24.03.2021 - 17:38 | Son Güncellenme:
DHA
İstanbul 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Murat Nazaryan ile Maritsa Küçük'ün ailesinin avukatı Eren Keskin, Çalışma Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Hatice Boz katıldı. Yargıtay, Aile Bakanlığı avukatının davadan haberdar edilmemesi nedeniyle yerel mahkemenin kararını usul yönünden bozmuştu.
"BEN ÖLDÜRMEDİM"
Yargıtay bozmasının ardından yeniden görülen dava duruşmasında son savunması sorulan Murat Nazaryan, “Ben yemin ederim ki, maktulü öldürmedim. Mütalaayı kabul etmiyorum. Bugüne kadar kimse ile kavga etmedim. Böyle bir suçla suçlanıyorum. Beni tanıyanlar dışarıda da içeride de bilirler" ifadelerini kullandı.
Ardından dava karara bağlandı. Mahkeme Murat Nazaryan hakkında “Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken, sanığın davranışları nedeniyle indirim uygulayarak cezasını müebbet hapse çevirdi. Mahkeme “Konut dokunulmazlığının ihlali" suçundan takdir indirimi uygulanarak 10 ay hapis cezasına çarptırdığı Nazaryan hakkında “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan ise yasal unsurları oluşmadığı gerekçesi ile beraat kararı verdi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Samatya'da ikamet eden annesi Maritsa Küçük'e 28 Aralık 2012 tarihinde telefonla ulaşamayan Bayizar Midilli, kardeşi Zadik Küçük'ü arayarak annesinin evine gitmesini söylediği, kısa bir süre sonra eve gelip kendi anahtarıyla kapıyı açarak içeri giren Zadik Küçük'ün de hemen kapının arkasında annesinin çıplak cesediyle karşılaştığı anlatılıyordu. Otopside, Maritsa Küçük'ün boğazının kesildiği ve 12 yerinden bıçaklandığı, yüz kemiklerinin kırıldığı ve beyin kanaması geçirdiği anlaşıldığı kaydediliyordu. Elde edilen görüntülerde maktule Maritsa Küçük'ün 28 Aralık 2012 saat 14.09'da evinden çıkarak alışverişe gittiği, 15.05'de ise evine döndüğü, saat 15.18'de ise şüpheli bir kişinin evden çıkarken görüldüğü ve yapılan araştırmada bu kişinin Murat Nazaryan olduğunun tespit edildiği anlatılıyordu. Takibe alınan Murat Nazaryan ise 4 Mart 2013 tarihinde barındığı pansiyonda yakalanmıştı. Aynı gün yapılan DNA incelemesinde, olay yerinde bulunan bir kan lekesindeki DNA profile Nazaryan'a ait olduğu anlaşılmıştı. Sanık Murat Nazaryan hakkında "Canavarca hisle cinayet işlemek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyordu.
İKİ SUÇTAN CEZA ALMIŞTI
Sanık Murat Nazaryan, 24 Şubat 2016 yılında yapılan duruşmada, "Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Nazaryan, "Konut dokunulmazlığını ihlal" suçundan ise 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanık avukatı ve Aile Bakanlığı avukatları ise ayrı ayrı üst mahkemeye temyiz talebinde bulunmuştu. Dosyayı ele alan Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise 4 Mart 2020'de suçtan zarar gören sıfatı bulunan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin, kovuşturma sırasında duruşmadan haberdar edilmesi gerekirken dava ve duruşmalar bildirilmeden yargılama yapılması ve hüküm kurulması nedeniyle temyiz talebini kabul ederek davanın bozulmasına karar vermişti.