07.02.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
SERCAN KISMET
TRT World ve TRT Arabi kanallarını bünyesinde barındıran TRT Uluslararası Haber Kanalları Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz, gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Yayın politikasıyla kısa sürede başarı yakalayan Karagöz, “TRT, uluslararası alandaki görünümünü ve varlığını daha da güçlendirmek istiyor. TRT World ve TRT Arabi kanallarımızın içeriklerini güçlendireceğiz” diyor. Karagöz’le TRT uluslararası haber kanallarını ve yayın politikalarını konuştuk.
- TRT Uluslararası Haber Kanalları’nın 2019’daki stratejisi ne olacak?
‘Batı’nın sorunlarına daha fazla eğiliyoruz’
- TRT World için ne gibi çalışmalarınız var?
TRT World bizim göz bebeğimiz. En büyük markamız. 2019 yılında özgün içeriklerle güçleneceğiz. Hem bilinirliğini hem de etkisini daha ileriye götüreceğiz. Bulunduğumuz coğrafyanın en etkili haberciliğini yapıyoruz. Özel haberlerimizin yanı sıra, ödüller alacak belgeselleri ekrana taşıyacağız. Şu an hazırladığımız Cemal Kaşıkçı belgeseliyle büyük ses getireceğimize inanıyoruz. Terör örgütleri PKK ve FETÖ belgesellerimiz uluslararası ödüllere aday nitelikte ve bu yıl içinde izleyicimizle buluşacak. Özellikle FETÖ ve PKK meselesini batı kamuoyuna doğru anlatmak için onların alışık olduğu yayın tarzını benimsiyoruz. Gerçekliğin fotoğrafını abartısız, propaganda dilinden uzak ve yüksek habercilik standartlarıyla ortaya koyuyoruz. Yayın stratejimizde artık batının sorunlarına daha fazla eğiliyoruz. Trajedileri hep doğudan ekrana getirir batı medyası... Biz ise TRT uluslararası yayınları olarak batının açmazlarına, sorunlarına ve trajedilerine yoğunlaşacağız. TRT World’ü tüm dünyaya izletmek istiyoruz. Kendimize her gün sorduğumuz soru şu ‘Ohio’lu bir Amerikalı, Londralı, Pakistanlı, Kenyalı, Japon veya Çin’den herhangi biri neden TRT World’ü izlesin?’ sorumuz bu olunca içeriklerimiz de çok yönlü ve çok stratejik şekilde dizayn ediliyor. Bu soru stratejik yönümüzü sürekli diri tutuyor.
- Yeni projeleriniz var mı?
Önümüzdeki aylarda TRT Almanca’yı dijital platformda hayata geçireceğiz. Bir de TRT Rusça planımız var. Almanca yayınlarımızın merkezi Köln, Rusça’nın ise Moskova olacak.
TRT Almanca stratejik olarak önem verdiğimiz bir platform... Burada Almanya’nın gündemini tartışacağız. Almanlara sahillerimizi, kumsallarımızı ve yemeklerimizi anlatmak için bu platformu kurmuyoruz. Evet onlar da olacak ama asıl meselemiz Almanya’nın kendi iç sorunlarını Türkiye’den bir bakış açısıyla işlemek. Almanya’daki sosyal problemler, siyasi krizler Almanca yayınlarımızın odaklanacağı konular olacak.
- TRT uluslararası kanalların iddiası ne?
Dünyada değişmesi gereken adaletsiz bir düzen var. Uluslararası arenada adaletsizlik, insan hakları ihlalleri ve sömürü var. Türkiye bir iddia ortaya koyarak sadece kendi bölgesinde değil tüm dünyada bir değişim arzusunu dillendiren bir ülke... Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünün devamı olarak dünyadaki uluslararası adaletsizliğe karşı yayın yapıyoruz. İnsani meselelerde Türkiye’nin herkese örnek bir duruşu var biz de insanı yayın politikamızın merkezine alarak yayın çizgimizi şekillendiriyoruz.
- Yayın politikanızla ilgili Türkiye’de ne gibi eleştiriler alıyorsunuz?
Öncelikle gelen bütün eleştirileri önemsiyoruz. Biz kamu yayıncısıyız ve kamuya hesap vermek zorundayız. Uluslararası habercilik standartları bilinmediği ve önemsenmediği için Türkiye’de zaman zaman yanlış anlaşılıyoruz. Tabii iyi niyetli eleştiriler olduğu gibi kıskançlıktan ve vizyonsuzluktan kaynaklanan eleştiriler de geliyor sosyal medyada...
- Yurt dışındaki izleyicilerinizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Türkiye’nin uluslararası alanda faaliyet gösteren medyası olduğumuz için batı dünyasında bir karalama gayreti görüyoruz. Karalama geliyor diye, duruşumuzu değiştirecek değiliz. Kompleksimiz yok. Ne batıya yaranmaya çalışıyoruz ne de ülke içinde sosyal medyadaki trollere itibar ediyoruz. Biz biliyoruz ki içeriğimize güveniyorsak ve uluslararası habercilik standartlarına uygun yayın yapıyorsak, gelen karalamalar ve eleştiri görünümündeki saldırılar belli bir süre sonra boşluğa düşer. Biz bu anlamda kendimizi yavaş yavaş kabul ettiriyoruz. Sevseler de, sevmeseler de dönüp bakacakları bir kaynak olduğumuzu biliyoruz.
