Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 Küresel Riskler Raporu, içinden geçtiğimiz çalkantılı dönemin bir özetini sunuyor. Son yıllarda ardı ardına gelen krizler, küresel sistemleri sarsarak liderlerin ve toplumların dayanıklılığını sınadı. Bu yılın raporu, önümüzdeki on yıla dair kasvetli bir tablo çiziyor ve özellikle bazı risklerin giderek büyüyerek yönetilemez hale gelebileceğini ortaya koyuyor.

Rapordaki en çarpıcı bulgulardan biri, yanlış bilgi ve dezenformasyonun en büyük küresel risklerden biri haline gelmesi. Üretken yapay zekâ araçlarının hızla gelişmesi, sahte haberlerin, yanlış yönlendirici içeriklerin ve manipülatif bilgilerin her zamankinden daha hızlı yayılmasına neden oluyor. Toplumlar, doğru bilgiye ulaşmakta zorlanırken, bu durum siyasi gerilimleri ve toplumsal kutuplaşmayı da derinleştiriyor.

Haberin Devamı

Yanlış bilgi yalnızca bireylerin kararlarını değil, küresel politikaları da etkiliyor. Sosyal medyada yayılan dezenformasyon kampanyaları, seçim süreçlerinden halk sağlığı politikalarına kadar birçok alanı tehdit ediyor. Bilginin güvenilirliğini sağlamak için küresel çapta daha güçlü düzenlemeler ve medya okuryazarlığını artırmaya yönelik politikalar kritik hale geliyor.

Yanlış bilginin tetiklediği en önemli sorunlardan biri de toplumsal kutuplaşma. Farklı siyasi, kültürel ve ekonomik gruplar arasındaki uçurumlar giderek derinleşiyor. Bu durum, yalnızca bireysel düzeyde bir bölünme yaratmıyor, aynı zamanda demokrasileri zayıflatıyor, sosyal istikrarı tehdit ediyor ve küresel çatışmaları körüklüyor.

Toplumların ortak değerler etrafında birleşmesi her geçen gün zorlaşırken, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin büyümesi, bu bölünmeleri daha da derinleştiriyor. Karşılıklı anlayışı artıracak politikalar ve kapsayıcı ekonomik büyüme stratejileri, kutuplaşmayı azaltmada önemli bir rol oynayabilir.

Jeopolitik gerilimler

2025 raporunun en dikkat çeken tespitlerinden biri de devletler arası gerilimlerin hızlı bir şekilde yükselmesi. Ticaret savaşları, jeoekonomik çatışmalar, siber casusluk ve doğrudan silahlı çatışma riskleri, dünya siyasetinde belirsizliği artırıyor. Son yıllarda tırmanan küresel kutuplaşma, devletlerin iş birliği yerine rekabete yönelmesine neden oluyor.

Haberin Devamı

“Soğuk Savaş’tan bu yana en bölünmüş dönemlerden birinde yaşıyor olabiliriz” değerlendirmesi, bu yeni dönemin belirsizliklerini ve risklerini gözler önüne seriyor. Küresel çapta bir denge sağlanamazsa, bölgeler arası çatışmalar ve ekonomik istikrarsızlık kaçınılmaz hale gelebilir.

Yapay zekâ ve biyoteknoloji alanındaki hızlı gelişmeler, insanlık için büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda önemli tehditleri de beraberinde getiriyor. Özellikle yapay zekâya dair etik kaygılar ve veri güvenliği konuları önümüzdeki yıllarda daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.

Çevresel riskler ise halen en büyük küresel tehditler arasında yer almaya devam ediyor. Aşırı hava olayları, doğal kaynak kıtlığı ve ekosistemlerin çöküşü, insan yaşamını doğrudan tehdit eden unsurlar olarak öne çıkıyor. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik daha kararlı adımlar atılmadığı sürece, bu riskler hem ekonomik hem de sosyal sistemler için daha büyük bir kriz yaratacak.

Haberin Devamı

Çıkış yolları...

Rapora göre, 2027 yılına kadar dezenformasyonun küresel çapta en büyük tehditlerden biri olmaya devam etmesi bekleniyor. 2035’e kadar ise mevcut risklerin şiddetinin daha da artacağı öngörülüyor. Küresel düzenin parçalanma riski, iş birliği mekanizmalarını ve uluslararası kurumları daha önemli hale getiriyor.

Bu karanlık tabloda umut veren nokta, risklerin farkında olunması ve önlem alma fırsatının hâlâ bulunması. Bilgi kirliliğiyle mücadele, toplumsal kapsayıcılığı artırma, uluslararası iş birliklerini güçlendirme ve çevresel sürdürülebilirliği sağlama yönünde atılacak adımlar, geleceği daha güvenli hale getirebilir. Geleceğin belirsiz olduğu bir dünyada, yalnızca krizleri değil, çözümleri de konuşmak zorundayız. Çünkü riskler büyüdükçe, sorumluluklarımız da artıyor.