07.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
MERT İNAN İstanbul - Türkiye’nin en önemli dalış merkezlerinden biri sayılan Saros Körfezi’nin yanı sıra Bozcaada ve Gökçeada açıklarında da ‘öbekleşme’ denilen, su yüzeyinin 5 ile 10 metre altındaki kısımlarda müsilaj görülmeye devam ediyor. Uzmanlar ise müsilaj felaketinin Marmara Denizi’nin ilk 30 metredeki katmanıyla sınırlı olmadığını ve 1000 metrelik deniz tabanına kadar çöktüğünü dile getirirken, suyun altındaki kaya, yamaç veya taşa yapışan müsilajın, suyun içinde adeta mıknatıs gibi birikim oluşturduğunu söylüyor.
Marmara Çevre İzleme Projesi (MAREM) kapsamında 9 kapsamlı rapora öncülük eden Hidrobiyolog Levent Artüz, “Marmara Denizi’ndeki müsilaj miktarının boyutu tarif edilemeyecek kadar yüksek oranda. Tedbir alınmaması durumunda müsilaj kirliliğindeki ikinci adres; Ege Denizi olacak. Hiçbir deniz kendi kendini temizlemez. Her denizin özümseme kapasitesi vardır. Marmara Denizi’nde bu özümseme kapasitesi çoktan aşıldı. Marmara Denizi’nde deniz salyası görülürken, Ege’de köpüklenme göze çarpıyor. Ancak süreç aynı süreç… Ege Denizi, 20 yıl öncesinin Marmara Denizi pozisyonunda. Çanakkale Boğazı açıkları, Saros, Bozcaada ve Gökçeada açıklarında görülen müsilaj kirliliğine önlem alınmadığı takdirde, mevcut tablonun çok daha kötüsünü 15-20 içinde Güney Ege’de görürüz” dedi.
‘Öbek halinde gidiyor’
“Öbekleşmiş parçalar ağırlıklı olarak Çanakkale Boğazı’ndan Ege’ye doğru akıyor” diyen İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. İzzet Öztürk de şunları kaydetti: “Karadeniz istikameti dediğimiz yönde hem Üsküdar, hem de Boğaz’ın Karadeniz çıkışında eşikler olduğundan akıntıyla taşınan deniz salyasının çoğu Marmara Denizi’ne tekrar geri dönüyor. Eylül ayında öbekleşmiş, küçük parçalar halinde görülen salya birikimlerinin üst tabakayı tamamen
terk edeceğini tahmin ediyoruz. Alt ve tabandaki salya oluşumu varlığını sürdürmeye devam edecek” dedi.