19.02.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ferit Zengin / İSTANBUL - Son verilerle 39 bin 672 insanın hayatını kaybedip, 108 bin 68 insanın yaralandığı 11 ili vuran büyük deprem sonrası arama kurtarma çalışmaları devam ederken, enkazlardan 2 bin de kimliği belirsiz cenaze çıkarıldı. Adli Tıp Kurumu’nca yapılan çalışmalarla 150’sinin kimliği tespit edilen, 920’sinin DNA profili belirlenen cenazelerden 1080’nin kimlik tespit çalışmaları devam ediyor. 18 Şubat itibarıyla 313 cenaze yakınının başvuruda bulunduğu Adli Tıp Kurumu’nun Başkanı Dr. Hızır Aslıyüksek, kayıp yakınlarını arayanlara Milliyet aracılığıyla çağrıda bulunarak “Deprem sonrası yakınlarını kaybedip arayan vatandaşlarımızın savcılıklara yaptıkları kayıp başvurusu sırasında, gerek savcılıklara gerekse bizim birimlerimize birinci derece yakınların verecekleri bir kan ve tükürük sürüntü örneği, hem bizim işimizin kolaylaştırıp kısa sürede çözülmesinde, hem de kendilerinin kayıp yakınlarını kısa sürede bulmalarında çok faydalı olacaktır” dedi.
150 tespit yapıldı
Merkezi İstanbul’da bulunan ve 13 ilin grup başkanlıklarıyla 81 il ve 25 ilçede bulunan şube müdürlüklerinin bağlı bulunduğu Adli Tıp Kurumu’nca sürdürülen çalışmalarda enkazlardan çıkarılan kimliği meçhul 2000 cenazeden 150’sinin kimliği tespit edilerek ailelerine teslim edildi. Teslim edilen cenazelerin de içinde bulunduğu 920 cenazenin DNA profili belirlendi. 1080 cenazenin kimliklendirme çalışmaları devam ediyor. Aydınlatılması beklenen 27 cenazeye birden fazla depremzede yakınının DNA örneği verildiği öğrenildi. Parmak iziyle başlayıp, kan, ağız içi sürüntü ve kemik testleriyle devam ettirilen DNA testi çalışmalarında deprem sonrası yoğun bir çalışma dönemine giren Adli Tıp Kurumu morglarına 18 Şubat itibarıyla deprem bölgesindeki enkazlardan çıkarılarak getirilen meçhul hüviyetli 2.000 cenazeden kimliği meçhul 1.850 cenazenin kimlik belirleme çalışmaları devam ederken, 81 ilin Cumhuriyet Başsavcıları ile Adli Tıp Kurumu’na bağlı Biyoloji İhtisas Dairelerince de yakınları hakkında kayıp başvurusunda bulunanlardan kan ve ağız içi sürüntü örneği almak için birimler oluşturuldu. Cenazenin deformasyon durumuna göre 5 saat ile 3 gün arasında değişen sürelerde kimlikleri tespit edilen 150 cenazenin kimliklerinin Diyarbakır, Gaziantep, Adana, Ankara, İstanbul, Trabzon ve İzmir Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairelerince tespit edildiği öğrenildi.
Önce parmak izi
Deprem bölgesi ekiplerince enkazlardan çıkarılarak adli tıp morglarına kaldırılan ve fotoğraflama ve ön muayene ile başlayan kimliği meçhul cenazelere uygulanan kimlik tanımlama çalışması parmak izi incelemesiyle başlıyor. Uzman ekiplerce muayene edilen cenazelerden önce parmak izi alan ekipler, yurt genelindeki parmak izi havuzunda alınan parmak izini sorguluyor ve eşleşen parmak izi olunca cenazenin kimliği tespit edilip ailesine teslim ediliyor. Kimlik tanımlamanın ilk aşamasında olan bu yöntemden sonuç alınamaması durumunda ise cenazeden kan ve ağız içi sürüntüsü denen tükürük örneği alınıp, çıkan sonuç kayıp başvurusunda bulunan vatandaşlardan alınan kan ve tükürük örneklerinden elde edilen DNA sonucuyla karşılaştırılıp eşleştiriliyor. Cenazenin deformasyon durumuna göre bu iki aşamadan da sonuç alınamayan çalışmalarda üçüncü aşamaya geçiliyor ve cenazeden alınan kas, kemik ve diş örnekleri ailelerden alınan DNA örnekleriyle karşılaştırılıyor. Kontiminasyon (bulaş) etkisi yüksek olduğu için saç teli ve kıl testlerinin pek uygulanmadığı son çalışmalarda DNA’sı belirlenen kimliği meçhul şahsın kimliğinin belirlenmesi için ailenin birinci dereceden bireyleriyle yapılan DNA eşleştirmesinde anne, baba ve çocuğun DNA örneği öncelikli olarak eşleşmeye alınıyor.
