09.07.2024 - 14:33 | Son Güncellenme:
Melihcan ÇALIŞKAN – Mehmet ALA / İSTANBUL (DHA)
Eyüpsultan’da bulunan ve Alibeyköy Barajı’na yakın bir noktada yer alan Pirinççi Köyü (Mahallesi) ‘nde, köy sakinlerinin iddiasına göre İSKİ ve çevre sakinleri arasında Alibeyköy Barajı’nın su seviyesi yüksekliğine dair kot sınırı sebebiyle tahliye problemi yaşanıyor. Yaklaşık 40 yıl önce alınan fakat uzun dönemdir uygulanmadığı iddia edilen kamulaştırma kararının, uygulamaya geçilmesiyle toprak sahiplerinin öne sürdüğüne göre; Alibeyköy Barajı ve çevresi göz önünde bulundurularak, 3’ü ahır olmak üzere yaklaşık 38 parseldeki ev ve işyerlerine İSKİ tarafından koruma altındaki su havzasında bulundukları, maksimum su kot seviyesinin altında konumlandıkları ve benzeri sebeplerle tahliye kararları verildi.
"KÖYLÜLER KAMULAŞTIRMA KARARINA KARŞI ÇIKTI"
Kararların ise bir kısmının geçen hafta içerisinde bazı evlere tebliğ edildiği öğrenildi. Köylüler ise karara; tahliyeye konu olan maksimum su yüksekliğine dair kot seviyesinin 29.75 metre olarak belirlenen haliyle, Mimar Sinan’a ait Mağlova Kemeri ve Kemerburgaz Kent Ormanı içinde yer alan bazı işletmeleri de su altında bırakacağını öne sürerek, kamulaştırmanın kamu yararı dışında gerçekleştirilmek istendiğini iddia ederek karşı çıktı. Tarım ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bölgede su altında kalabileceği sebebiyle tahliyesi istenen bölgede, Pirinççi İlkokulu, cami, otobüs durakları, kafe, birçok süt ürünleri ve hayvancılık işletmesi bulunduğu da görüldü. İSKİ ve köy sakinleri arasındaki hukuki sürecin de devam ettiği, çevre sakinlerinin durumu sosyal medyaya da taşıdığı öğrenildi.
İSKİ KÖY SAKİNLERİNİN İDDİALARINI REDDETTİ: BU YAPILARIN BURADA YERİ YOK
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz, bölgenin durumunu anlatarak, köy sakinlerinin iddialarına yanıt verdi. Alibeyköy Barajı’nın 29.75 metre kot seviyesine göre inşa edildiğini ve tahliyesi istenilen parsellerin baraj gölün ve baraj aynasında kaldığını aktaran Sönmez, bu zamana kadar bu bölgelerin su altında kalıp zarar görmemesi adına barajın 26 metrelik kot seviyesinde çalıştırıldığını söyledi. Barajın 29.75 metrelik orijinal kot seviyesinde hizmet vermeye devam edilmesinin planlandığını belirten Solmaz, alandaki problemin yaklaşık 40 senedir devam ettiğini ve kamulaştırma işlemlerini gerçekleştireceklerini belirtti. İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Solmaz, köylülerin kent ormanı ve Mağlova Kemerine dair iddialarının ise gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
"BU KAMULAŞTIRMADA YASAL BİR DAYANAK YOK"
Köyde hayvancılık da yapan esnaf Kenan Satıcı, "İSKİ’nin kamulaştırma çalışması altında, insanların yatırım yaptıkları evleri, ahırları ve yaşam alanları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Bu kamulaştırmada yasal bir dayanak yok. Suyun kotasının kaldırılacağı bahanesi gösterilerek; yerlerimizi elimizden almaya çalışıyor İSKİ." dedi.
"KENT ORMANI’NI DA SU ALTINDA BIRAKACAKLARINI İFADE EDİYORLAR"
Satıcı, "Alibeyköy Barajı, tam dolulukla çalışıyor. Kent Ormanı 26.5 kot değerinde, biz 29 kottayız. Yani bununla insanların, yaklaşık 50 bin kişinin hafta sonu ziyaret ettiği Kent Ormanı’nı da su altında bırakacaklarını ifade ediyorlar. Bu bize göre senaryo çünkü içeride Mağlova Kemeri, yani; Mimar Sinan’ın dünyadaki en önemli eserlerinden olan kemer var ve koruma altında, bizi 29 kotta su altında bırakırsanız, 26.5 kottaki kemeri yaklaşık 4.5 metre su altında bırakmış olursunuz. Böyle bir şey söz konusu olmadığı için bize göre bu mazeret doğru değil. Bu bir ahır bahane edilerek başlatıldı. Fakat, 38 tane eve ve ahıra şu anda yazı gönderilmiş, 3’ü ahır geri kalanı ise ev." dedi.
