GündemTürkiye için hem fırsat hem tehdit! Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

Türkiye için hem fırsat hem tehdit! Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

03.03.2022 - 06:40 | Son Güncellenme:

Türkiye'nin sağlık turizmindeki başarısı son dönemlerde oldukça göze çarpıyor. Ancak sağlık ile turizm arasındaki ilişkinin güvenli şekilde kurulamaması etik açıdan pek çok sıkıntıyı da beraberinde getirebiliyor. Gün geçtikçe daha sık karşılaşılan malpraktis vakaları da bunun bir parçası. O nedenle hem doktorların hem de hizmet almak isteyen hastaların konuya hassasiyetle yaklaşması çok önemli. İşte doktorların gözünden Türkiye'de sağlık turizminin hatalarıyla, doğrularıyla geldiği nokta.

Senim Tanay Karakuş - Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Son yıllarda Türkiye'nin en başarılı olduğu konulardan biri de sağlık turizmi. Başta göz cerrahisi olmak üzere kalp hastalıkları, estetik ve diş operasyonları için Türkiye'ye gelen çok sayıda hasta var. Bilimsel ve teknolojik olarak donanımlı hastanelerin açılması, sağlık çalışanlarının bu konuda bilgili olması ve özellikle doktorların alanlarındaki başarısı uluslararası sağlık turizminde Türkiye'yi öncü konuma getirmiş durumda. Ancak madalyonun diğer yüzünde bazı can sıkıcı durumlar da mevcut. Sağlık ve turizm kavramının yan yana gelmesiyle olayın sağlık boyutunu tamamıyla hiçe sayıp kâr amacı gütmeye çalışan kişi ve kurumlar, hem sağlık etiğine hem de Türkiye’nin bu konudaki başarısına büyük zarar veriyor. Sağlık turizminin Türkiye'deki durumunu ve sağlığa sadece kazanç kapısı olarak bakanların Türkiye'de sağlık turizmine verdikleri zararların boyutlarını uzmanlara sorduk.

Haberin Devamı

'TAKİBİ ÇOK İYİ YAPILMIYOR'

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Denizhan Dizdar, işin turizm tarafının olmasıyla birlikte sağlık kısmının da olduğuna dikkat çekerek Türkiye'nin sağlık turizmi konusunda oldukça öncü bir ülke olduğuna vurgu yaptı ve "Gerçekten sağlık hizmetleri konusunda dünya standartlarının üstünde uygulamalarımız, hekimlerimiz, hizmetlerimiz, hastanelerimiz ve tedavilerimiz var. Belli alanlarda tüm dünyaya ders veren, doktorları eğiten seviyelerde hekimlerimiz de mevcut" dedi.

Gerek yurt içindeki vatandaşa gerekse yurt dışından gelenlere verilen sağlık hizmetinde en önemli unsurun güven olduğunu söyleyen Dizdar, tedavinin sorumluluğun alınmamasının da çok önemli bir detay olduğunu söyledi. Doç. Dr. Dizdar, ülkede sağlık turizmi alanında gördüğü en büyük problemin bazı firmaların hastaları yönlendirip sonrasında uygulanan işlemlerin takibini çok iyi yapmaması olduğunu belirtti.

Haberin Devamı

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'SAĞLIK HİZMETİ DEĞİL, KÂR AMAÇLI BİR İŞE DÖNÜYOR'

Sağlık turizminin yalnızca turizm firmasının yapacağı bir iş olarak görülmemesi gerektiğini söyleyen Dizdar, "Sağlık turizmi adı altında yapılan turizm için özellikle hasta iletişiminde ve hasta takibindeki kanalların açık olması; bir problem olduğunda müdahale edilebilecek, bir komplikasyon olduğunda takip edilebilecek altyapıların hazırlanması lazım. Sağlık turizmi acentesi olmak için Sağlık Bakanlığı'ndan sertifika almanız gerekiyor. Ancak gayriresmi olarak da turizm firması olup hasta getiren kişiler, firmalar var. Bence en önemli problem bu. Çünkü bu sağlık hizmeti değil, kâr amaçlı bir işe dönüyor. Tabii ki bu bir iş, tabii ki bir kâr olacaktır ama bu işin sağlık yönü olduğunu da unutmamak lazım" dedi.

