapıp yapamadıklarıdır.

Haberin Devamı

Meta’nın aldığı bu karar özellikle kadınların filtreli görüntüden uzaklaşmalarına mı yoksa farklı filtre kanalları aramalarına mı yol açacak?

Dijital güzellik filtreleri, uzun süredir güçlü bir talep görüyor. Bu talebin Meta gibi büyük platformlar tarafından sınırlanması, kullanıcıları farklı yollar aramaya itebilir. “Merdiven altı filtreciler” olarak adlandırılabilecek bağımsız geliştiriciler veya üçüncü taraf uygulamalar bu noktada devreye girebilir. Daha az düzenlemeye tabi olan bu platformlar, etik ve psikolojik etkiler yerine yalnızca talepleri karşılamaya odaklanabilir. Bu durum, kontrolsüz bir filtre ekosisteminin oluşmasına ve güzellik dayatmalarının daha da radikal bir hâl almasına yol açabilir. Bu karar, doğallığa dönüş için bir fırsat sunsa da bunun gerçekleşmesi için yalnızca teknolojik bir müdahale yeterli olmayacaktır. İnsanların güzellik algısını şekillendiren medya, reklamlar ve toplumsal normlar değişmediği sürece, doğal görünümü kabul etmek bireyler için hâlâ zorlayıcı olabilir. Eğitim ve farkındalık çalışmaları, doğallığı teşvik eden içerikler ve çeşitliliği kucaklayan toplumsal hareketler, bu dönüşümün sürdürülebilir olmasında önemli bir rol oynayacaktır.

Haberin Devamı

Tiktok, Snapchat vb uygulamalardan filtreler konusunda benzer adımlar beklemeli miyiz? Bu karar öncü olabilir mi?

Meta’nın filtreleri kaldırma kararı, sosyal medya sektöründe güçlü bir yankı uyandırabilir. Şirketin dijital alanlardaki öncü konumu, diğer platformların kararlarını ve stratejilerini etkileyebilecek potansiyele sahip. Ancak TikTok, Snapchat ve benzeri uygulamaların benzer bir adım atıp atmayacağı, onların kendi kullanıcı tabanlarına, iş modellerine ve kültürel yaklaşımlarına bağlı olacaktır. TikTok ve Snapchat gibi platformlar için filtreler yalnızca görsel güzellik değil, aynı zamanda eğlence, yaratıcılık ve ifade özgürlüğüyle de ilişkili. Örneğin, TikTok’taki filtreler genellikle dans videoları, skeçler veya kısa hikâyelere eşlik eden bir “aksesuar” olarak görülüyor. Bu nedenle, tamamen güzellik filtrelerinden vazgeçmeleri daha az mümkün. Bu platformlar, kullanıcı bağlılığını sürdürmek için filtrelerin eğlenceli ve çekici yönlerini koruma eğiliminde olabilir. Ancak eğer Meta’nın kararı, kullanıcıların pozitif bir şekilde benimseyebileceği bir dalga yaratırsa, diğer platformlar da bunu izlemek zorunda kalabilir.

Filtresiz güzellik çıkmazı
Ayşe Nur İlbak Orhan: (Uzman Klinik Psikolog) 

Kullanıcılarda doğallığı teşvik edebilir

Son yıllarda sosyal medya platformları aracılığıyla, yüzümüze ve bedenimize istediğimiz gibi şekil verebilmek çok kolay hâle geldi. Üstelik, yapay bir kendilik ve görünümle bolca beğeni, onay ve kabul hissi yaratılan bir sisteme dahil olunuyor. Z kuşağının günümüzde bu platformları en aktif kullanan kitle olduğunu görüyoruz. Bu durum, doğal psikolojik gelişim süreçlerinin bir parçası olan kendilik gelişimi, beden algısı ve benlik üzerine duygu ve düşüncelerin oluşum evrelerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle son zamanlarda artan sanal yaşam, sanal benlik ve sanal ilişkilere yönelim, bireylerin sosyal medya platformları aracılığıyla daha özgüvenli ve rahat iletişim kurabildiklerine dair bir illüzyon yaratıyor. Bu durum, sosyal ilişkiler kurma ve var olma arayışında olan kişilerin gerçek ve doğal görünümlerinden yabancılaşmalarına neden olabilir. Ayrıca ekrandaki imajla aynadaki görüntü arasındaki farkın büyümesi; içsel bir utanç, yetersizlik duygusu, depresyon, kaygı ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunları tetikleyebilir. Bu noktada Instagram’ın yüz güzelleştirme filtrelerini ve artırılmış gerçeklik (AR) efektlerini kaldırma kararı, özellikle genç kitleye yönelik koruyucu bir hamle olarak değerlendirilebilir. Yalnızca koruyucu bir adım olmakla kalmayıp, medyanın belirlediği standartları filtrelerle birlikte kaldırarak görünüm çeşitliliğine alan açıp, kullanıcılara daha doğal olmalarını teşvik edebilir. Zaten görünümü kusursuzlaştırdığı iddia edilen filtreler, aslında gerçek görünümün kusurlu olduğuna dair bir manipülasyon da içeriyor. Instagram’ın başlattığı bu hareketle, kendimize dayatılan sözde güzellik normlarının yerine daha doğal ve gerçek görünümler paylaşılmaya teşvik edildi. Bu da kullanıcıların birbirlerine daha gerçekçi bir kabul, onay ve beğeni hissettirmelerine olanak tanıyabilir.

Filtresiz güzellik çıkmazı
Yalçın Pembecioğlu (Kültür ve Trend Danışmanı)

Filtre çoktan hayatın normali oldu

Teknolojinin gelişimi aynı hızda seyretmiyor, artışta bir hızla karşı karşıyayız. Bunun sonucunda da her kuşak öncekine göre çok daha kısa süre içerisinde çok daha fazla değişime uyum sağlamak durumunda kalıyor. Güzellik filtrelerinin Instagram gibi ana akım sosyal medya uygulamalarından kaldırılmalarının çok geç kalmış hamleler olduğunu düşünüyorum. Artık sosyal medyada fotoğraf paylaşırken bir efektten ya da filtreden geçirmek özellikle gençler için çoktan norm oldu bile. ‘No filter’ (filtresiz) gibi akımlar zaman zaman ortaya çıksa bile zamanın gerçekliğinde artık herkesin görünmek istediği yüzle var olduğu bir sosyal medya var. Peki Instagram güzellik filtrelerini kaldırırsa ne olur? Öncelikle dışarıdan yüklenebilen üçüncü parti filtrelerin güzelleştirenlerin isimleri değişir. Bizi çilli, kalkık burunlu, kızıl saçlı yapan bir filtre ismini San Patrick filtresi diye değiştirir, daha az kilolu göründüğümüz bir filtre adına uzaylı filtresi der ve kullanıcılar da yeni güzellik filtrelerini hemen keşfederler. Bir diğer ihtimal de böyle bir durumda güzellik filtresi işinin Instagram dışında bir iş fırsatı yaratma ihtimali. Sadece güzellik için filtre uygulamaları indirip fotoğrafları öyle değiştirmeye başlayabiliriz. Sosyal medyanın neredeyse 20 yıla yaklaşan ömründe bir uygulamanın kendi yarattığı bir sosyal psikolojiyi küçük kararlarla geri alabildiğine, değiştirebildiğine pek şahit olmadık. Cin artık şişeden çıktı, bu zamanda filtre hayatın normali oldu çoktan.