GündemLaiklik hassasiyeti başbakana da iletilmiştir

Laiklik hassasiyeti başbakana da iletilmiştir

17.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, ‘27 Nisan bildirisi’ne ilişkin olarak savcılık talimatıyla verdiği ifadede, söz konusu açıklamanın ‘darbe veya muhtıra değil, görev olduğunu’ vurguladı. Büyükanıt, TSK’nın laiklik hassasiyetini dönemin başbakanı Erdoğan’a da ilettiğini belirtti...

Laiklik hassasiyeti başbakana da iletilmiştir

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, laiklik karşıtı faaliyetlere yönelik hazırladığı 27 Nisan bildirisini, “darbe veya muhtıra” şeklinde nitelendirmeyi kabul etmedi. Büyükanıt, “Böylesi bir basın açıklamasında bulunulmasının yürürlükte yasalar kapsamında TSK’nın görevleri arasında bulunduğu, hassayitemizi göstermesi açısından TSK’nın en yüksek makamında bulunan Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyunu bilgilendirme görevi gerekleri arasında olduğu da aşikardır” dedi.

Haberin Devamı

Büyükanıt’ın, “Kaldı ki bu hassasiyet bilahare sayın Başbakan’a da iletilmiş olup, bu tutumun bile asıl kamuoyunu yanıltma amacıyla istismar edildiği ve değişik yorumlarda bulunulduğu da bilinen bir gerçektir” sözleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la başbakan olduğu 5 Mayıs 2007’de Dolmabahçe’de yaptığı görüşmeye atıf yaptığı şeklinde değerlendirildi.


Evinde ifadesi alındı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yayınlanan ve kamuoyu tarafından “27 Nisan muhtırası” nitelendirilen açıklamayla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Büyükanıt’ın talimatla ifadesinin alınmasını istemişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosu Savcısı Seyit Peker tarafından Fenerbahçe Orduevi’ndeki ikametinde 14 Aralık’ta talimatla, “şüpheli” sıfatıyla ifadesi alınan Büyükanıt, savcılığa iki sayfalık yazılı savunma sundu. Büyükanıt’ın savunması özetle şöyle:

Haberin Devamı


Personelin haberi yoktu

“TSK Genelkurmay Başkanlığı görevini ifa ettiğim dönemde TSK’nın özellikle laiklik konusundaki hassasiyetini vurgulama amacı taşıyan 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklaması tamamiyle tarafımdan kaleme alınmış olup, TSK bünyesinde mahiyetimdeki hiçbir personelin katkısı, mahiyetimdeki hiçbir kuvvet komutanının, hiçbir personelin yayınladığı ana kadar haberi olmamıştır.

İfa ettiğim görevin sınırları başta anayasamız olmak üzere meri kanunlarla çizilmiş olup, o tarihte yürürlükte olan TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği’nin TSK’nın görevlerini belirleyen hükümleri çerçevesinde o tarihte içinde bulunduğumuz ortamda Atatürk ilke ve inkılaplarıyla, özellikle laiklik ilkesi ile bağdaştırılması bile olanaksız birtakım faaliyetler konusunda TSK’nın hassasiyetini belirtmek, bu konuda adli, mülki makamların gereken hassasiyeti göstermeleri gerekliliğine işaret etme amacına yöneliktir. Bir noktada kamuoyunu da bilgilendirme saikiyle hareket edilmiş, devletimizin temel niteliklerine yönelik bazı irticai faaliyetlerin geldiği boyutu ve bu konudaki TSK’nın hassasiyeti, TSK’nın en yüksek komuta kademesinde bulunmam hasabiyle vurgulanmak istenmiştir.”

Haberin Devamı

“Anayasımızı ihlal şeklinde bir eylemde bulunmam söz konusu dahi olamaz. Kaldı ki askeri darbe şeklinde nitelendirmeyi de kesinlikle kabul etmem olanaksızdır. Zira sadece özellikle laiklik ilkesini zedeleyici, ortadan kaldırıcı birtakım çevrelerin faaliyetlerini, bu faaliyetlerine küçük çocuklarımızı, eğitim gören gençlerimizi alet ettiklerine yönelik tespitlerin iletilmesinden ibaret yazının bir anayasal suç olarak tasnifine de olanak bulunmamaktadır. Böylesi bir basın açıklamasında bulunulmasının yürürlükte yasalar kapsamında bulunan Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyunu bilgilendirme görevi gerekleri arasında olduğu da aşikardır. Kaldı ki bu hassasiyet bilahare Sn. Başbakan’a da iletilmiş olup, bu tutumun bile asıl kamuoyunu yanıltma amacıyla istismar edildiği ve değişik yorumlarda bulunulduğu da bilinen bir gerçektir.”

‘Bir muhtıra değildir’
“Böylesi bir basın açıklamasında bulunulması yasalar kapsamında Cumhuriyetimizin temel niteliklerini koruma ve kollama görevi ile mücehhez kılınmış TSK’nın bu görevi ifada gösterdiği veya gösterebileceği hassasiyete yönelik olup, bir kısım çevrelerce iddia edildiği şekliyle kesinlikle yürütme organına yönlendirilmiş bir muhtıra veya anayasal düzenimize yönelik bir girişim değildir. Zaten bu husus yargı mercilerinin kararlarına da yansımış ve basın açıklamasının iddia edildiği şekliyle bir muhtıra olmadığı kesinleşmiş kararlara da yansımıştır. Ankara İdare Mahkemelerince verilen kararlar, TBMM Araştırma Komisyonu’na verdiğim beyanlarda da vurgulanarak sunulmuştur.”