YÜZ YÜZE GÖRÜŞME ŞART!

Doç. Dr. Dizdar, Türkiye'de tedavi olmak isteyen yabancı uyruklu insanların özellikle doktorlarının isimlerini çok iyi bilmeleri gerektiğini dile getirdi. Kişilerin bahsedilen acenteler üzerinden sağlık turizmi işlemlerini yaptığını, turizm kısmı konusunda hastanın konaklaması, seyahati gibi planlamaların yapılmasında bu acentelerin çok kıymetli olduğuna ve olmaları gerektiğine de vurgu yaptı. Dizdar, "Bazen bir hasta acenteye başvurduğu zaman, ameliyatı yapacak olan doktorla tam iletişim kuramayabiliyor. Burada mutlaka Türkiye'ye gelecek olan kişinin doktorunun ismini bilmesi gerekiyor. Ayrıca mutlaka hasta gelmeden önce görüntülü bir görüşme yapılmalı. Yüz yüze görüşme gibi hastayla hekim görüşmesi şart. Sonrasında da hastanın Türkiye geldiğinde ameliyat olmadan önce mutlaka doktorun yanına gelip muayene olarak tüm detayları öğrenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

'REFERANSLAR ÇOK DEĞERLİ'

Sağlık turizmi yapabilmek için kliniklerin ve firmaların sağlık turizmi belgesi aldığını söyleyen Doç. Dr. Dizdar, Türkiye'deki sağlık turizminden faydalanmak isteyen hastalar için de şu tavsiyelerde bulundu: "Sağlık turizmi yapan her hekim Sağlık Bakanlığı'ndan sağlık turizmi konusunda sertifika alıyor. Bu önemli bir detay. Bu sertifikayı internet sitesinden sorgulamaları lazım ve doktorlarının ismini öğrendikten referanslarını mutlaka istemeleri ve görmeleri gerekiyor."

Haberin Devamı

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'SAĞLIK VE TURİZM ARASINDAKİ AYRIM NET OLMALI'

Turizm ve sağlık kısmının tamamen ayrı tutulması gerektiğini ve hekimin yalnızca sağlık tarafında olduğunu belirten Dizdar, "Sonuçta bizim karşımıza gelen kişi yurt dışından da gelse Türkiye'den de gelse bizim hastamız. Yani bizim zaten ona karşı etik sorumluluğumuz var. Elimizden gelen en iyi tedavi uygulamak, takip etmek, olabilecek sıkıntılarda müdahale etmek bir hekimin zaten hastanın milletinden, uyruğundan bağımsız olarak yapmakla yükümlü olduğu şeyler. Burada turizm kısmı aslında acentelerin takip etmesi gerektiği bir konu. Yani hastanın lojistik konaklama, doktorla bağlantıya geçilmesi, yapılacak işlemlerin doktor tarafından, klinik tarafından planlandıktan sonrasında da hastanın dönüşünün sağlanması turizm kısmı. Bence buradaki ayrım net olmalı. Sonuçta hekim olayın sağlık kısmıyla sorumlu olmalı. Geri kalan lojistik ayarlamalar da sağlık acentesinin kontrolünde olmalı" diye konuştu.

Haberin Devamı

'İTİBARI SARSABİLECEK BİR ŞEY DİYE DÜŞÜNÜYORUM'

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksoy da Türkiye'nin tıp alanında oldukça ileri noktada bulunan ülkelerden bir tanesi olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de malzeme desteği olduğu takdirde büyük oranda güncellenmiş bir tıp hizmeti verildiğinin üzerinde duran Prof. Dr. Aksoy, sağlık turizmi konusunda turizmin ön plana çıkarılıp sağlığın geride kalması gibi riskin söz konusu olduğunu söyledi. "Bunu itibarı sarsabilecek bir şey diye düşünüyorum" diyen Prof. Dr. Aksoy, Türkiye'de tedavi olmak isteyen yabancı uyruklu kişilerin dikkat etmesi gereken en önemli noktanın tedavi olacağı doktorun özgeçmişini incelemesi olduğunu dile getirdi.

