13.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güliz Arslan - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Çocuk yaşta başlamışlar oyunculuğa. Birbiri arkasına gelen projelerin peşinde koşarken büyümüşler. Araya önemli eğitimler, her biri başlı başına bir okul olan ustalarla aynı sahneyi paylaşmalar girmiş. Bir zaman sonra “çizginin öbür tarafı” dedikleri kamera arkasını merak etmişler. “Kendime İyi Bak” filmi için oyuncu olarak tanıdığımız Serhan Arslan ve Ruhi Yapıcı’nın “artık çizginin diğer tarafında da bulunacaklarının resmiyet kazanması” diyebiliriz; oyuncu olarak yer aldıkları “Elveda Rumeli” dizisinin setinde tanışan ikili bu filmle ilk senaristlik ve yönetmenlik tecrübelerini yaşıyor. Arslan ve Yapıcı’yla bir araya geldik, kamera önünden kamera arkasına geçişi konuştuk.
n Birlikte bir proje yapmaya nasıl karar verdiniz?
Ruhi Yapıcı: Bu sektörde yapılan işlere dair ortak şikayetlerimiz vardı.
Serhan Arslan: Bu eleştirilerin bir üretime dönmesi gerekiyordu. Sen ortaya bir şey koyamadıktan sonra eleştir eleştir nereye kadar? Eleştirilecek bir şey olsa da adam en azından bir şey üretmiş... Halı saha maçlarına bayılırız. Her pazar maçtan önce ya da sonra biz bir şey koyalım ortaya diye konuşurduk. Bir gün artık “Yapalım şu filmi de çıksın aradan” dedik.
Hikaye hanginizin?
Ruhi Y.: İkimizin. Sohbet ediyorduk; “Ne yapalım?” “Aşk filmi yapalım”, “Nasıl olsun?” derken bu hikaye çıktı.
Neden “Aşk filmi yapalım”?
Ruhi Y.: Aşk filmleriyle ilgili dertlerimiz vardı.
Aşkla ilgili derdiniz var mıydı?
Ruhi Y.: Hangimizin yok ki? Bizden çok güzel bir komedi filmi de çıkabilirdi ama böyle oldu. O sırada şarap içiyorduk, ondan olabilir mi Serhan?
“Ukalaca belki ama büyük bir iş değil bu bizim için”
Film aşkla ilgili dertlerinizi halletmenize faydalı oldu mu?
Ruhi Y.: Aşkla ilgili dertlerimiz filmi halletmemizde faydalı oldu.
Serhan A.: Aşk medeniyetimizin ilerleyememesinin en önemli sebebi bence. Eğer aşk olmasaydı “Back To The Future”daki (Geleceğe Dönüş) uçan kaykaylarla gelebilirdik buraya. Aşk muhteşem bir şey, insanlığa inanılmaz eserler getirmiş ama ciddi anlamda medeniyete ket vuran bir şey aynı zamanda. “Aşkım nerdesin, niye aramıyorsun, bugün ne yaptın?” diye müthiş zaman kaybediyoruz.
Anlaşamadığınız zamanlar oldu mu?
Ruhi Y.: Birbirimizi çok güzel bir şekilde eleştiriyor olmasaydık, bu film böyle olmazdı zaten. Senaryo yazmaya oturan her insan çok derin, edebi cümleler kurmak ister; “gözlerinin deryalarında dalıp giden kuğular” falan gibi... İki kişi olunca birbirini frenliyorsun.
Çok genç iki yönetmen olarak zor bir işin altından kalkmış gibi hissediyor musunuz?
Ruhi Y.: Çok genç değiliz ki... Çok ukalaca belki ama çok büyük bir iş de değil bu bizim için. 27-28 yaş için heyecan verici bir şey olabilir ama sektöre çok küçük yaşta girmiş 31-32 yaşında iki insan için çok da abartılacak bir durum yok. Kameramız var, teknik bilgimiz var, bağlantılarımız var, sektöre dair eleştirilerimiz var, yapmamak salaklık olurdu.
Çalışmadığınız zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Serhan A.: Geziyoruz. Onun arabasıyla Dedeağaç’a gidiyoruz. Balık yiyoruz, kahve içiyoruz. Günlüğü beş euro’dan bisiklet kiralıyoruz. Yanıyoruz. Top oynuyoruz.
Sonraki projede yine beraber misiniz?
Ruhi Y.: Hayat gösterecek bunu. Önce biraz halı saha maçı yapmamız, seyahat etmemiz lazım. Bu filmin geri dönüşüne bakacağız bir de...
Ruhi Yapıcı
“Benimle çalışmak çok zor olabilir”
Oyunculuğa altı yaşında başladı.
Ankara Radyo Televizyon Anadolu Meslek Lisesi’ne devam ederken birçok yapımda kamera ve ışık asistanlığı yaptı. İstanbul Üniversitesi Radyo Televizyon Bölümü’nü kazandıktan sonra Sinan Çetin’in yanında staja başladı. Çalışma hayatı ağırlık kazanınca okulu bıraktı. “Emret Komutanım” dizisindeki rolüyle pek çok hayran kazandı. Bir post prodüksiyon şirketi kurdu. Pek çok başarılı dizinin efekt süpervizörlüğünü yapıyor. “Ne iş yapar bir efekt süpervizörü?” sorusuna şöyle cevap veriyor: “Aksiyon sahnelerinin çekimini tasarlar.” Kamera arkasında yapmadığı iş pek yok. Bu filmin çekimleri sırasında bu durumun çok faydasını görmüşler. Her işten anlayan bir yönetmenin ekibinde olmanın kolay olmadığını da kabul ediyor: “Benimle çalışmak çok
zor olabilir ama bu filmi çekerken işimizi çok kolaylaştırdı.”
Serhan Arslan
Sean Penn’den oyunculuk dersi aldı
Sekiz yaşında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları kadrosuna dahil oldu. Burada Suna Pekuysal, Zihni Göktay gibi ustalarla, kendi deyişiyle “oyunlar oynadı ”. Kendine ikinci bir yol açmak için oyunculuk okumadı. Gideceği bölümü şöyle seçti: “Babamdan gördüğüm kadarıyla eğer ağzın laf yapıyorsa yakışıklı olmasan da çok güzel bir kadınla evlenebilirsin. Felsefe okursam ağzım iyi laf yapar diye düşündüm.” Üniversitedeyken seslendirmeler, çocuk programları devam etti. Sonra “Hayat Bilgisi” dizisi geldi. Dizi bitince soluğu oyunculuk ve yönetmenlik eğitimi için Londra’da aldı. Oradan rüzgar San Francisco’ya doğru esti. San Francisco Acting Center’da ders aldığı isimlerden biri de Oscar’lı aktör Sean Penn. 2009’da Berlin Film Festivali kapsamında düzenlenen seçmelerde 40 bin kişi arasından seçilen 20 yetenekten biri oldu.
Bir süre Berlin’de ve Bern’de yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndü.
Şu anda Hande Katipoğlu’yla bir komedi programı sunuyor.