- Yayın politikanızı nasıl belirliyorsunuz?
Biz Türkiye’de uluslararası yayıncılık anlamında bir ilki başarıyoruz. TRT World ve TRT Arabi kanallarımız Türkiye merkezli uluslararası kanallardır. Hedefi yurt dışıdır. İzleyici kitlemiz Türkiye’de İngilizce konuşanlar değil. Biz Amerikalı, Avrupalı, Afrikalı ve Çinli bizi izlesin diye içerik üretiyoruz. Yayın politikamız her markamız için ayrı şekilde dizayn ediliyor. Bunu yapmak için uluslararası standart ortaya koymak gerekiyor. Aynı anda Amerikalı, Avrupalı, Güney Afrikalı ve Uzak Doğulu izleyici yakalamak için kendi içinizde tutarlı ve yüksek standartlara bağlı yayın çizginiz olması gerekiyor. Bundan saptığınız an sizi izlemezler ve yatırımlarınız boşa gider.
BBC ne kadar İngiltere için bir yumuşak güçse, açık ve net söylüyorum TRT World ve TRT Arabi de Türkiye için o kadar yumuşak güç enstrümandır. Deutsche Welle kanalı Almanya’nın, France24 kanalı Fransa’nın, BBC ise İngiltere’nin sesiyse, TRT uluslararası kanalları da Türkiye’nin sesi olacak. Ulusal güvenlik meselelerinde tüm dünyaya doğruları etkili şekilde anlatmak misyonumuzdur. PKK ve FETÖ kırmızı çizgimizdir.
'PROPAGANDA MAKİNESİ DEĞİLİZ'
Odak noktamız kuzeyde Doğu Avrupa’dan Kafkaslara kadar uzanan bölge, güneyde ise Fas’tan Pakistan’a kadar olan bölge buna Afrika kıtasını da katabiliriz. Bu bölgeyle ilgili her şey bizim birincil önceliğimizdir. Çeçenistan ile İnguşetya arasında problem varsa, sadece 4-5 milyon kişiyi ilgilendirdiği için bunu BBC ve CNN ekrana getirmez. Ama TRT World olarak olayın yaşandığı yere gidip, haberleştiriyoruz. Bu bölgenin küçük de olsa bütün çatışmalarını izleyiciye ulaştırıyoruz. Bazılarından ‘propaganda makinesi’ şeklinde ithamlar duyuyorum. Biz standartları olan ve stratejik duruş sahibi bir kanalız. Bir propaganda makinesi değiliz. Biliyoruz ki hiçbir propaganda makinesi uluslararası izleyiciye hitap etmez ve hedefine ulaşamaz. Standartsız propaganda görünümlü özensiz yayınlar hedefsizlikten başka bir şey değildir. TRT uluslararası kanallarının her birinin hedefi ve stratejik yaklaşımı vardır. Hedeflerimiz doğrultusunda sıkı sıkıya bağlı olduğumuz standartlarımız var. İtibarlı, güvenilir ve ikna eden bir yayın politikasıyla izleyicimizin karşısına çıkma hedefindeyiz.
‘Türkiye saatiyle yaşamıyoruz’
- TRT World 24 saat aktif olması gereken bir kanal... İçerik konusunda nasıl bir yol izleniyor?
Hiçbir şey gelişi güzel bizim kanalımızda yer alamaz. İzleyicimizin bir kısmı Çin’de, diğer kısmı ABD’de... Akşam oldu uyuyalım yok. Bizim için güneş batmıyor. İki tarafı da yakalamamız gerekiyor. Türkiye saatiyle yaşamıyoruz. 24 saat strateji yapıyoruz.
- Kanalların izlenme oranları nasıl?
Uluslararası kanalların izlenme oranını ölçmek çok kolay değil. Her ülkede var olma politikasını uyguluyoruz. Dünyadaki bütün büyük otellerin tamamında TRT World’ün izlenmesi için çalışıyoruz. TRT Arabi de Arap coğrafyasında takip ediliyor. Belgesellerimiz ve programlarımız uluslararası yarışmalarda pek çok ödül aldı. Amacımız daha fazla uluslararası ödül almak, yönetici ve yazarların bizim programlarımızı referans göstermelerini hedeflemek.
‘Rakiplerimizin bütçesi fazla’
- Kanalların reklam gelirleri giderek azalıyor. Rakiplerinizin bütçeleri çok yüksek olduğu için siz nasıl bir şekilde ilerliyorsunuz?
Kamu yayıncısı olarak, gelen kaynağı en doğru şekilde kullanmak istiyoruz. Bazı programlara sponsorluklar alıyoruz ama agresif reklam stratejisi içerisinde değiliz. Milletimize hesap verecek şekilde yayın politikasını geliştiriyoruz. Rakiplerimizin bütçesi bizden çok çok fazla... Yurt dışından transfer ettiğimiz arkadaşlarımız, alışık olmadıkları tasarruflarla karşılaşıyorlar.
- Kaç ülkeden çalışanınız var?
Yaklaşık 61 ülkeden çalışanımız var. Uluslararası kültürün olduğu bir yayın organıyız. Türkiye de çok kültürlü insanların yaşayabileceği bir ülke... Tarihimizde dışlamak yok. İstiklal Caddesi’nde cami, kilise ve sinagogu beraber görüyoruz. Ayrımcılığın olmadığı bir ülkede yaşıyorlar. Türkiye’nin gönüllü elçisi oluyorlar.