YOĞUN BAKIM DETAYINA DİKKAT!

Türkiye'de sağlık hizmetinden faydalanmak isteyen bir kişinin sorması gereken en önemli sorunun, "Ameliyat durumlarında işler ters giderse yoğun bakım imkânları nedir, ne kadar iyi hizmet sunuyor?" olduğunu söyleyen Prof. Dr. Murat Aksoy, hastanın hastaneyi de bu duruma göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'ÖZEL YÖNTEMLER GEREKTİREN BİR KONU'

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu ise, sağlık ve turizmin birbiriyle pek özdeşleşmeyen kavramlar olduğuna dikkat çekti. Türkiye'nin özellikle sağlık hizmetlerinde dünyada büyük bir kazanımı ve yönlendirmesi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akkoyunlu, "Bu açıdan sağlık yalnız başına yönetilmesi, ihraç edilmesi gereken özel yöntemler ve metodoloji de gerektiren bir konu. Normal turizmden, ticaretten çok daha farklı bir şekilde kabul edilmesi, yönetilmesi gerekiyor. Özellikle resmi ya da yarı resmi bir organizasyon dahilinde kontrolünün sağlaması çok çok önemli" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Akkoyunlu, "Türkiye yaptığı atılımlarla beraber sağlık sektöründeki gideri, gelire çevirebilecek bir potansiyele sahip. Diğer ülkelerle de bu konu arasında büyük bir fark oluşturdu. Bunu maalesef yanlış yönlendirerek ya da kontrolsüz bir şekilde kısa süreli kârlarla düşünerek heba etmemek gerekiyor" dedi. 

Dikkat edilecek unsurların sağlık turizmini kısıtlamamak, turizm ve estetikle eşleştirmemek olduğunu söyleyen Akkoyunlu, "Türkiye özellikle kanser teknolojileri ve tedavilerinde, görüntüleme yöntemlerinde, ağız-diş sağlığında, rehabilitasyonlarda, dahili problemlerde çok ciddi şekilde başarılı tedaviler, teknikler uygulayabilecek kapasiteye sahip. Bu nedenle sadece estetikle kısıtlamamak gerekli" diye konuştu.

'TEK AMAÇLARI UCUZA GETİRMEK'

Prof. Dr. Akkoyunlu, sağlık hizmetlerinin kontrol edilebilir bir düzeyde tutulması gerektiğine, hizmet-tedavi-fiyat standardının belirlenmesinin önemli olduğuna vurgu yaptı. Akkoyunlu, "Sağlık turizminde oldukça ütopik şeyler vadediliyor ve bu alan oldukça ütopik rakamlarla domine edilmeye çalışılıyor. Tabii insanlar reklam ve tanıtım paletlerini görüp iletişime geçiyorlar. Sistem çok yanlış işliyor. İşin simsarlığını yapan insanlar var. Fahiş kârlarla insanları bu sektöre yönlendiriyorlar. Yönlendirme aşamasında da yine arada simsarlar olabiliyor. Onlar da irtibata geçerek ikinci bir kâr ekliyorlar. Simsarların yaptıkları tek şey işi olabildiğince ucuza getirmek. Tabii bütün bunların yanında Türkiye'de çok ciddi bir şekilde kurulmuş güzel hastaneler ve kuruluşlar var" açıklamasında bulundu.