"1+1 DAİRENİN 25-30 MİLYONA SATILDIĞI YERE YAKIN OLURSAN ELİNDEN ALMAYA ÇALIŞIRLAR"
Köyün emlak değerinin yüksek olan bir bölgeye yakın olduğunu ifade eden Kenan Satıcı, “Suyun kirliliği bahane edilmişti, bu yol üzerinde, dere üzerinde 13 köy var. 13 köyün etrafında en yakın Boğazköy’de Bolluca’da 21 metrede yapı izni olan bir yer varken, bizim burada hiç dere ile alakası olmayan dağın tepesindeki evleri dahi istimlak etmeye çalışıyorlar. Kemerburgaz’a, Göktürk’e yaklaşık 2.5-3 kilometre mesafedeyiz, emlak değeri ultra yüksek; 1+1 apartman dairesinin 25-30 milyon liraya satıldığı yere bu kadar yakın olursan ve burada köy olarak kalırsan elinizden böyle almaya çalışırlar diye düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"İSKİ SU HAVASINDA OLDUĞUMUZUN BİLİNCİNDEYİZ"
Satıcı, "Biz zaten İSKİ su havzasında olduğumuzun bilincindeyiz. Hayvancılık yaparken değeri koruyarak yapmaya çalışıyor insanlar. Bundan iki yıl önce zaten bize hayvancıların önlem alması gerektiği söylenildi. Yaklaşık ben 150 metre beton dökerek, havuzlar çekim yerleri yaptırdım. Büyükşehir Belediyesi’nin İSTAÇ’ına da gaz üretimi için gübre temin ediyoruz. Bu yatırımları yapmamıza rağmen, mazeretin aslında hayvanların suyu kirlettiği olmadığını evlere de gelen tebligatlardan anladık. 38 yerin 35’i ev ve bunların bazıları hayatları boyunca çiftçilik, hayvancılık yapmamış insanlar. Fakat gördüğünüz gibi bağ-bahçe ekiliyor burada, bunun hem ekonomiye hem ekosisteme katkısı çok büyük ve İstanbul insanı gelip buradan bizden taze, günlük ürünler alıyor. İstanbul halkı bizi tanır, bizlere sahip çıkmalarını istiyoruz." dedi.
"METRESİNE 300-500 LİRA VERELİM BURALARI DEVREDİN"
Satıcı, "Bize yaklaşık bir yıl önce bazı arkadaşlara kağıtlar geldi. Gelin İSKİ’yle anlaşın, komik rakamlar söyleyeceğim; ‘gelin size metresine 300 lira 500 lira verelim buraları bize devredin’ gibi saçma resmi olmayacak derecede bir yazı geldi. İnsanlar bu yazıyı ciddiye almadı. 60 günlük de itiraz süreleri vardı, daha sonra yazılara kimse gitmeyince İSKİ mahkeme yoluyla emlak bedel belirleme yoluna gitti. Kendi belirledikleri çok düşük paralara bu insanlardan bu yerleri almaya çalışıyorlar. Tabi yargı yolu açık. İnsanlar yerlerini vermeyeceğini, burada doğduk büyüdük öleceğiz diyerek ifade ettiler." diye konuştu.
"DEDEMDEN KALAN 70 YILLIK TAPULU YERLERİ İSKİ’YE DEVRETMEMİZ İSTENİYOR"
Köyde girişimcilik de yaptığını belirten Satıcı, "Ben aynı zamanda sporcuyum, ampute milli futbol takımında görev almıştım. Dünya üçüncüsü olan ampute milli takımının da kurucularındanız. Ben burada 10 yıl önce 3 hayvanla başladığımda, Tarım Bakanımızı davet etmiştik. Buraya geldiğinde bakan beni fırçaladı dedi ki, niye bu kadar az hayvan bakıyorsun, bunları artırıp 100 hayvana çıkarman, desteklemelerden faydalanman lazım dedi bana. Ben de bütün destekleme müracaatlarında bulunmuştum. İl Tarım Müdürlüğü ve İlçe Tarım Müdürlüğü de arkamızdaydı. Desteklemeler sayesinde yaklaşık 250 tane mandaya sahip olduk. Fakat bu durum bizi çok içten yaralıyor. Elimizdeki hayvanımızı satmamız, 15-20 yılda kurduğumuz tezgahımızı bir anda bozmamız ve kendi yaşadığımız 40-70 yıllık dedemden kalan tapulu yerleri İSKİ’ye devretmemiz isteniyor, haksız bir şekilde." İfadelerini kullandı.
