12.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
MÜJDE YAZICI - mujdeyazici@gmail.com
Berlin’de, Kreuzberg’deki Oranien Strasse üzerinde tabelası olmayan bir mekan vardır. Kendi halinde ama popüler bir bar. Luzia’nın sahibi ise sevgili derdiyle Berlin’e sinema okumaya giden; yıllar sonra ilk uzun metrajlı filmi “Sivas”la Venedik Film Festivali’nde ana yarışmaya seçilen, festivalden Jüri Özel Ödülü’yle dönen Kaan Müjdeci. Müjdeci yeni bir Luzia’yı 1 Nisan’da Arnavutköy’de açtı.
Eski Eylül Bar’ın yerine açılan Luzia’nın ortasında kocaman bir aslan heykeli karşılıyor sizi. Mekanın tüm dizaynı ise
yine Müjdeci’ye ait.
“Luzia çok rahat bir yer, kuralları çok belli”
Luzia’yı Arnavutköy’e evinize yakın olsun diye mi açtınız gerçekten?
Öyle oldu. Kuruçeşme’de oturuyorum. Yürüyerek sahilden gidebiliyorum diye.
En başa dönersek İstanbul’da mekan açma fikri nereden çıktı?
İstanbul’a geldim, yeni senaryomu yazdım. Bir filmi çekmek bir-iki yıl sürüyor. Bu süre zarfında da oturabileceğim, dizayn ettiğim, kendi kurallarımı koyabileceğim bir mekan ihtiyacı hissettim. “Şöyle iddialı bar açacağım. Böyle bar yapacağım. Popüler olacak” gibi kaygılarım yok. Benim istediğim mekanımın mahallenin bir parçası olması. Gerçekten orada sevdiğim insanlarla içmek, konuşmak istiyorum. Çok iyi bir kahvenin ve içkinin olduğu bir yer ve iyi muhabbet...
Buradaki mekanın adını da Luzia koymuşsunuz.
Tembelim bu konularda. İsim bulmak da bir iş. Ama franchise da değil tabii, sevmem öyle şeyleri.
Bir Luzia da Çeşme’de açayım demezsiniz yani...
Çeşme’de açmam. Hatta İstanbul’da başka şube de açmam.
İki tane Luzia bana yeter diye mi düşünüyorsunuz?
Evet ama Tokyo’ya gidersem, oraya yerleşirsem ve mahallede aynı performansı görmezsem kendime göre bir mekan açarım.
İsmi değiştirmeyerek Berlin’deki Luzia’yı bilen İstanbullular da gelsin gibi bir düşünceniz de olmuştur...
İnsanlar rahatlıkla gelsin, bilip gelsin. Luzia’nın kuralları çok bellidir. Luzia rahat bir yerdir. Rahat insanların olduğu bir yerdir. Berlin genel olarak paranın işlemediği bir yerdir. Berlin’de paranız işlemez. Luzia’da da paranız işlemez. Bu benden değil, Berlin’den kaynaklanan bir durum.
Yoğun çalıştığınızı ve senaryo yazdığınızı söylediniz. Mekanla kim ilgileniyor?
Arkadaşlarım, aynı zamanda ortaklarım var. Kreatif direktörlükten gelen Burcu Tokatlı, Eylül Bar’ın eski sahibi Ayten Özer, felsefe doktorası yapan arkadaşım Oğuz Erdin var. Böyle bir ekibiz. Profesyonel işi, geliri olan insanlarız.
İstanbul’da Berlin’deki gibi bir şehir kültürü yok. Mahalle barı yaratma hedefi olan birisi olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Metropol olmasından da kaynaklı herhalde. Çok büyüdü, bilmiyorum. Beyoğlu’nda, Tarlabaşı’nda biraz vardı sanki. Geri kalanlar çok zorlama. Arnavutköy bu konuda daha oturmuş.
“Parayla işim olsa ‘Sivas’ı çekmezdim”
Hem film yapıp hem ticari kafayı geliştirebilmek nasıl oluyor?
Beni batmaktan hep kardeşim kurtardı. Bir parti yaparım mesela, 60 bin avroyu bu partiye harcarım.
59 bin avro kazanırız. Ama kardeşimin küçük “trick”leriyle o para 61 bin olur. Bu tip şeylerde ben para kaybederim. Aslında dışardan göründüğü gibi değil. Bağımsız sinema yapıyorsan zaten parayla ne işin olabilir? Parayla işim olsa “Sivas” gibi bir film çekmezdim. Oturup başka bir film çekerdim.
Kim uğraşacak!
“İstanbul eğlenceli bir aile gibi...”
İstanbul’la Berlin’in gece hayatı arasında ne gibi farklar gözlemliyorsunuz?
Berlin’de iktidar gece hayatına müdahale etmez. İstanbul’da mahalle muhtarının bile bir söz hakkı var. Bir bakıma eğlenceli bir aile gibi yaşıyoruz.
İşletmecilik senaryo yazarken işinize yarıyor mu? İnsanları gözlemleyebilmek gibi faydası var mı?
Var. Ben insanları sevmiyorum ama incelemeyi seviyorum. Ama insanlara bakarak mekan açmam. “Komedi filmleri tutuyor, o zaman komedi filmi yapayım” dememle aynı olur. Orada kendimle çelişirim.
O zaman ben olmam. Mekan ve film beni takip eder. Ben takip etmem.
“Kahvelerimiz Berlin’den geliyor”
Luzia’da müşteriler neler bulacak? Kokteylerinizi Alex Waldman yapıyor mesela. Başka
neler var?
Biz en iyi kahveyi ve en iyi kokteyli yapmak gibi bir derde düştük. Gittiğimiz yerlerde bunu yakalayamadık. Özellikle kahvede bir sorun yaşıyorduk. Baktık İstanbul’da böyle trend var ama yine altyapısı eksik. Yüzeysel. Luzia’daki kahve hocalarını getirdik. Kahvelerimiz de Berlin’den geliyor zaten. Kokteyle gelince de Alex’in kokteyllerinin Berlin’dekinden daha iyi olduğu kararına vardık. Dolayısıyla onu
tercih ettik.
Alex hep orada olacak mı?
Alex artık Luzia’nın kokteyl küratörü. Onun denetiminde ve eğitmenliğinde devam ediyor. Gündüzleri ders veriyor.
Sizin barla aranız nasıl?
Ben hiç anlamam. Barın arkasına geçtiğimde bar birbirine girer. O kadar kötüyümdür. Bazen çalışmak isterim ama öyle bir el becerim gerçekten yok.