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'ALDATMACA OLMAMALI'

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu doğru işlemesi gereken sağlık turizminin tarifini ise şöyle yaptı: "Yurt dışından gelen hastalar tetkiklerini, doktorlarının yazdığı epikrizlerini iletiyorlar. Beklentilerini söylüyorlar. Doktorlar da o epikrizler üzerinden oradaki doktorların tedavinin ne kadarını yapıp yapamadığını, Türkiye'de nelerin yapılabileceğini ve son nokta olarak ulaşacağımız hedefleri söylüyor. Çünkü bazen hastanın da beklentileri çok yüksek olabiliyor. Daha sonra muhasebe detayları, seyahat giderleri hesaplanıyor. Bunlarla beraber hasta yapılabilecekler ve kapasiteler karşısında neler yapabileceğini görüyor."

Burada önemli noktanın verilen hizmetin içerisinde herhangi bir aldatmacanın olmaması olduğuna vurgu yapan Akkoyunlu, "Sunulacak hizmetin gerçek ideallerle belirlenerek, hem doğru bir yöntemle uygulanması hem de doğru bir fiyatlama ve maliyetin çıkartılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'TİCARİ BİR METAYA DÖNÜŞMESİ TEHLİKELİ'

"Sağlığın ticari bir meta olmasını hatta turizmin bir alt girdisi olarak görülmesini çok doğru bulmuyorum. Açıkçası tüm insanların eşit bir şekilde sağlığa erişiminin olması gerektiğine inanıyorum" diyen Akkoyunlu, olayın ticari bir metaya dönüşmeden, sağlık ve hizmet yönü göz ardı edilmeden, kurumların da işlerini devam ettirebilecek şekilde sağlık hizmetinin sunulması gerektiğinin önemli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, doktorların da bireysel olarak karar verici ve politika yönlendirici bir konumda olmasının söz konusu olmadığını belirtti.

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'PEK ÇOK EKSİKLİK DE VAR'

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ercan Karacaoğlu da, "Türkiye'de estetik sağlık turizmi doğru bir şekilde yapılıyor mu?" sorusunu soruyor. Bunun cevabının direkt olarak verilmesinin zor olduğunu söyleyen Karacaoğlu, uluslararası standartların daha üstünde yapıldığı noktaların olduğunu fakat pek çok eksikliklerin de bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Ercan Karacaoğlu, "Sağlık turizmi alanında sadece ticari kâr güdülen bir kimliğe büründürülmesi tabii ki sakıncalı. Bu amaçlardan bir tanesi ama bu durumu da sadece bu varmış gibi göstermek de son derece acemi bir durum olacaktır. Onun yerine 'Sağlık hizmetini kaliteli olarak veriyoruz ve bunun karşılığındaki katma değeri de alıyoruz' şeklinde bir yansıtma yapılması uluslararası arenada bizim için çok daha doğru, çok daha kazançlı olacaktır" dedi.

Türkiye'de tedavi olmak isteyen bir kişinin araştırma yapmayı çok iyi bilmesi gerektiğini söyleyen Karacaoğlu, "Araştırmasında iki hedef olması gerekir: Bir tanesi doğru merkezi seçmesi, ikincisi ise doğru doktorunu seçmesi" detayını verdi. Prof. Dr. Karacaoğlu, "Türkiye'de sağlık turizminin kötüye kullanımının önüne geçilmesi için sağlık turizmi hizmetini alacak kimsenin doğru merkezde doğru insanla buluşturulmasını sağlamak önemli. Bu anlamda sağlık birimlerinin varlığı çok iyi tartılmalı ve bununla ilgili önlemler alınmalı. Tabii ki doğru yere gelen yabancı bir kişi Türkiye için de çok güzel bir puan kazandıracak şekilde geriye dönecektir. Çok iyi izlenimler elde edecektir, aldığı hizmetten memnun olacaktır ama bunların tersinin de olabileceği durumlar maalesef yaşanıyor. Bunlar Türkiye için son derece kötü reklamlar" vurgusunu yaptı.