Çalışmalar için Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla bölgede 423 Adli Tıp personeli görevlendirildi.
Adli Tıp Kurumu Başkanı Dr. Hızır Aslıyüksek, ekibiyle birlikte kimliksiz getirilen cenazelerin kimliklerini tespit etmek için yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyledi.
‘En kısa sürede tüm kimlikleri tespit edeceğiz’
Cenazelerle yakınlarını arayanlar arasındaki eşleştirme çalışmalarında 3 yakından birisinin DNA testi yoksa bu sefer cenazenin cinsiyeti öne çıkıyor. Kimliği araştırılan cenaze erkekse aynı babadan doğma erkek kardeş, cenaze kadın ise aynı anne ve babadan doğma kız ve erkek kardeşten DNA örneği alınıyor. Erkek cenazenin kimlik tespitinde aynı babadan doğma kız kardeşin DNA örneğinin eşleştirme çalışmasına alınmama nedeni, bilimsel olarak erkeklerde “y kromozomu” bulunması, kadınlarda ise bulunmaması olarak açıklanırken, kan ve tükürük testleri 3 saat, kemik, kas ve diş testleri ise 5 gün sürebiliyor. Başkan Aslıyüksek, son model DNA tanımlama araçlarını kullandıklarını, kimliği meçhul cenazelerin kimliklerini en kısa sürede belirlemek için ekibiyle yoğun bir çalışma sürdürdüğünü ifade etti. Aslıyüksek şunları söyledi: “Morglarımıza kimliksiz olarak kaldırılan cenazelerden, depremden sonraki ilk günlerde gelen ve bozulmayanların büyük bir kısmının kimliğini ‘ilk aşama’ olarak tanımladığımız parmak izi yöntemiyle tespit ettik. Bir kısmını ise kan lekesi tespiti dediğimiz yöntemle tespit ederken, enkazda fazla hasar görenlere ise üçüncü aşama olan kemik, diş ve kas testi yapıyoruz. Hiçbir vatandaşımız endişe etmesin, kimliğini aydınlattığımız 150 cenaze gibi geriye kalan 1850 cenazenin de kimliğini en kısa sürede aydınlatacağız.”
‘Kan ve DNA örneği çok önemli’
Yapacakları çalışmalarda, deprem sonrası 81 ilin Cumhuriyet Savcılıkları ve kendi kurumları içerisinde kurdukları, “kimlik tespiti için kan ve sürüntü örneği toplama birimleri”ne kayıp yakınlarını arayan vatandaşların mutlaka kan örneği bırakmasının kendileri için çok önemli olduğunu ve 18 Şubat itibarıyla 313 vatandaşın bu birimlere başvurduğunu kaydeden Dr. Aslıyüksek şöyle devam etti: “Biz bir şekilde cenazenin DNA’sını tespit ederiz ama onu kimliklendirmede yakınlarının kan ve DNA örnekleri bizim için çok önem taşıyor. Yurt genelinde bulunan parmak izi havuzu kimliklendirme çalışmasında yeterli olmuyor. Çünkü havuzda hâlâ birçok vatandaşın parmak izi bulunmuyor. Onun için kan ve DNA örnekleri bizim için çok önem taşıyor. Biz burada elde ettiğimiz DNA tanımlamalarını da ayrıca kendi DNA havuzumuzda toplayarak artık bir DNA havuzu oluşturuyoruz.”
Adli Tıp Kurumu’nda kimliklerin tespit edilmesi için parmak izleri alınıyor, kan, DNA, tükürük, kemik, kas ve diş testleri metotları kullanılıyor.