Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Akademik donanımları birbirinin aynı olan birini seçmeniz gerekirse artı özellik olarak önceliğiniz ne olur?

Örneğin pratik zekası mı, sorun çözme yeteneği mi, ekonomiye olan ilgisi mi, sportmen olması mı, sanata duyduğu ilgi mi, doğaya saygısı mı, insanları sevmesi mi?..

Bu konuda yapacağımız seçimin özelliğine ya da aradığımız kriterlere göre yüzlerce madde daha sıralayabiliriz. Önemli olan belirlenen kriterler dışında sizi en çok etkileyen ya da etkileyecek olan ne? ”Temel bilimlerde, örneğin fizikte araştırma yapacak bir grup öğrenci seçmeye kalksam (hepsinin okuma ve matematik yeteneği testleri eşit düzeyde olduğu takdirde) kesinlikle rock müzik dinleyenleri seçerdim, klasik müzik değil!”

Haberin Devamı

Yukarıdaki paragraf ilginç hem de çok ilginç.

Müzik dinliyor olması yetmiyor. Daha da detaya giriyor ve ille de “rock müzik” diyor.

Benzer yaklaşım hemen her alanda söz konusu. Sporun her türlüsü değil kimileri için takım sporları, kimileri için bireysel sporlar, kimileri için de doğa sporları çok daha önemli.

MEB’in ya da ÖSYM’nin öğrenim kurumlarına öğrenci ya da kamusal alanlara personel seçerken çala kalem yaptığı seçimler gibi değil de liyakata dayalı ciddi anlamda bir seçme işine kalktığınızda devasa bir sektörle karşılaşıyorsunuz.

Okul, meslek, eş, iş, arkadaş, yaşanacak kent, oturulacak mahalle, alınacak araba, yapılacak spor ve hobiler bireyler açısından ne kadar önemli ise öğrenci ya da eleman alacak kurumlar için de bir o kadar önemli.

Ülkemizde öğrenci, veli ve çalışan memnuniyetine baktığımızda hemen hepsi yerlerde sürünüyor.

Üniversiteyi kazanan ya da mezun olanlardan üçte biri yeniden sınav giriyor, mezunların yarıdan fazlası ya öğrenim gördükleri alanda iş bulamıyor ya da farklı alanlarda çalışıyor. Çalışanların dörte üçü ise çalıştığı iş yerinde aradığını bulamadığı için gözü hep dışarıda! Aynı çerçeveden farklı ülkelere baktığımızda, söz konusu tablo bizdekinin tam tersi.

Başta Japonya, Almanya, Hollanda gibi ülkelerde insanların çoğu işe başladığı kurumdan emekli oluyor. Öğrenim gördüğü okulu değiştiren ya da değiştirmeyi düşünenlerin oranı onda biri bulmuyor! Peki o zaman sorun nerede?

Haberin Devamı

Tam bir sınav ülkesi olduk ama doğru bir yol haritamız yok. ÖSYM’nin açılımı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi. Yani hem adayların ilgi, yetenek, donanım ve yetkinliklerini ölçüyor, hem aranan niteliklere göre en doğru öğrenci ve personeli seçiyor hem de onları en doğru okul ve kurumlara yerleştiriyor. Daha doğrusu bu amaçla kurulmuş ama bu görevini ne kadar yerine getiriyor? Önemli olan o.

Peki onun bu konudaki yeterliliğini kim ölçüyor, denetliyor ve sorguluyor? MEB’in, YÖK’ün ve diğer benzeri kurumlarınkini de?.. Terazi ve seçme kriterleriniz doğru değilse doğru ölçüm ve doğru seçim yapamazsınız!

Bunu anlamak için daha kaç nesli feda etmemiz gerekiyor?..

Akademik başarı her şey değil!

Kimilerine göre akademik başarı her şeyden önemli.

Abartılı bir söylem mi? Elbette hayır, doğru olanı: önemli ama her şey değil!

Lise ve dengi okullarda yüzlerce, öğrenim hayatı boyunca da binlerce ders görüyoruz. Seçmeli derslerle bu yelpaze özellikle üniversitelerde daha da genişliyor.

Haberin Devamı

İçinde bulunduğumuz yüzyılda fen bilimleri, teknoloji ve özellikle de bilişim öylesine öne çıktı ki, sosyal bilimler adeta yok olma noktasına geldi. Sosyalleşme bile teknolojik sanal ortamlarda gerçekleşiyor. Yarattığı sanal bağımlılığın geldiği son nokta ise dijital detoks! Adeta vücudumuzun bir parçası haline gelen akıllı telefonlardan kurtulma seanslarının düzenlemesi, kullanım sürelerine kısıtlama getirilmesi, yan etkilerinin çok daha bahsedilir hale gelmesi görünen o ki artık herkesi rahatsız ediyor.

Öğrenci ve personel seçiminde, başta sosyal donanımlar olmak üzere farklı yetkinliklerin daha aranılır hale gelmesi işte tam da bu yüzden!

Tamam çalışkan bir öğrenci olsun, işini iyi yapsın ama şöyle şöyle de olsun diye başlayan cümlelerin ardında yatan gerçek, gelecekteki öğrenci ve çalışan modelinin bugünkünden çok daha farklı olacağı yönünde.

Peki öğretim kurumlarımızda ya da geleceğe yön veren MEB, YÖK, ÖSYM benzeri kurumlarımızda bu yönde bir arayış var mı? Duyan varsa ne olur bize de haber versin!..

Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var ama incir çekirdeğini doldurmayan tartışmalardan bunlara ne sıra geliyor ne de zaman kalıyor!..