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'PERSONELİN YABANCI DİL BİLMESİ ÖNEMLİ'

Türkiye'de sağlık turizminin başarısını devam ettirmek için kötü izlenimlere yol açabilecek her türlü durumdan kaçınılması gerektiğine dikkat çeken Ercan Karacaoğlu, "Doktorlarımız sağlık alanında dünyada çok iyi bir konumda. Bunu uluslararası pek çok çalışmanın sonucu olarak görmekteyiz. Türkiye’nin pek çok uluslararası toplantıda boy göstermesinden ya da birçok uluslararası toplantının Türkiye'de yapılmasından da biliyoruz. Ancak bu yeterli mi, değil. Sadece hekimlerimizin iyi olması yetmiyor, bunun dışında kalifiye personelimizin de iyi olması gerekiyor. En basitinden kalifiye personelimizin, hemşiremizin, sağlık bakım ekiplerinin yabancı dil bilmesi, hastaların ihtiyacı olduğu noktada yardımcı olması çok önemli" diye konuştu.

'SAĞLIK İLE ETİK ARASINDAKİ İLİŞKİYİ ZEDELEMEZ'

Sağlık ve turizm kavramları arasındaki ilişkiyi açıklayan Prof. Dr. Karacaoğlu, “Sağlık turizmindeki konu şu: Ülkesinde bir nedenle sağlığına kavuşamayan bir kişinin sağlığına kavuşmak için başka bir ülkeye seyahat etmesi ve orada hizmet almasından bahsediyoruz. Burada esasında sadece bir estetik vakadan değil, estetik ameliyattan değil direkt olarak hayatı ilgilendiren ciddi operasyonlardan, tedavilerden de bahsetmek gerekir. Örneğin tümör nedeniyle bir ülkeden diğerine seyahat eden hastayı da düşünmek gerekir. Bu anlamda kendi yaşama hakkını arayan bir insanın başka bir ülkeye gitmesinin sağlık ve etik arasındaki ilişkinin zedeleneceğini düşünmüyorum. Peki hekim bu işin neresinde durmalı? Bir hekim sağlık hizmetini verir. Tabii ki verdiği hizmetin de bir karşılığı vardır ancak öncelikle hastasını düşünmek, ona sağlık vermek, onu sağlığına kavuşturmakla ilgili mutluluğunu her zaman korumak zorunda" ifadelerini kullandı.

'KALİTEDEN ÖDÜN VERİLMEMELİ'

Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Melih Us ise son dönemlerde sağlık turizminde estetik branşların ön plana çıkmaya başladığını, birçok merkezde başarılı işlemlerin yapıldığını ve yurt dışından çok fazla talep geldiğini belirtti. "Burada dikkat edilmesi gereken konu kaliteden ödün verilmemesi" diyen Prof. Dr. Us, daha önce bu işlemleri yaptıran hastaların tecrübelerinin çok değerli olduğuna dikkat çekti.

Sağlık turizmiyle ilgili merkezlere ruhsat verildiğini, bu kurumların ve hekimlerin kontrol edildiğini belirten Prof. Dr. Melih Us, "Ancak en önemli problem yabancı hastalara farklı tarife uygulanması. Bu da itibarımızı zedeliyor" diye konuştu. 

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

'HER 3 KİŞİDEN 1'İ SAĞLIK TURİZMİ YAPMAK İSTİYOR'

"Ülkemizde sağlık turizmi hekim ve hekimlik hizmetlerinden çok turizm acentelarının inisiyatifinde yürütülüyor" diyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Berrin Pehlivan da karşılaştığı her 3 kişiden 1'inin sağlık turizmi yapma niyetini olduğunu söyledi. Bu durumun sağlık profesyoneleri açısından endişe yarattığını ifade eden Pehlivan, handikapın tedavinin yerine kazancın tercih edilmesiyle başladığını vurguladı.

Yabancı hastalarla ilgili hemen hemen her gün bir malpraktis vakası duyduğunu da dile getiren Prof. Dr. Pehlivan sözlerine şöyle devam etti: "Hastaneler açısından da durum farklı değil. Hatta bazen bu tabloya yanlış uygulamalar ekleniyor. Her isteyenin yetki belgesi almasına izin verilmemeli. Sağlık turizminde öncelik kaliteli ve nitelikli hizmet vermek olmalı, ucuzluk odaklı olmak değil. Eğer gerekli önlemler alınmazsa Türkiye için yurt dışında kötü bir şöhrete sahip olma riski var."