"ADİL OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ"
Satıcı, "İSKİ’den talebimiz bu istimlak çalışmasının durdurulması, biz bu çalışmanın adil olduğunu düşünmüyoruz. Buranın korunması, Mağlova Kemeri’nin korunması gerekir. Burada bulunan dağlarda Bizans’ın 2500 yıllık su taşıyan yapıları, sarnıçları yolları var, bunların su altında kalması zaten söz konusu değil. Köyün aynı şekilde korunmasını, aslında çiftçilik tarım alanında da destek almasını hem hükümetimizden, hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden destek alarak çiftçiliğin burada birinci köyü olması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
"1972’DEN BERİ BURADA YAŞIYORUM, TAPULU EVİMİZ VAR"
Tahliyesi istenen bir diğer köy sakini Yücel Onur ise, "Bizim burada tapulu evimiz var. 1972’den beri burada yaşıyorum. Yan tarafta bir kamulaştırma aldı, benim evime yıkım kararı gönderdiler. Yüzde 90 ağır engelli bir kızım var, biz itiraz ettik bekliyoruz. Geçimimi köyde ziraatten sağlıyorum, burada tezgahta satıyorum. 5 yaşından beri bu köydeyim yaşım 57. Bizi rahat bırakmıyorlar, burayı istimlak etmeye uğraşıyorlar. İSKİ geldi fotoğrafladı, kağıt gönderdi, ölçtüler. Ödeme yapılmadı, biz zaten vermiyoruz, kabul etmediğimiz için. 15 günde boşalt dediler, itiraz ettim geçtiğimiz sene, öyle bekliyoruz" dedi.
"YAKLAŞIK 40 YIL ÖNCE İSTİMLAK EDİLMİŞ OLMASI GEREKİRDİ"
İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz "Problem maalesef bugünün problemi değil. Normal olarak bir barajın inşaatına başlayabilmeniz için baraj aynası dediğimiz, baraj alanının yani su biriktirme alanının bir kere komple istimlak edilmesi lazım. Yani, barajı yapacak olan idare tarafından baraj aynasının istimlakının yapılması lazım. Alibeyköy'de Devlet Su İşleri tarafından yapılan bir baraj ve Alibeyköy Barajı'ndaki bu baraj aynasında maalesef tamamlanamamış istimlaklar var. Problem bunlardan kaynaklanmakta. Aslında İSKİ'nin hani havza dediğimiz kısım ise maksimum su kotundan sonra başlar. Buradaysa maksimum su kotuna varamıyoruz. Maalesef barajın içerisinde birtakım parseller söz konusu. Bu parsellerin bundan yaklaşık kırk yıl önce, kırk bir yıl önce istimlak edilmiş olması gerekiyordu. Fakat bugüne kadar edilemedi. Son dönemde İstanbul'umuzu geleceğe hazırlama vizyonu ışığında, bu tür problemleri de çözmek zorundayız. Yani İSKİ olarak çözmek zorundayız. Bizden önceki nesiller bize bıraktılar. Fakat biz de bizden sonrakilere bırakamayız." dedi.
"İLAVE BİR KOT ARTIŞI SÖZ KONUSU DEĞİL"
Solmaz, "Yani burada bahsedilen konu havza problemi değil. Barajın içindeki bir problem. Yani üstelik bunu daha dışına yani havza mutlak koruma alanı dediğimiz bölgelerde de kamulaştırma işlemlerimiz, boşaltma işlemlerimiz devam edecek. Aynı zamanda buradaki yapılan işlemler, Alibeyköy Özel Hüküm Çalışmaları onay safhasında. Bu tamamlandığı zaman bunun ışığı altında da devam edecek. Baraj inşa edilirken zaten 29.75 metre kotuna inşa edilmiş durumda ilave bir kot artışı söz konusu değil. Fakat, barajın 29.75 kotuna çıkıldığı zaman maviyle gördüğünüz çizgilerin tamamı su altında kalmakta." diye konuştu.
"İLKOKULU DA BOŞALTACAĞIZ"
Solmaz, "Fakat şurada mavi çizginin içinde görünen, şu parseller zarar görmesin diye bugüne kadar hep 26 kotunun üstüne çıkılmadan çalışıldı. Hani bunun böyle çalışılması zaten mümkün değil. Ayrıca bu bantta kesinlikle yapılaşma olmaması lazım. Buralarda daha kontrollü bir yapılaşma lazım ki havza koruma kuralları geçerli olsun. Yine aynı şekilde barajın aynası ya da alanı dediğimiz yerde bir de Pirinççi İlkokulu var. Aslında ilkokul bir dönem boşaltılmıştı. Fakat son gelen bilgilere göre hala eğitim ve öğretim sürüyor. Pirinççi İlkokulu'nu da oradan boşaltacağız. Bundan başka çaremiz yok çünkü böyle bir durumun belki de dünyada örneği yok. Yani baraj gölünün içerisinde yapılaşma var." ifadelerini kullandı.