'İYİCE KONTROLDEN ÇIKMIŞ DURUMDA'

Dünyanın ilk kadavradan rahim naklini, Türkiye'de de ilk yüz ve çift kol nakillerini gerçekleştiren Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Ömer Özkan ise estetik operasyonların sağlık turizminin diğer alanlarından biraz daha popüler olduğu için suistimale daha açık hale geldiğini söyledi. "Maalesef estetik kavramı son yıllarda iyice kontrolden çıkmış durumda. Özellikle 'sözde' medikal estetik diye bir kavram türetildi fakat tıp branşları içerisinde böyle bir uzmanlık alanı yok” diyen Özkan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Plastik cerrahi veya dermatoloji uzmanı dışında hiç kimsenin insan vücuduna invazif bir girişim yapması uygun değil. Hele tamamen kozmetik amaçlı, acil olmayan bir işlem için uzmanı dışında birinin uygulama yapması çok sakıncalı ki bunun birçok örneğine şahit oluyoruz. Bu durum bile kendi başına çok önemliyken özetle sağlık turizminde medikal estetik diye bir kavramın kontrolsüz bir şekilde sadece birkaç aylık sertifika sahibi insanlar tarafından veya uzmanı olmayan kişiler tarafından pratiğe dökülmesi oluşacak komplikasyonların yönetimini zorlaştıracak."

'CİDDİ TECRÜBE VE UZMANLIK İŞİ'

Özkan’a göre bu alanda ciddi, güvenilir kurumlara ya da alanında uzmanlık sertifikasına sahip tecrübeli hekimlere başvurulması gerekiyor. Sadece aracılık hizmeti veren, sertifika sahibi olmayan, ticari kaygılarla kurulmuş yapılardan ve bunun simsarlığını yapanlardan uzak durulması ise çok önemli.

Türkiye için hem fırsat hem tehdit Uzmanlar anlattı: Sağlık turizminde ayrım net olmalı

Sağlık turizmi kapsamında hizmet alacak kişilere de önerilerde bulunan Prof. Dr. Ömer Özkan, “Özellikle sosyal medya veya internet üzerindeki yanıltıcı reklamlardan uzak durulmalı. Bir doktorun işinin ehli olduğunu anlamak için bakılması gerekenler ise tıp fakültesi mezunu ve tıpta uzmanlık belgesine sahip olmasıdır. Başvurulan hekimin mesleğinde ne kadar tecrübeli olduğunu da araştırmalı” diye konuştu.

'KONU KOZMETİK BİLE OLSA ÖNEMLİ OLAN ETİK'

“Uzmanlık alanı dışında uygulamalara çok ciddi cezai yaptırımlar getirilmeli” vurgusu yapan Özkan, bu konunun ciddi bir şekilde denetlenmesini vurgulayarak sağlık ve turizm arasındaki ilişkiyi şu şekilde açıkladı: “Turizm kavramı işin içine girince maalesef sağlıktaki etik uygulamalar ticari kaygıların gölgesinde kalıyor, hatta çoğu zaman göz ardı edilebiliyor. Kozmetik amaçlı işlemlerin yapılabilmesi için sadece hekim olmak yeterli değil, konunun uzmanı bir dermatolog veya cerrahi bir işlem ise mutlaka plastik cerrahi uzmanı olması gerekir. Son yıllarda bunun ticari bir pazara doğru döndüğünü görüyoruz.”

Türkiye için gelecekte gelir kaynağı olabilecek çok önemli bir alanın daha başlangıç aşamasında tahrip edilmesinin ülkemize büyük zararlar vereceğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Hekim, uzmanlık alanı içerisinde durmalı, bu alanın yani uzmanlık belgesinin kendisine verdiği yetkiler sınırında gerekeni yapmalı. Konu kozmetik bile olsa taraf insan olduğu zaman tamamen tıbbi kuralların geçerli olduğu etik uygulamalar dikkate alınmalı” yorumunu yaptı.