"BU YAPILARIN BURADA YERİ YOK"
Solmaz, "Şu anda gündeme gelme sebebi şöyle açıklayayım size. Normalde baraj içerisindeki kamulaştırma Devlet Su İşleri'ne ait. Devlet Su İşleri ile yaptığımız yazışmayla bunu kendisinin yapamayacağını bizim tarafımızdan yapılmasına uygunluk verdi. Biz de bunun üzerine çalışmaya başladık. Ayrıca geçen sene yaşadığımız büyük kuraklığı gördüğümüz zaman İstanbul'un bir metreküp ya da en küçük bir su rezervini feda etme şansı da yok. Hani burada su seviyesini yükseltmesek bile bu yapıların burada yeri yok. Tabi kamulaştırma aynı zamanda bir mali bir durum da söz konusu. Şu anda mali olarak da parasal olarak da daha güçlü durumda olduğumuz için bunları hızla kamulaştırmayı planlıyoruz." dedi.
"İDDİALAR DOĞRU DEĞİL"
Köy sakinlerinin Mağlova Kemeri ve Kemerburgaz Kent Ormanı konusundaki söylemlerine yanıt veren ve ölçümlerin İSKİ çalışanları tarafından daha önce yapıldığını belirten Solmaz, "Bu iddialar doğru değil çünkü Mağlova Kemeri’nin üst kotu 41 metreler civarında. Bizim yükseleceğimiz maksimum su kotu 29.75 yani nereden baksanız maksimum su kotunda bile kemerin 13-14 metrelik kısmı açıkta kalacak. Ayrıca dünya şaheseri olan ve su temini için yapılmış olan bir sanat eserinin suya engel olacağını düşünemeyiz. Geçmiş dönemlerde bahsettiğimiz gibi 26 kotuna kadar da suyun yükseldiği dönemler oldu. Herhangi bir zarar da görmüyor. Aynı şekilde, kent ormanıyla da ilgili herhangi bir teras ya da herhangi bir yapı gölün içerisinde kalmıyor. Gölün içerisinde kalmadığı gibi mutlak koruma alanında da kalmıyor." ifadelerine yer verdi.
"MAHKEME TARAFINDAN KARARLAŞTIRILAN FİYAT TARAFIMIZDAN ÖDENİYOR"
Köylülerin düşük fiyatlar ile kamulaştırma ile ilgili iddialarını yanıtlayan Solmaz, "Bir yerin, hani emlak konusunda çok bilgili de birisi değilim ben, alım satım işimiz de olmaz. Fakat bildiğimiz kadarıyla yani vatandaş olarak bir emlakın bedelinin ya da bir arsanın bedelini sahip olduğu imar özellikleri de belirliyor. Bizim buraların emlak bedeli olarak, arsa bedeli olarak belirlediğimiz bir kamulaştırma bedeli var. Bu resmi bir fiyat. Bu fiyatı kabul eden maliklerle, mal sahipleriyle hemen anlaşıp paralarını ödüyoruz. Kamulaştırmasını yapıyoruz. Eğer bu fiyatımız makul görülmezse bunun haklarını bu sefer mahkemelerde, bağımsız Türk Mahkemelerinde hem onların müracaat oluyor hem biz müracaat ediyoruz. Dolayısıyla dava neticesinde mahkeme tarafından kararlaştırılan fiyat tarafımızdan ödeniyor." diye konuştu. Solmaz, tapusu bulunmayan noktalarda ise yapılara dair ücretlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uyguladığı yönetmelikler çerçevesinde belirlenerek ödendiğini aktardı.
"MAĞDUR ETMEK GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ YOK"
Solmaz, "Burada vatandaşımızı mağdur etmek gibi bir düşüncemiz yok. Bu yüzden zaten adım adım gidiyoruz. Yani aslında, burada yapılması gereken iş buranın komple temizlenmesi." dedi.
"İSKİ OLARAK BURADAN BUNLARI KALDIRALIM, YER BULALIM DİYE BİZİM KAMUDA BİR GÖREVİMİZ YOK"
Bölgedeki vatandaşla iletişim halinde olduklarını aktaran Solmaz, "Kamulaştırmayla ilgili müdürlerimiz, mühendislerimiz mutlaka görüşüyorlar, mutlaka konuşuyorlar. Dertlerini bize de anlatıyorlar, biz de dinliyoruz. Ama bunun hani çözüm bulunabilecek yani teknik olarak bir problem yok. Ha şöyle de bir şey yok, hani bizim İSKİ olarak buradan hani bunları kaldıralım, bunlara yer bulalım diye bizim kamuda böyle bir görevimiz de yok. Biz bedeli mukabilinde bunları satın alacağız, kamulaştıracağız. Çok kısa bir süre içerisinde dediğim gibi hani burayı normal diğer baraj göllerimizin durumu neyse o duruma getireceğiz." ifadelerini kullandı.